Petrol Mücadelesi ve İran

Petrol Mücadelesi ve İran

Dünya, enerji ihtiyacını karşılamak isteyen ülkelerin çeşitli politikalarına sahne olmaktadır. Günümüzde en çok tüketilen enerji kaynaklarının başında gelen petrol ve Ortadoğu’ya bağımlılığı...

Günümüzde bölgemizde yaşanan gelişmeleri enerjiye duyulan ihtiyacın artması ve enerjiyi kontrol etme çabası olarak yorumlayabiliriz. Enerji kaynaklarına sahip olma, bunları nakletme ve kontrol etme günümüzde süper güç olmanın esaslarındandır. Ortadoğu enerji açısından dünyanın en önemli bölgelerinden biridir ve bu özelliği de yüz yılı aşkın bir süredir başına bela olmaktadır. Bir damla petrol bir damla kandan daha değerlidir demişti Churchill. Dünyadaki gidişata baktığımızda mücadeleler hala bu çerçevede devam etmektedir. Özellikle petrolün çıktığı yerlerde kan, darbeler ve savaşlar hiçbir zaman durmamıştır. Buna karşı çıkmak isteyen liderler ve hükümetler ise devrilmiştir. İngiltere XIX. Yy. ’da Ortadoğu’da petrol aramaya başlamış, Almanya ise Anadolu ve Bağdat demiryolu hatlarıyla Musul petrollerine ulaşmaya çalışmıştır.

İran’da 20. Yüzyılın hemen başında William Knox D'arcy adlı bir mühendis arkeolojik çalışma yapma görüntüsü altında petrol arıyordu. Kuzistan’da petrol bulunduktan sonra Şah Muzafferuddin Darcy’ye İran topraklarında istediği yerde ve derinlikte çalışma ve hafriyat yapabilmesi için bir imtiyaz veriyor, bu belgeyi Darcy ülkesine dönmek üzere bindiği bir gemide rahip kılığındaki İngiliz Entelijansı’ndan Yahudi Sidney Reyi’ye hıristiyanlık yolunda harcaması için veriyordu. Bu Sidney Reyi daha sonra Lenin’e suikast düzenlemek üzere yakalanıp kurşuna dizilecekti.

İngilizler bu imtiyaz ile İran’ın her yerinde petrol aramaya başlıyorlar ve önce 1905 yılında Consensieus adlı sendikayı, daha sonra bunu feshederek 1909 yılında Anglo Persian Oil Co. kuruyorlar. Bundan sonra İran’da sular bir daha durulmayacaktır. Ruslar İran’ı kışkırtarak Muzafferuddin’in yerine gelen Şah Muhammed Ali’ye bu imtiyazı feshettirirler ancak İngilizler Basra Körfezi’ne bir donanma çıkararak Kuzistan’ı ve diğer petrol çıkan yerleri işgal ederler. Bunun üzerine Rusya da kuzeyden işgale başlar. Sonuçta İngiltere imtiyazını geri alır.

Ortadoğu’da buhranlı yıllar bu şekilde sürüp gidecekti. Dünyada ise petrolcüler İspanya’da Meksika’da, Venezuella’da darbeler yapıyor, Panama Kanalı etrafında petrol mücadelesi veriyorlardı. İran’da 1951 yılında Başvezir Musaddık İran petrollerini millileştirmek isteyince kıyamet kopuyor. Yaklaşık 50 yıldır İran petrollerini çıkarıp işleyen, karını dahi İran’a açıklamayan İngiltere Musaddık’ın Anglo İranian’ı millileştirmesi üzerine harekete geçerek Musaddık’a karşı darbe planları yapmaya başlıyordu.

Darbe planlarından haberdar olan Musaddık 1952 yılı ekim ayında İngiliz Büyükelçiliği’ni kapattırarak İngiliz diplomatlardan İran’ı terk etmelerini istiyordu. Amerika’da Truman Musaddık’a sempatiyle bakıyordu ancak Ocak 1953’te göreve başlayan Eisenhower İran’dan İngilizlerin zararının tazmin edilmesini istiyor ve bunu reddeden Musaddık’a karşı İngilizlerle birlikte Ajax operasyonu kod adlı darbe planını başlatıyordu. İran petrollerinin millileştirilmesi İngiltere ve Amerika’nın çıkarlarına zarar vermişti. Bundan sonra İran basınında her gün CIA’den rüşvet alan gazeteci, molla ve siyasetçiler Musaddık’ı kötülenmeye başlıyor.

