Sosyolog / BETÜL BAYKAL DİNÇ

Sosyolog / BETÜL BAYKAL DİNÇ

Diktatörler nasıl devrilir?

Medeniyetlerin beşiği Ortadoğu 20.yüzyılda yaşanan kırılma işgal sonucunun bir süreci olarak 21.yüzyıla siyasi, ekonomik ve toplumsal krizlerin mirası ile girdi. Ortadoğu coğrafyasında yaşanan sıcak krizlerle son 10 yılda yaşanan büyük dönüşümler tarihin bu aşamasına şahitlik eden bizler için anlaşılması zorunlu olaylardır.

İran’ın bölgede önemli bir aktör olarak öne çıkmasının nedenleri başında şüphesiz sahip olduğu enerji kaynakları ve petrol ihracatçısı rolü gelir.

Fakat daha da önemlisi İRAN enerji ve mezhep politikalarının düğüm noktasıdır.

Dünyayı yeniden şekillendirme hevesinde olan küresel efendiler, Haçlı seferlerine önce Lawrence’ları sahaya sürerek, İngilizler'le Arap miliyetçiliğini kışkırtarak Osmanlı İmparatorluğu’nu darmadağın ederek işe başladılar.

Sonra Avrupa’yı düzene soktular, sonra sırası ile Afganistan, Mısır, Tunus, Libya, Lübnan, Suriye, Katar, Suudi Arabistan, İran ve Türkiye.

Şablon aynı… Demokrasi gelecek!

Modern Haçlı seferlerine 2001’de Afganistan ile başladılar. Rusya ve Çin’in ticaret yolları buradan kontrol edilebilirdi.

*

Irak dünyanın ikinci büyük petrol rezerviydi.

*

Libya çetin cevizdi, Kaddafi direndi.

*

Somali’de iç savaş gerekliydi, Sudan bölünmeliydi.

*

Tahrir Meydanı’nda emperyalistlere karşı tek slogan atılmadı, Mısır karıştı

*

Türkiye’de denediler beceremediler, tekrar deneyecekler.

Küresel baronlar yeni pazarları ele geçirmek için hep aynı yöntemi kullanırlar.

Darbe…

Çatışma..ve iç savaş sonra ver elini demokrasi…

Hedef ülkede önce işsizlik artar, sonra kargaşa başlar, istihbarat ajanları devreye girer, ülke kaosa sürüklenir ve iç savaş başlar.

Ekonomide dalgalanmalar yaratılır, uluslararası arası tefecilere kapılar sonuna kadar açılır.

Hedef ülkede sık sık ekonomik bunalımlar yaratılır ve sempozyum, konferans adı altında devlete güvensizlik aşılanır.

Kamuoyu oluşturucular(bizde ki adı aydınlar, yazarlar, bilim insanları)dışarıda ve içeride masrafları karşılanarak yapılandırılır.

Yolsuzluk kampanyaları başlatılır. Bunun için önceden devşirilmiş ajanlar, gazeteciler, akademisyenler ve öğrenciler kullanılır.

Propaganda aygıtları devreye sokulur. Gazete, TV, twitter, facebook ve sosyal medya sonuna kadar kullanılır, eksik ve yanlış bilgilendirmeyle kitleler yönlendirilir.

Yeni Dünya düzenine tapınan ultra-liberal önderler üretilir ve yeni ve (İYİ) partiler kurulur. Parti programlarına rejimle hesaplaşmaya yönelik programlar eklenir, söylemler ve demeçler bu şekilde verilir. Bunun adına muhalefet denir.

Etnik ayrılıkları güçlendirerek propaganda ile ülke dışında ve içinde PARALEL süreçler yürütülür.

Aşamalar birer birer geçilirken, etnik ayrıştırma ve çatışma süreçlerini güçlendirmek için insan hakları işin içine girer.

Ülkede özgüveni sarsılmış halk, gün geçtikçe yabancı kültürüne, düzenine, sözde demokrasi geçişine alıştırılır.

İçine SIZILAN devletin bürokratların da yardımları ile cemaatler ya da ABD destekli vakıflar, sözde sivil toplum kuruluşları ve entelektüeller yedek güç operasyonları ile “kamuoyunun algılama dizgesini üretme” yani; o ülke insanları kendilerine benimsetilmiş olan düşünceleri, kendi kurumlarının, kendi beyinlerinin ürünüymüş gibi algılayıp eyleme geçer ve halka benimsettirilir.

Yaygın ve sürekli kitle gösterileri düzenlenir ve bu sürecin en hızlı şekilde olması için, halkı ikna edici etnik – mezhepsel kışkırtmalarla, ölümle sonuçlanan çatışmalar devreye girer.

Demokratik süreçler kontrolden çıkıp, “demokratik “yönetilmezliğe” karşı bir alternatif ordu her zaman hazır bekler.

Hedef ülke, kendi özünden koparılıp, toplumsal kargaşa içine sokulur. Emperyalistler bunu “iyi ve gelişmiş topluma geçiş” olarak niteler.

Oysa bu taktik sosyoloji biliminin dezenformasyon için kullanılmasıdır.

Can derdine düşen insanlar sınırlar arasında kalır.

Sokaklar kana bulanıp, ortalık iyice karıştıktan sonra küresel basın haber yapmaya başlar.

İnsan hakları, gak, guk, hukuk, endişeliyiz!

Demokrasiyi getirmeliyiz.

Ve..böylece toplumlar inanılmaz bir hızla önce ayrışır, sonra da çatışır.

Sonuç: Ekonomisi emperyalistlerin eline geçmiş,

*

Zayıflamış merkezi egemenliği ile dış politikada bağısız karar verebilme yetkinliğini yitirmiş,

*

Yabancıların dayattığı kararlara mahkum olmuş,

*

Devlet ve tarihsel kimliğini yitirmiş,

*

Batı’nın alt dereceli bir hizmetkarına dönüşmüş bir

“HALK TOPLULUĞU “

Ve sonrasında çıkar ve açıklama yaparlar.

DÜNYAYI CİDDİ BİR TEHLİKEDEN KORUMAK VE…….HALKINI ÖZGÜRLEŞTİRMAK İÇİN HAREKETE GEÇTİK!

Sonrasında beyaz bir ışık görünür akabinde hoooop ver elini işgale hazır…

BATMIŞ AMA DEMOKRASİ GELMİŞ BİR ÜLKE!

Önceki ve Sonraki Yazılar