Ekmeleddin İhsanoğlu: İstanbul’daki kararlar kalıcı çözüm getirmez

Ekmeleddin İhsanoğlu: İstanbul’daki kararlar kalıcı çözüm getirmez

Ortadoğu'daki Kudüs krizini değerlendiren İslam İşbirliği Teşkilatı'nın eski genel sekreteri Prof.Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu, İstanbul'daki zirvede alınan kararların kalıcı çözüm getirmeyeceği görüşünde.

İslam İşbirliği Teşkilatı’nın (İİT) 2004-13 yılları arasında genel sekreterliğini yapan Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu, İstanbul'daki Kudüs zirvesinin Türkiye'nin girişimiyle toplanmasını olumlu bulduğunu belirterek ancak alınan kararların kalıcı bir çözüm getirmeyeceğini söyledi.  "Geçici ittifaklar çözüm değil” diyen Prof. İhsanoğlu, 17. yüzyılda Avrupa’nın göbeğinde yaşanan kanlı mezhep savaşları sonrası imzalanan Vestfelya Anlaşması’nın örnek alınmasını ve yeni bir denge kurulması gerektiğini savundu.


Prof. İhsanoğlu, ABD Başkanı Donald Trump’ın Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıması sonrası İstanbul’da toplanan İslam İşbirliği Teşkilatı’nın aldığı kararları ve bölgedeki sorunların nasıl çözülebileceğini Deutsche Welle Türkçe sitesinden Aslı Işık’a anlattı.


DW Türkçe: İstanbul’daki zirvede alınan kararlar Kudüs özelinde Ortadoğu’daki temel sorunlara çözüm olur mu?


Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu: Bundan yüz sene önce Ortadoğu’da kurulan Sykes-Picot (Sykes-Picot Anlaşması) düzeni İkinci Dünya Savaşı ile birlikte çökmüştür. Fransa ve İngiltere”nin emperyal güçlerinin İkinci Dünya Savaşı'yla sona ermesiyle bu bölgeye ABD girmiştir. İngiltere, eski müstemlekelerini hiç tereddütsüz ABD’ye devretmiştir. Arkadan iki kutuplu dünyada Sovyetler Birliği ve Nasır önderliğinde Arap sosyalizmiyle yeni bir denge kurulmaya gayret edilmiştir. Bu denge de Mısır Devlet Başkanı Enver Sedat’ın öldürülmesiyle bitmiştir. İki kutuplu dünya da 90’ların başında sona ermiştir. Fakat o günden bugüne Rusya’nın yeniden bir global güç olmasıyla yeni bir safhaya evrildik. Şimdi yapılması gereken şey bu geçici ittifaklar değildir. Bu geçici ittifaklar çözüm getirmez.  Ortadoğu’nun yeniden şekillenmesi için tüm Arap ülkelerinden Fas, İsrail ve İran’a kadar herkesin ortak olacağı bir platform oluşturulmalıdır. Bu platform, Avrupa’nın 1600’lerdeki 30 yıl savaşlarından sonra yapılan Vestfelya Anlaşması'nı örnek alacaktır. Vestfelya Anlaşması gibi tüm Avrupa ülkelerinin birbirlerinin egemenliğini kabul ettiği, sınırlarına saygı duyduğu, yeni bir güçler dengesi kurulması lazım.

DW Türkçe: İslam İşbirliği Teşkilatı’na alternatif bir platform mu öneriyorsunuz?

Prof. İhsanoğlu: Hayır, yeni bir anlayış lazım. Önce herkes birbirini kabul edecek. İsrail’i zaten tanıyoruz. Biz ilk günden kabul ettik İsrail’i. 1948’den beri kabul ettik İsrail'i. Bu alenen olacak. 21. yüzyılda Vestfelya’yı bugünkü şartlara uygun hale getirmektir.  Ben bunu, 2006 senesinde Irak'ta Şii-Sünni çatışmasını önlediğim zaman küçük bir örneğini başardığımı zannediyorum. Uzun vadede Avrupa’nın yaptığını yapacağız. Bu 5-10 senelik bir plan değil. Bu süreçle beraber Ortadoğu’da iç savaşlardan mağdur olan ülkelerin kalkınması için bir yeniden yapılandırma planı lazım. Burada İslam ülkelerinin, İslam Kalkınma Bankası’nın Körfez ülkelerinin bunu seve seve yapması lazım. Çünkü onların da huzuru buna bağlı. Her şeyden önce bugünkü sınırları karşılıklı olarak kabul edeceğiz.

