Dün FETÖ için TSK’ya ‘direnen’ Rasim Ozan bugün Ülkücülere karşı direnişte

2015’in Mayıs 25’i ve Haziran 2’sinde Yeni Söz gazetesinde kaleme aldığım yazılarda, YAŞ’ta alınacak kararlar ve yeni komuta kademesinin tarihi bir dönemeç olacağını, gerekli ayıklamanın yapılamaması durumunda 2016 YAŞ’ını bile göremeyebileceğimizi vurgulamıştım.

2016 YAŞ’ı öncesi yaşanan 15 Temmuz Kanlı darbe ve işgal girişimine katılanlar ve konumlarına bakıldığında, başkaları tarafından da dile getirilen o uyarıların ne kadar haklı ve yerinde olduğu acı bir şekilde tecrübe edildi.

Şimdi de benzer bir dönemeçteyiz. Bu yılki YAŞ kararları da en az 2015 YAŞ’ı kadar önemli. Şimdi de çoklu iktidar yapısı içerisinde askeri oligarşide egemen olmak isteyen unsurlar, TSK’daki hücrelerini sistemin etkili ayağı haline getirme telaşı içerisinde. Bilhassa kapalı grup yapısına sahip oluşumların bu hamlelerinin dikkatle izlendiğini ve gerekli çalışmaların yapılmış olduğunu umuyorum.

Muhakkak ki YAŞ öncesi terfi listelerinin oluşturulmasında TSK’nın arşivi kadar MİT’in çalışmaları da önemli. TSK’nın emir-komuta zinciri dışında FETÖ tarzı bir hiyerarşi ile hareket edebilme potansiyeli olan gruplara mensup olanların ayıklanması açısından MİT’in vereceği katkının bilincinde olanlar, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’a yönelik saldırılarını da yoğunlaştırdı zaten. Fidan’ın örtülü ifadelerle istifasını isteyenlerin, TSK içindeki ‘IŞIK’larının sönme kaygısına düştüğünü yazmakta hiçbir beis görmüyorum.

Bunların yanında bir de medya şarlatanları var. Kimi zaman hak etmedikleri konumlarla ödüllendirildikleri için kimi zaman da geçmişe dair diyet borçlarını ödemek için zırvalayanlar.

Bunlardan biri de kalemini TSK içinden bir türlü çekmeyen, daha birkaç gün önce başörtülüler üzerinden TSK’daki kimi grupları provoke edince yine başörtülü yazar Kerime Yıldız tarafından ağzının ortasına kürekle vurulmuş gibi mort edilen Rasim Ozan Kütahyalı. Kütahyalı dün kaleme aldığı yazıda, YAŞ kararları ve TSK’da olabilecek yeni dizayna yönelik sözüm ona değerlendirmelerde bulunmuş.

Niyetini örtmek için sıraladığı Devlet Bahçeli güzellemelerini yazıdan çıkardığımızda “YAŞ’ta Ülkücülere dikkat” dediği o kadar ayan beyan ortada ki…

Bu zevzekliğini perçinlemek için de milletin hassasiyetini kaşırcasına 15 Temmuz ihanetinin içinde Ülkücü arama pervasızlığına kadar uzanmış.

Ülkücülerle 15 Temmuz ihaneti arasındaki bağı da Akın Öztürk ve İlhan Talu üzerinden kurmaya çalışmış. Talu’nun ağabeyi halen MHP’li bir Belediye Başkanıymış.

