İHH Yönetim Kurulu üyesi Ahmet Sarıkurt, Libya’daki son durumu Avaztürk’e anlattı

İHH Yönetim Kurulu üyesi Ahmet Sarıkurt, Libya’daki son durumu Avaztürk’e anlattı

İHH Yönetim Kurulu üyesi Ahmet Sarıkurt, Libya’daki son durumu Avaztürk’e anlatırken Libyalı yetkililerin Türkiye’ye yaptığı çağrıya dikkat çekti.

RÖPORTAJ: ARZU ERDOĞRAL

Libya ile ilgili son günlerde yeni kabine oluşturulduğu yönünde çıkan haberler ile birlikte DAİŞ isminin yanyana gelmesinden sonra bölgedeki son durumun gerçekte ne olduğunu öğrenmek istedim. Bunun içinde bölgeye sürekli giden İHH Yönetim Kurulu üyesi Ahmet Sarıkurt’u ulaştım. Libya’daki son gelişmeleri tüm ayrıntılarına kadar anlatan Sarıkurt’un dikkat çektiği bir nokta ise gerçekten çok önemliydi. Sarıkurt, Tobruk ve Trablus’taki yetkililer ile yaptıkları her görüşmede bu dönemde Türkiye’nin ülkeye barışın gelmesi için destek ve yardımını beklediklerini ve Türkiye’nin ağabeylik yaparak zorla masaya oturtması gerektiğini söylediklerini belirtti.

Buradan da çıkarılacak en bariz sonuç Türkiye’nin bir an önce Libya’da varlığını göstermesidir.

İHH Yönetim Kurulu üyesi Ahmet Sarıkurt

LİBYA’DA ÜÇ HÜKÜMET VAR!

-İHH olarak Libya’ya da yardımlarınız sürüyor bu vesile ile de bölgeyi çok iyi biliyorsunuz… Son durum ile ilgi neler söylersiniz?

Libya’da şu anki haliyle 3 hükümet var diyebiliriz. İlki, Libya’nın doğusunda kısmi bir bölgedeki parlamentoyu temsil eden darbeci Halife Haftar’ın da desteklediği, Beyda’da bulunan ve ülkenin yüzde 30’unu kontrol eden Abdullah Sini hükümeti, ikincisi devrimcileri temsil eden Trablus’ta bulunan, ülkenin yüzde 70’ini kontrol eden Halife Guveyl hükümeti sonuncusu ise BM’nin çalışmaları sonucu çıkan iki kesimi de birleştirmek için kurduğu Feyyaz Sarac hükümetidir. Sarac hükümeti sahada etkinliği olmasa da uluslar arası toplum destekliyor. İlk iki hükümet ise sahada etkinliğini koruyor ve Sarac hükümetini tanımıyorlar.

YENİ KURULAN HÜKÜMET TRABLUS’A GEÇEMEDİ!

-Libya’da yeni kabine oluşturulsa da bazı sorunlar var… Örneğin Savunma Bakanlığı konusunda anlaşmazlığın devam ettiği belirtiliyor. Sizce yakın gelecek de ne bekliyor Libya’yı…

Yeni kurulan hükümet hala Tunus’ta bekliyor. Maalesef Trablus’a geçemedi. Yakın zamanda da geçeceğe benzemiyor. Bunun başlıca sebebi BM’nin arabuluculuk çalışmaları yaparken bir oldu bittiye getirerek Feyyaz Sarac’ı Başbakan olarak belirlemiş olması. Barış taslağında ise iki tarafı da tatmin edecek öneriler sunmadı. Devrimciler anlaşma metninde özellikle Haftar’ın gitmesi, devrimcilere güvenlik garantisi, uluslar arası ceza mahkemesine maddesinin revize edilmesi, Trablus meclisinin yetkisiz kılınmaması ve ordunun nasıl kurulacağı yönünde belirsizliklerin olmasını gerekçe göstererek tasarıyı kabul etmiyor. Savunma Bakanlığı da bu açıdan önemlidir. Bakanlığın kimde olacağı tartışmasıdır. Bu sebeple anlaşma ve hükümet kabul edilmedi tekrardan yeni bir hükümet kurulmaya çalışılıyor. Yakın gelecekte Libya’da sorunların çözüleceği görülmüyor. BM taraflar ve muhatapları çoğalttı. Daha önce muhataplar Parlamento(Tobruk)-Ulusal Kongre(Trablus) iken şimdi içeride iç kabileler, silahlı guruplar dışarıda ise komşu ülkeler ve batı muhatap oldu. Anlaşma taslağını da bu ülkelerin talepleri oluşturdu. Böyle olunca da yereldeki unsurlar bu anlaşmayı çoğunlukla reddetti.

Batı bu taslağı zorlada olsa kabul ettirmeye çalışmaktadır. Ancak Trablus bölgesindeki devrimciler Sarac Hükümetini başkente sokmamaya kararlı. Libya’nın bölünmesi şu aşamada erken diyebiliriz. Ama çatışmalar biraz daha sürebilir.

DAİŞ BİR ÜLKEYE GİRMENİN PAROLASI KONUMUNDA!

-DAİŞ Libya’da güçleniyor haberlerini son günlerde sık duymaya başladık… Bu durum yeni bir uluslar arası müdahalenin habercisi olabilir mi?