İran petrollerinin millileştirilmesi halk tarafından büyük sevinçle karşılanmıştı. İran despot ve sömürgeci İngiltere’ye başkaldırıyordu. İranlılar İran Körfezi’ndeki Abadan’da bulunan rafineriyi kontrol altına alıyorlar ama İngilizler körfeze savaş gemilerini göndererek İran’a ambargoya başlıyorlar. Ambargoya rağmen Arjantin ve Japonya İran limanlarına girerek bir miktar petrol alıyor, İtalya ambargoyu protesto ediyordu. Bir İtalyan özel şirketi 10 yıl boyunca 20 milyon ton ham petrol almak için anlaşma yapıyor ve Rose Mary adlı tankeri İran’a gönderiyor. Ancak bu tankerin önü Britanya savaş gemilerince kesilince İran hükümeti ciddi sıkıntıya düşüyor .

Musaddık 15 Ekim 1951’de Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde yaptığı konuşmada İngiltere’nin ne kadar petrol çıkardığını, ne kadarını İran’a verdiğini, hesaplamaların çarpık ve yanlış olduğunu, rafineride çalışan İranlıların  sefalet içinde yaşadığını ancak İngilizler’in imtiyazlı olduğunu ortaya koymuştu. ‘’İran’ın toprakları, nehirleri ve dağları gibi petrol kaynakları da İran halkının mülküdür. Onunla ne yapılacağına sadece İranlıların karar verme yetkisi vardır’’ diyerek İngiltere’nin açık bir şekilde İran’ı sömürdüğünü gözler önüne seriyordu.  Ülkesinin menfaatleri doğrultusunda yaptığı mücadeleyle ön plana çıkan Musaddık’ı Time dergisi 1951 yılında yılın adamı seçmişti.

 


(Musaddık, Time dergisi)

Musaddık Abadan rafinerisinde çalıştırmak üzere mühendisler arıyor ancak İngiltere diğer Avrupa ülkelerine baskı yaparak İran’a çalışmak için gitmek isteyenlere vize verilmesini önlüyordu. Sonuçta rafineri çalışamayacak ve Musaddık pes edecekti, planları buydu. İngiltere birçok temel ihtiyaç maddesinin İran’a ihracını yasaklamıştı. Her yönden İran’ı kıskaca almışlar ve sonunda halkı da isyan ettirmişlerdi.


(Musaddık’ın devrilmesine yol açan gösteriler)

Musaddık’a karşı planladıkları ilk darbe başarısız olsa da tek suçu İran petrollerini millileştirmek olan Musaddık’ı ikinci bir darbe ile devirerek yerine General Zahidi’yi getirdiler.


(Musaddık mahkemede)

Ortadoğu’daki CIA operasyonlarını düzenleyen Kermit Roosevelt İran’a giderek Musaddık’a karşı olan General Zahidi ile anlaştı ve darbe gerçekleştirildi. Musaddık hükümeti devrildi, 600 subay tutuklandı ve 60 tanesi kurşuna dizildi.

CIA’nın bu ekibi bir sene sonra ise bu kez Guatemala’da kanlı bir darbe gerçekleştirerek başkan Jacobo Arbenz’i devirecekti. Bill Clinton döneminde dış işleri bakanı Madeleine Albright Birleşik Devletlerin İran 1953 darbesindeki rolünde dolayı özür mahiyetinde bir açıklama yapmıştır.

Günümüzde hala Batı’nın Ortadoğu üzerindeki planları devam etmektedir. Bugün Amerika demokrasi ve özgürlük adı altında ülkelere daha fazla kargaşa ve iç savaş taşımaktadır. Asıl amaçları enerji kaynaklarına sahip olmak ve bunları kontrol etmektir. Bu uğurda iktidarları devirip kaos düzeniyle ülkeleri yönetmektedirler. Bugün Irak’ta Saddam sonrası ve Libya’da Kaddafi sonrası durumlar eskisinden daha iyi değildir. Suriye’de ise yine bir aktör olan Rusya’nın karşı çıkmasıyla Esad Rejimi ayakta kalabilmiş ancak iç savaş halen devam etmektedir. Saddam’ın ABD dışındaki ülkelere petrol satarken Euro istemesi, Kaddafi’nin Arap ortak para biriminden bahsetmesi ve hayata geçirmeye çalışması, sahip olduğu zenginlikler, yine benzer nedenlerden devrilmelerine neden olmuştur. İran’daki petrol mücadelesi onlarca örnekten sadece bir tanesidir. Bugün dizayn edilmeye çalışılan bölgeler incelendiğinde öne sürülen sebeplerin arkasında gerçek nedenler daha iyi anlaşılacaktır.

 

Harun Yılmaz / AVAZTURK