Bu medya şarlatanı, Ülkücülerle 15 Temmuz ihaneti arasında bir bağ kurma pespayeliğine düştüğü bu yazıyı da muhtemeldir ki FETÖ’nün Bank Asya üzerinden çektiği birkaç milyonluk kıyakla alınan Yalısında kaleme almıştır. Bu yazı o diyetin borcu mudur bunu bilmiyoruz tabi…

YAŞ kararları ile Ülkücü dünya görüşüne sahip isimlerin terfi olasılığına, “MHP lideri Devlet Bahçeli'nin Başkomutan Erdoğan ile şu anki yakın hukuku TSK kamuoyunda ‘2017 YAŞ'ında ülkücüler daha çok yükselecek’ algısına yol açtı” diye giriş yapan Rasim Ozan Kütahyalı, asıl niyetini ise; “her ‘Ülkücüyüm’ diyen subayın da hem Başkomutanlık hem de Devlet Bahçeli tarafından makbul karşılanmayacağı açıktır” şeklinde ortaya koyuyor. Sanki YAŞ kararları muhataplarla yapılan mülakat sonucunda alınacak ve kimi subaylar da o mülakatta “ülkücüyüm” diyecekler…

Öyle olmayacağını bildiği için de ekliyor zaten: “Biliyorsunuz 15 Temmuz darbesinin Akın Öztürk ve İlhan Talu gibi kimi isimleri de ülkücü kökenliydi. Talu'nun ağabeyi halen MHP'li bir belediye başkanı.”

Bırakın ağabeyini falan İlhan Talu ile MHP’li belediye başkanı abisi üzerinden 15 Temmuz ve Ülkücüler arasında bağ kurma pespayeliğine düşen bu medya şarlatanı babasının hatta yedi ceddinin CHP’li olduğu söylenir hep, hatta kendisinin canlı yayınlarda röportajlarında bunu kabul etmişliği bile vardır.

Mesela 18 Kasım 2009’da Helin Avşar’a verdiği röportajda babası dahil yedi sülalesinin CHP’li olduğunu söyleyen bu medya şarlatanı, aynı röportajda, bugün YAŞ ayarlı yazıyla Ülkücüleri ilişkilendirme telaşına düştüğü örgüt için “direneceğini” söyleyip “herkesi de direnmeye” davet ediyor. Kullandığı ifade ise aynen şu: “TSK, Gülen hareketini ve genel olarak İslami yaşam tarzına sahip insanları düşman görüyor ve yok etmek istiyor. Böyle şey olamaz. Buna direnirim. Her ahlaklı insan da direnmeli.”

Bu röportajdan sadece 3 ay sonra 24 Şubat 2010 tarihli yazısında ise “Türk ordusunun bir subayı orduevi bahçesinde Fethullah Gülen’in eserlerinden birini okuyabilecek, Zaman gazetesinin sayfalarını ‘atılma korkusu hmeden’ çevirebilecek” diyor.

İşte onun dediği o “Fetullah Gülen’in eserlerini okuyanlar, Zaman gazetesinin sayfalarını atılma korkusu his etmeden çevirenler” 15 Temmuz gecesi Gülen’in kirli donunu koklamanın sarhoşluğu içerisinde bu milletin üzerine bomba yağdırdı kurşun yağdırdı. Tankları milletin üzerine sürdü. Ülkeyi işgale yeltendi. Şimdi de çıkmış Ülkücüler’in YAŞ kararlarıyla yükselmesinin önüne geçmek için Ülkücülerle 15 Temmuz arasında ilişki kurma alçaklığına imza atıyor.

Peki o gece milli iradeden yana kitlesel tavır alanların Ülkücüler olduğunu bilmiyor mu? TSK içerisinde kendini Ülkücü dünya görüşüne ait hissedenlerin tıpkı 17/25’te Emniyet içindeki kardeşlerinin yargı cuntacıları karşısında durduğu gibi Fetullahçı köpeklerin karşısında aslanlar gibi durduğunu bilmiyor mu? Ümit Dündar’ın duruşunun farkında değil mi bu medya şarlatanı peki?

Hepsini biliyor, her şeyin farkında, ağzından akıttığı salyaları tetikleyen de bu farkındalığı zaten. O yüzden de ya FETÖ’ye yalının diyetini ödüyor ya da yeni ‘IŞIK’lar altında aydınlanma telaşına düşmüş.

Önceki ve Sonraki Yazılar