Amerika mı, Amerikalılar mı?

Bu yazının sonunda bir yerde “Ben işemedim, Miki işedi” cümlesi geçmesi gerekiyordu, unutursam falan diye en başa yazdım. Siz unuttuğum uygun yerlere koyarsınız!

Dünya değişiyor, hemde çok hızlı ve insan bu değişimi gerçek zamanlı takip edemiyor. Örneğin bilinen gerçek neydi? ABD derin devleti Cumhuriyetçi Partiyi sever. Ne zamana kadar? Trump Cumhuriyetçi, Clinton aşiretinden Hillary’de  Demokrat Partiden aday olana kadar! Bir anda ABD derin devleti ile Amerikalılar karşı karşıya geldi.

Kızılderili katliamıyla başlayan, Jim Crow yasaları ile siyahiler başta olmak üzere Beyaz olmayan bütün ırkları aşağılayan ırkçı politkaları, kısa bir süre sadece resmi (1950 – 2000 arası) olarak kesntiye uğrasa da, Kültürel ve Kurumsal olarak süregelen “Ku Klux Klan” kafası yeniden iktidara geldi. Peki Amerikan Derin Devleti ne istiyor da bu Ku Klux Klan ile anlaşamıyor. Çok basit, sermaye bütün ideolojik veya teolojik akımları olduğu gibi süreç içinde kullandığı Irkçı’nın da ayağına dolanmasına tahammül edemiyor.

Peki Trump öncesi ABD çok mu farklıydı ki, birden bire vize ambargolarıyla yaşanan diplomatik deprem su üstüne çıktı. Aksine, aynı tas aynı hamamdı, sadece Trump denen Nazi kuklası, olayın şeklini değiştirdi. Yoksa küçük burjuva özentilerinin ülkemiz de dahil pek çok ülkede geliştirdiği geyiktir “Amerikan Rüyası”.  (Aslında Rusya, Çin ve Küba derken giderek yayılan Sosyalist dalgaya karşı 1950’den sonra oluşturulan bir sanrıdan ibarettir bu safsata)

Bu arada seçimi Trump üzerinden kazanan Amerikalılar kavramının sefalet içinde yaşam savaşı veren fakirleri kapsamadığını en baştan belirtmekte fayda var. Çünkü Bağımsız Amerikan Sinemasını izlemediyseniz, Holywood’un size gösterdiği camekan gökdelenlerinin arkasında yaşanan sefaleti tarif etmek neredeyse imkansızdır.

Eğer köşe başında sizi Denzel Washington karakterinde bir siyahi bekliyor heyecanıyla yola koyulursanız, ilk ara sokakta bilmem kaçıncı suçunu işlemeğe hazır Siyahi ile burun buruna gelirsiniz! Veyahut başınıza bir şey geldiğinde yardım isteyeceğiniz polisin Brad Pitt’i andıracağını düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz. Emin olun “OZ” dizisinde ki J.K.Simmons’un canlandırdığı Vernon Schillinger türü bir Nazi bile karşınıza çıkacak polisten daha muteber bir adam sayılabilir.

Amerika ile Amerikalı arasında ki makas hem çok açıktır hem de birbirlerine taban tabana zıttır. “Püriten Evangelist” inanç körlüğünün için de çırpınan bu Amerikalı kimliği aslında Trump ile ilk kez tam olarak kendini doğru dürüst ifade etme şansı buldu. Her ne kadar Baba – Oğul Bush’lar döneminde küresel sermaye için dünyanın çeşitli yerlerine saldırsa da, bu Teo – Stratejinin genel anlamda en gerçekçi halidir Trump.  –Ülkemiz de bu tipolojinin İslam çatısı altına sığdırılmağa uğraşılan çeşitli cemaat versiyonları vardır–

Amerika’yı Amerika yapan şeyleri anlamadan aslında bu yazdıklarım biraz hava da kalır. Avrupa’dan yola çıkan Beyaz Adam’ın adım adım işgal ederek gerçek yerlilerinden çaldığı bu kıtanın gerçek öyküsü çok acıklıdır.

Pilgrimler, yani ilk İngiliz göçmenleri bu gün ki Massachusetts eyaletinde ilk kolonilerini 1620–21’de kurdular. Elbette henüz tarım ve hayvancılık kültürünü yeni topraklara taşıyamadıkları için avcılıkla karınlarını doyururlarken günlerden bir gün fazlaca kanatlı yakaladıklarında, sonradan Şükran Günü olarak adlandırılacak kutlamalara başlarlar. Yakınlarda yaşayan bölgenin gerçek ev sahipleri olan Wampanoag Yerlileri, yeni komşularını ziyarete giderken yanlarında  biraz da geyik eti götürürler. Wampanoag yerlilerinin bu dostane yaklaşımları zaman içinde onlar için felakete dönüşecek, önce toprakları sonra özgürlükleri gasp edilecektir. Zaten “Şükran Günü”, Amerikan Yerlileri için bir yas günü kabul edilir. İşte bu hikayenin değişmez figürü Hindi’yi fırına veren bizim ahalinin de bundan haberi olmadığından, Pilgrimlerin zaferini kutlar farkında olmadan.

Kısacası Trump, Pilgrimler’in zaman içinde ticarileşmiş halinden pek de fazlası değildir. Yani çekirdekten yetişme bir “farklı olana düşman” karikatüründen fazlası değildir. Amerika Birleşik Devletleri yeniden orjinal kimlik ve kültürüne geri dönmüştür. Kovboy (Cowboy) dedikleri sığır çobanı kısmına geçiş olarak da adlandırabiliriz.

Not 1: Pilgrimler, günümüz Amerikan Devletinin çekirdeğini oluşturan ve Amerikan topraklarında başarılı olan ikinci İngiliz kolonisidir.

 Not 2: Her ne kadar kaynaklar Şükran Gününün seçilmiş hayvanı olarak Hindi’yi gösterse de o gün ki kutlamalara sebep olan kanatlıların Kaz ve Ördek olduğu da konuşulmaktadır. 

Not 3 : Gözünü sevdiğimin Hollywood’u nasılda bize silahşörler diye yutturdu, inek sürüsü bekçilerini... 

Önceki ve Sonraki Yazılar