Abdülhamid Han’ın tahttan indirilişi

Abdülhamid Han’ın tahttan indirilişi

23 Temmuz 1908 yılında İttihatçılar, ikinci meşrutiyeti ilan ettirdi. Hemen ardından gelen 31 Mart Vakası(ki bir darbe teşebbüsü!) ile de Abdülhamid Han tahttan indirildi.

Avrupa’da “Jön Türkler”, Osmanlı’da ise “Genç Osmanlılar” adıyla bilinen Cemiyet, ülke içerisinde ve dışarısında yürüttüğü çalışmalar sonucunda oluşan meşrutiyet düşüncesi, bazı Osmanlı aydınları tarafından benimsendi. Bu ekip, ilan edilecek meşrutiyet ile Balkan eyaletlerindeki isyanlar sona erecek ve Avrupalı devletlerde ülke yönetimine karışmaları sona erecekti. Bu tarihi hadiseye Sultan Abdülaziz’in tahttan indirilişinden itibaren ele alalım…

Meşrutiyet yanlıları, Şeyhülislam Hayrullah Efendi’den aldıkları fetva ile 30 Mayıs 1876’da padişah Abdülaziz indirilerek yerine 5. Murad tahta çıkartıldı. Ancak kısa bir süre sonra 4 Haziran’da Abdülaziz’in şüpheli ölümü üzerine, 5 Murat’ın ruhsal yapısının iyice bozulmasıyla, 31 Ağustos 1876 tarihinde Abdülhamid Han tahta çıktı.

Sultan Abdülaziz’in şüpheli ölümü üzerine mahkeme kurduran Abdülhamid Han, amcasının ölümünden sorumlu tuttuğu Mithat Paşa’yı sürgüne gönderdi.

1877-78 Osmanlı- Rus Savaşı: Kanun-i Esasinin askıya alınması

Sultan Abdülhamid, tahta çıkacağı zaman Hüseyin Avni Paşa’nın başını çektiği ekip tarafından kendisinden meşrutiyeti ilan edeceğine dair söz alındı. Ancak 1877-78 yılında patlak veren Osmanlı- Rus Savaşında, Doğu’da Kars, Ardahan, Batum illerinin kaybedilmesi ve Rus askerlerinin Trakya’dan Tuna nehrini geçmesi İstanbul sınırlarına kadar gelmesinden sonra “Kanun-i Esasiyi” askıya alarak Meclis-i Mebusanı’ı kapattı.

İkinci Abdülhamid’in 33 yıllık iktidarı ve uyguladığı politika

Sultan Abdülhamid 33 yıllık iktidarında İttihad-ı İslam( İslam Birliği) siyasetini uygulamıştır. Avrupa’nın göz diktiği Osmanlı Devleti’nin parçalanmaktan kurtuluşunun tek ümidi olarak Müslümanların birleşmesinde görmüştür. Buna uygun olarak kendine özgü, dini-siyasi faaliyetler göstermiştir. Dünya emperyalizmine karşı en güçlü silahı da “Halife” makamında bulunmasıydı. Şu da bir gerçek ki; Osmanlı en güçlü olduğu dönemde değil, zayıf olduğu zamanda “Hilafet” makamını kullanmak istemiştir. Bunu anlayan Avrupalılar da harekete geçip İslam coğrafyasında “misyonerlik” faaliyetlerine başlamıştır.

Sultan Abdülhamid’in kendi iktidarı döneminde emperyalist devletlere karşı izlediği bir diğer siyaset ise “denge” politikasıydı. Bir dönem Sultan’ın Başkatipliğini yapan Tahsin Paşa anılarında bu “denge” politikasını şöyle anlatıyor: “Sultan Hamid’in siyaset-i hariciyede siyaseti şu idi: Rusya’yı idare etmek, İngiltere ile asla mesele çıkarmamak, Almanya’ya istinat etmek, Avusturya’nın gözünün Makedonya’da olduğunu unutmamak, diğer devletlerle mümkün mertebe hoş geçinmek, Balkanları birbirine kışkırtıp Bulgarlar, Sırplar ve Yunanlılar arasında nifak ve ihtilaf yaratmak.”

31 Mart Vakası: Masonların Sultan’ı azletmesi

Takvim yaprakları 24 Temmuz 1908’i gösterdiğinde, Osmanlı içerisinde huzursuzluklar, isyanlar artarak devam ediyordu. İttihat- Terakki Cemiyeti’nin baskısıyla da Abdülhamid Han, meşrutiyeti ilan etti. 17 Aralık 1908’de yapılan seçimlerde meclis açıldı ve iktidara “İttihat Terakki” geldi. Fakat İttihadçıların yönetime geldikten sonra artarak devam eden baskı dolu uygulamaları, muhalif basını tehdit etmeleri( Serbesti gazetesi başyazarı Hasan Fehmi’nin galata köprüsünde öldürülmesi), savaşlardaki başarısızlıklar halkta iktidara karşı öfke doğurdu.

 

 

14 Nisan 1909 günü “Hareket Ordusu” İstanbul’a doğru harekete geçti. Sözde sloganları padişahı kurtarmaktı. Askerlerin çoğu yağmacı, serseri, Müslüman katili Makedonyalılardı. Birinci ordu komutanı Nazım Paşa, Sultan Abdülhamid’e bu çapulcu ordusunu dağıtmak için izin ister. Padişah, Müslümanı Müslümana kırdıramayacağını söyleyerek gerekli talimatı vermedi. Kısaca 31 Mart Vakası İttihatçıların, masonların, dış destekli bir tertip hareketi idi. Bunun sonucunda ise Sultan Abdülhamid görevden azledildi. “Hareket Ordusu” İstanbul’a vardığında ise başta saray olmak üzere şehirde birçok yeri yağmaladı, yıktılar (Bu konu ile ilgili detaylı bilgi edinmek isteyenler, Tahsin Paşa’nın ve İbnü-l Emin Mahmut Kemal İnal’ın hatıratlarına bakabilir).

 

 

Sultan Abdülhamid’e azledildiğini tebliğ etmek için huzura gelen heyette yer alan isimler şunlar: Dıraç Milletvekili Esat Toptani, Selanik Milletvekili Emanuel Karasu, Aram Efendi, Bahriye Nazırı Arif Hikmet Paşa. Sözcü Esat Toptani, darbeyi bildirirken sert bir üslupla “Millet sizi hal’etti” diyor. Abdülhamid Han ise soğukkanlı bir ifadeyle “Mukadderat böyleymiş” karşılığını veriyor.

Kadere bakın ki; Emanuel Karasu, Yahudi asıllı bir milletvekili. Ömrü “Siyonist” Yahudileri ile mücadele içinde geçmiş Sultan Abdülhamid içinde kaderin bir cilvesi olsa gerek…

Avaztürk- Muhammed Yenigül