DW Türkçe: Ortadoğu’da, bölge ülkeleri sürekli, bölge dışından büyük güçlerle ittifak arıyorlar. Dışarıdan ittifak aramak bölge için çözüm getiriyor mu?

Prof. İhsanoğlu: Hayır getirmiyor, çünkü emperyal güçler normal olarak kendi menfaatlerini düşünüyor. Fakat bunlar geçici ittifaklardır. Biz daimi barışın tesisini ve bölgenin çatışma değil istikrar doğuran bir bölge olmasını istiyoruz.

DW Türkçe: Bu önerinizin şu anda hayata geçirilmesinin koşulları var mı?

Prof. İhsanoğlu: Teşkilatın şu anda genel sekreteri değilim ama genel sekreter isterse bunu başlatabilir. Her şeyden önce bu fikrin kamuoylarında tartışılması lazım. Bu konuda Ürdün’de bir konferans verdim ve bu konferans ilgi gördü. Bu görüşler üzerine İngiltere Cambridge’de bir toplantı yaptılar.

DW Türkçe: Ortadoğu’da Suriye’deki savaşın da bitimiyl, yeni bir bölüşüm tehlikesi görüyor musunuz?

Prof. İhsanoğlu: Bu tehlikeyi önlemek için öncelikle bu platformu yaratmak, içeride barışma ve barış sürecini global aktörlerle birlikte başlatmak lazım. Amerika, Rusya ve Avrupa’yı katmadan bunu yapamazsınız. Aksi takdirde yine sadece havanda su dövmek olur. Onlar için de bu bölgenin huzuru çok önemli.

DW Türkçe: İİT kendi bölgesi açısından neden bir BM kadar ağırlıklı, güçlü bir örgüt olamıyor?

Prof. İhsanoğlu: İslam İşbirliği Teşkilatı öyle bir örgüt idi. BM Genel Kurulu’nda bir bloktu. 57 ülkenin en azından 50’sinin oyu, bir pozisyon üzerinde birleşiyordu ve bu Güvenlik Konseyi’nin oluşumunda çok önemli bir faktördü. Filistin davasında farklı pozisyondaki ülkelerin Güvenlik Konseyi’nin daimi olmayan üyeliklerine seçimini önledik.  Bu da o ülkelerin OAC’ye karşı politikalarına yardımcı olmuştur. Filistin’in UNESCO’ya üye olmaz ve BM’ye gözlemci olarak katılımı bu birlikteliğin başarısıdır. Bu yapılabilir.

DW Türkçe: Ortadoğu'daki Suudi Arabistan ile İsrail gibi yeni ittifakları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Prof. İhsanoğlu: Bunlar kaygan zemin ittifaklarıdır. Geçici ve günlük çıkarlara göre yapılan ittifaklardır. Ortadoğu’da daimi ittifaklar yoktur bu nedenle daimi bir barışma çözümü bulalım. Vestfelya örneği ve bununla beraber Marshall planı gibi bir planla çözüme ulaşılabilir.

DW Türkçe: İslam İşbirliği Teşkilatı zirvesinden çıkan kararlar gerçekten uygulanabilir mi? Bundan sonraki adım ne olabilir ve ne zaman olmalıdır?

Prof. İhsanoğlu: Pek tabii uygulanabilir. İlk adım olarak Türkiye, Kudüs’teki Türk Başkonsolosluğu’nu büyükelçiliğe dönüştürmesini beklerim. Diğer, İslam İşbirliği Teşkilatı üyeleri de Türkiye’yi örnek alsınlar.

 

İlgili Haberler