DAİŞ uluslararası gücün bir bölgeye girebilmesi için kullandığı bir parola konumunda. Libya’da DAİŞ’in güçlendiği haberleri yapılıyor. Fakat ülkeye yerel unsurların taleplerinin dikkate alındığı bir barış gelmesi halinde DAİŞ’in büyük bir sorun etmeyeceği aşikardır. Mesela basında DAİŞ’e biat eden kent olarak lanse edilen Libya’nın Derne kentinden DAİŞ bir haftada çıkarıldı. Halk olarak çıkardılar.

LİBYA’DA BİRÇOK KAÇAK GÖÇMEN MERKEZİ VAR!

-Libya'daki göçmen sorunu ile ilgili durum nedir?

Libya’da iç savaştan dolayı halkın büyük bir kısmı göçmen konumuna düşmüştür. Yaklaşık 2 yıldır Bingazi halkı çatışmalardan dolayı evlerinden çıkmak zorunda kaldı. Bunların bir kısmı Misrata ve Trablus gibi bölgelere göç ederken bir kısmı hala okul ve hastanelerde bodrumlarda yaşamaktadırlar. Buna Derne, Sirte, Ecdabiya kentlerindeki göçmenleri eklersek 500 binin üzerinde göçmen vardır. Ayrıca ülke dışında özellikle Türkiye, Tunus ve Mısır’da da büyük oranda Libyalı mülteci bulunmaktadır.

Libya’da ayrıca basında da ölümlerle gündem olan kaçak göçmen sorunu vardır. Bu insanlar Afrika’nın çeşitli ülkelerinden gelip Avrupa’ya göç etmek isteyen yoksul insanlardır.  Bu krizin çözümünde de batı maalesef samimi davranmamaktadır. Libya’da birçok kaçak göçmen merkezi vardır. Fakat bu insanları ülkelerine iadeleri noktasında devletler isteksizdir. Ülkeler kendi vatandaşlarını istememektedir. Savaştan dolayı elçilikler kapalı, Afrika devletleri de tutulan kişileri kabul etmemekteler. Batı ise bu insanların rehabilitesi ve ya ihtiyaçlarının karşılanması noktasında gerekli desteği vermemektedir. Libyalı yetkililerde gözaltına alındıkları zaman ellerinde kalan bu insanları muhatapları olmadığı için ömür boyu cezaevinde tutamamaktadırlar. Güvenliğin çok da sağlanamadığı bu merkezlerde göçmenler kaçabilmektedir.

LİBYA’DA HALK YİYECEK BİLE ALAMIYOR

-Bölgede şu an insani yardım olarak en çok neye ihtiyaç var?

Libya ağırlıklı olarak tıbbi malzeme, ilaç ve gıda noktasında desteğe ihtiyaç vardır. Savaş dolayısıyla bu insanlar fiyatlar arttığından yiyecek almakta bile zorlanmaktadır. Üstelik bu insanlar uzun bir süredir aylıklarını alamadıklarından dolayı temel ihtiyaç malzemelerini karşılayamamaktadır. Bu konuda özellikle her iki taraftan yoğun bir şekilde Türkiye Kızılay’ından yardım talebi gelmektedir.

LİBYA, TÜRKİYE’DEN AĞABEYLİK YAPMASINI İSTİYOR

-Türkiye olarak bizden beklentileri neler?

Libya Türkiye için tarihi bağları olan bir bölgedir. Osmanlı Döneminde Libya, Osmanlı’ya bağlanmak istediğini bildirmiştir. Gezdiğimiz sokaklarda Osmanlı’nın eserlerine rastlamak mümkündür. Dilimizden düşmeyen “Fizan’a sürmek”teki Fizan, Libya’nın güney toprağıdır. Bu kadar tarihi bağlarla bağlı olduğumuz Libya, bu dönemde Türkiye’nin ülkeye barışın gelmesi için destek ve yardımını bekliyor. Türkiye’nin her iki tarafa da bunu yaptırabilme gücü vardır. Bunu Tobruk ve Trablus’taki yetkililer ile yaptığımız her görüşmelerde dile getirerek Türkiye’nin ağabeylik yaparak zorla masaya oturtması gerektiğini söylediler. Barış sağlandıktan sonrada ülkenin kalkınması ve düzen ve istikrarın geri gelmesi için Türkiye’den tecrübe desteği istiyorlar.

İHH LİBYA’DA 235 BİN DOLARLIK YARDIM DAĞITTI

İHH olarak Libya’da ne gibi çalışmalarınız var?

17 Şubat devrimi başladığından bu yana Libya’da çalışmalarımız devam etmektedir. Devrim döneminde acil yardım çalışmaları yaptık. Devrimden sonra ise ofis açarak gerek vakıf merkezimizde gerekse Libya’nın çeşitli kentlerinde STK eğitimi çalışmalarımızı sürdürdük. Libya’da çatışmalar başladıktan sonra tekrar acil yardım ve insani diplomasi çalışmalarımız oldu. İnsanı diploması noktasında da önemli bir mesafe aldığımızı söyleyebilirim.

Devrim döneminde toplamda ise 7.237.000 TL yardımda bulundu. Çatışmaların başladığı andan günümüze kadar ise İHH olarak Libya’da 235 bin dolarlık yardım dağıttık