İlahiyat Fakültesi Dekanı’ndan şok sözler: 'Cimada şeyhini düşünenin çocuğu güzel ahlaklı olur'
ÖZEL HABER- İsparta Süleyman Demirel Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekan Vekili Prof. Dr. Rifat Okudan ile ilgili ortaya çıkan bir makale şok etti. Okudan’ın, insanın cima (cinsel ilişki) sırasında “şeyhini” düşünmesi durumunda, şeyhin güzel ahlakının b
Türkiye, Fetullahçı Terör Örgütü ile mücadelede, örgüt elebaşına koşulsuz inanan tabanı ikna etmek için çeşitli yollar ararken, AVAZTÜRK, koşulsuz, sorgulamasız biat sapkınlığının sadece Fetullahçı Terör Örgütü ile sınırlı olmadığını gösteren akademik bir skandala ulaştı.
Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Rifat Okudan’ın, İlmi ve Akademik Araştırma Dergisi: Tasavvuf’un Ocak-Haziran 2003 tarihli 10. Sayısında, “İnsani bir insiyak olarak Rabıta” başlıklı makalesinde, “cima eden (cinsel ilişkiye giren) bir kişinin, cima sırasında hocasını, şeyhini veya ‘salihleri’ hatırlaması durumunda, doğacak çocuğun bereketli ve güzel ahlaklı doğacağını” iddia ettiği ortaya çıktı. Okudan’ın aynı makalede, cimaya girenin şeyhinin hayalini kurması durumunda dimağının hatta azalarının harekete geçeceği gibi hiçbir din ve ahlak sınırlarını zorlayan iddialarda bulunduğu da görülüyor.
Süleyman Demirel Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Rifat Okudan’ın, İlmi ve Akademik Araştırma Dergisi: Tasavvuf’un Ocak-Haziran 2003 tarihli 10. Sayısında öne sürdüğü sapkın fikirler 206’ncı sayfada yoğunlaşıyor. İlgili sayfada, kendine göre belirlediği kaynaklarla desteklenen “İnsanın güzel işlerdeki gayet ve çalışmaları övülmüş, kötü işlerdeki çalışmaları da zemmedilmiştir. Bundan dolayı fukaha bir adamın yabancı bir kadını düşünerek cima etmesinin haram olduğu görüşündedirler. Buna karşın bazı ulema, bir adamın cima halindeyken Salihleri hatırlamasını güzel görmüşlerdir. Onlara göre, hatırlanan o zatın güzel ahlakının bereketinin doğacak çocuğa sirayet etmesi umulur. Haliyle gördüğü ve sevdiği masivadan dolayı insanın nefsi ve hayali o gayrla meşgul olur, konuşur, zihninin aynasında onu canlandırır. Talebe üstadını, mürid şeyhini, şahıs eşini, ister istemez düşünür; hayalini zamanının büyük bölümünde bununla harcar. Bu durum çoğu zaman insanın dimağını ve hatta azalarını harekete geçirir. Çünkü suretler, insanların nefslerinde bakılanın ahlakının tohumunu eker” şeklindeki ifadeler, Türkiye’deki din eğitiminin kimlerin elinde olduğunu anlamamız bakımından da önemli bir ip ucu.
Hem Diyanet İşleri Başkanlığı’nın hem de Üniversitelerin İlahiyat Fakülteleri’nde görevlendirilecek isimler konusunda gerekli hassasiyeti göstermesi, Fetullahçı Terör Örgütü’nde olduğu gibi itaat kültürü sapkınlığa varan grup ve cemaatler konusunda toplumu bilgilendirmesi kaçınılmaz.
AVAZTÜRK olarak, bu tür sapkın fikirleri, İslami emir ya da anlayış olarak yansıtmaya çalışanlarla mensubu olduğu cemaat ve tarikatın ismine bakmaksızın mücadeleden asla vazgeçmeyeceğimizi bir kez daha buradan ilan etmek istiyoruz.
Türkiye’de dini bu tür dinsizlerin elinden kurtarmakta bir karınca misali elimizden geldiğince mücadeleyi sürdüreceğiz.
AVAZTURK.COM