Hadisleri, kabul ve inkâr edenler neler söylüyor

Hadisleri, kabul ve inkâr edenler neler söylüyor

Son dönemde Türkiye ve Dünya’daki İslami camiada artarak devam eden 'hadisleri kabul edenler' ile 'hadisleri inkar edenler' arasındaki tartışma daha çok konuşulacak gibi duruyor.

 

 

Hadis Nedir?

İslam ansiklopedisinde “hadis” kavramının tanımına baktığımız zaman “haber” manasına geldiğini öğreniyoruz.  Hadis; Hz. Peygamber’in sözleri, filleri, takrirleri ile ahlaki ve beşeri vasıflarından oluşan “sünnetinin” söz veya yazı ile ifade edilmiş şekline denir. Buradan anlayacağımız üzere hadis, sünnet ile eş anlamlıdır. Hadis kelimesi zaman içerisinde Hz. Muhammed’in rivayet ettiği haberlerin genel adı olarak kullanılmıştır.

 

Hadisi kabul edenler

İslam tarihinde “gelenekselciler” olarak bilinen kesim, asla hadislere eleştiri getirmez. Tamamen olduğu gibi kabul ederler. Hadisleri kabul edenlerin savundukları tez ise; Hz. Rasûlullah’ın, Kuran-ı Kerimi açıkladığı, kitapta açıklanmamış konulara açıklık getirdiğini(namaz, haccetmek, zekat gibi) söylüyorlar. Bu ibadetler emredilmiş, fakat nasıl yapılacağı belirtilmemiştir.

İslam âlimleri, dini konularla ilgili hadislerin Allah tarafından Hz. Peygamber (s. a. s)’e vahyedildiğini kabul ederler ve delil olarak da, “O(Peygamber), kendiliğinden konuşmaz; O’nun sözleri, kendisine gönderilmiş vahiyden başkası değildir.” ( En- Necm, 54/3,4) ayetini ileri sürerler. Rasûlullah’ın kendisi de bir hadis-i şerifinde şöyle rivayet ediyor: “Bana kitap(Kuran) ve bir de onunla birlikte, onun gibisi(sünnet) verildi.” (Ebu Davud, Sünen) Ayrıca, “Andolsun ki; Allah müminlere büyük lütufta bulundu. Çünkü, daha önce apaçık bir sapıklık içinde bulunuyorlarken, kendi aralarından, onlara kitap ve hikmeti öğreten bir elçi gönderdi.”(Ali İmran, 3/164) ayetinde belirtilen “hikmet” kavramının “sünnet”  anlamında olduğu kabul ediliyor.

Bu örneklerden anlaşılacağı üzere hadis, Peygamber Efendimizin sünnetlerinin sözlü veya yazılı ifade edilmiş hali olduğundan ve Hz. Muhammed’in de Kuran-ı Kerimi insanlara açıkladığı, öğrettiği için “geleneğe” bağlı olanlar tarafından hadisler kabul edilir. Kısaca “hadis ve sünnet” olmadan Kuran ve İslam dininin anlaşılamaz olacağını belirtmişlerdir.

Hadisleri inkâr edenler

Hadislerin çoğunun uydurma ya da çarpıtma olduğunu söyleyenler; Kuran- Kerim’i değiştiremeyince, işlerine gelen hadisleri uydurmuş, çarpıtmışlardır. Bunun sebebi, kendi dünya görüşlerini geçerli kılmak içindir.

Hadisleri inkar edenler, hadisin hiçbir değerinin olmadığını söyleyerek toptan reddediyorlar. Kurandan: 6/En’am 38-57, 16 Nahl 89, 5 Maide 3) ayetlerini delil olarak getiriyorlar. Bu ayetlerde dinin tamamlandığını, vahyin korunduğunu ve hükmün sadece Allah’a ait olduğunu belirtiliyor.

Hadisleri reddedenlere göre Müslüman sadece vahiy yoluyla gönderilenlere tabidir. Hz. Peygamber’in sözlerine uyulması zorunlu değildir. Çünkü vahiy değildir. Getirdikleri bir diğer delil ise Hz. Muhammed’in eşi HZ. Aişe’ye atfedilen “bize Kur’an yeter” ifadesidir.

19. ve 20. Yüzyılda hadisleri inkâr hareketi Hint alt kıtasında Seyit Ahmet Han tarafından ileri sürülerek ehli kuran ekolü kurulmuştur. Mevlevi Çerağ Ali, Abdullah Çakralevi, Ahmed Din, Gulam Ahmet Perviz bu ekolün ileri gelenleridir. Kendi aralarında fikir birliği olmamakla beraber hadis tenkitçiliği ve hadis inkârcılığı İslam ülkelerinin hepsinde az da olsa taraftar bulmuştur.

Bu süregelen tartışmalarla ilgili olarak şunu söyleyebiliriz ki; Müslümanların birliğinin daha önemli olduğu ve bu konuların “iman” meselesi haline getirmenin hiçbir faydasının olmayacağıdır.

 

AVAZTURK - Muhammed Yenigül