30 HAZİRAN TÜRKİYE'Yİ SARACAK KRİZLERİN FITILINI ATEŞLİYOR MU?

Türkiye nefesini tuttu, 30 Haziran'da kritik bir mahkeme kararını bekliyor. Siyasi çalkantı, ekonomik şoklar ve küresel güç oyunları, ülkeyi uçurumun kenarına sürüklerken, piyasalar ve sokaklar neye hazırlanıyor? Bu makale, perde arkasındaki tüm detayları

Türkiye'nin yakın tarihi, belki de en kritik dönemeçlerinden birine giriyor. Aylardır, hatta yıllardır konuşulan muhalefetin iç yapısı ve iktidarın muhalefete müdahalesi tartışmaları, 30 Haziran'da adeta "dananın kuyruğunun kopacağı" bir noktaya ulaştı. Bu tarih, sadece siyasi değil, aynı zamanda ekonomik anlamda da çok ciddi krizlerin meydana gelme ihtimali olan bir gün olarak gösteriliyor sevgili okuyucular. Zira Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) 38. Olağan Kurultayı sonrası başlayan yargı süreci, 30 Haziran'da görülecek kritik bir duruşmayla doruk noktasına ulaşacak. Peki, bu duruşmadan çıkabilecek kararlar, ülkeyi nasıl bir kaosun içine sürükleyebilir? Bu haber makalesi, sizler için tüm ihtimalleri, uzman yorumlarını ve perde arkasındaki küresel güç oyunlarını masaya yatırıyor. Okumaya devam edin, çünkü bu hikaye daha yeni başlıyor.

Ferit Atay'ın vurguladığı gibi, davanın temelinde kurultayın iptali talebi yatıyor. Mahkemenin önünde üç ana ihtimal bulunuyor: Dava ileri bir tarihe ertelenebilir; "Mutlak Butlan" kararı verilebilir, bu durumda kurultay yapılmamış sayılır ve Kemal Kılıçdaroğlu liderliğindeki eski yönetim göreve geri döner; ya da CHP'ye mahkeme tarafından kayyum atanabilir. Hamza Yardımcıoğlu, özellikle mutlak butlan veya kayyum kararının, Türkiye Cumhuriyeti'nin bir "intihar kararı" olabileceği uyarısında bulunuyor. Kendisi, "Bu işin siyasi altyapısı var, iktidarın müdahaleleri var. Eğer bir kayyum atanırsa nasıl bir ülke olacak 30 Haziran'dan sonra?" diye soruyor. Bu durumun Türk siyasi tarihinde CHP gibi kurucu bir parti için "pek de görünmemiş bir mevzu" olduğunu belirtiyor. Olası bir "mutlak butlan" ya da kayyum kararı sonrasında piyasaların nasıl tepki vereceği ise normal vatandaşları en çok ilgilendiren ana konu olarak öne çıkıyor. Daha önce, 19 Mart'ta Ekrem İmamoğlu kararı sonrasında dolar/TL kurunda bir kur şoku yaşanmak üzereyken Merkez Bankası'nın müdahalesiyle durumun kontrol altına alındığını hatırlatan Ferit Atay, 30 Haziran'da benzer bir durumun yaşanıp yaşanmayacağını merak ediyor. Zanka TV ekibi, siyasetçilerin "rezilliği" ve "salaklığından" dolayı vatandaşa gelecek darbenin ayrı bir konu olduğunu da ekliyor.

Cem Özak, Financial Times'ın Türkiye ekonomisinin çöktüğünü yazan bir makalesinden alıntı yaparak, bir dönem Güney Kore gibi bir atılım yapacağı düşünülen Türkiye ekonomisinin şu anda çökmekte olduğunu belirtiyor. Makalede, zorlaşan ekonomik koşulların Erdoğan'ın reform programından (Mehmet Şimşek'in sıkı para politikası) vazgeçebileceği, hatta Şimşek ve Merkez Bankası'nın yeni başkanı Fatih Karağan'ı görevden alabileceği söylentilerine yol açtığı ifade ediliyor. Ekonomistler, böyle bir durumda Türk piyasalarının çökeceği uyarısında bulunuyor. Ferit Atay, bu kararın sadece ekonomik tepkilere değil, sokağın da tepkisine yol açabileceğine dikkat çekiyor. 1 Temmuz'da CHP'nin Saraçhane'de milyonları toplayacağını ve bu milyonların Taksim'e kadar yürümesinin önünde hiçbir polis barikatının duramayacağını öngörüyor. Bu, aslında büyük bir "felaket tablosunun" başlangıcına işaret ediyor. ABD Dışişleri Bakanlığı'nın bir hafta öncesinde Türkiye'deki diplomatlarına ve vatandaşlarına artabilecek şiddet olaylarından uzak durmaları ve kendi tahliye planlarını oluşturmaları yönünde yaptığı uyarı, bu endişeleri destekliyor. Son günlerde Halk TV'ye verilen 10 günlük ekran karartma cezası, Rütük üyesi İlhan Taşçı'nın Tele1, Halk TV ve Sözcü TV'nin lisanslarının iptal edilebileceği yönündeki tweet'i gibi gelişmeler, kararın adeta şimdiden belli olduğuna dair soru işaretleri yaratıyor. Aynı zamanda, Türkiye genelinde, başta Bolu olmak üzere birçok ilde FETÖ operasyonlarının yapılması ve 361 kişinin gözaltına alınması, birkaç hafta önce orduda muvazzaf subayların FETÖ bağlantısıyla gözaltına alınması gibi olaylar da bu kararın sinyali olarak yorumlanıyor. Hamza Yardımcıoğlu, döviz kuru grafiğinde net bir müdahale görüldüğünü ve 5 milyar dolarlık bir rezerv erimesinin yaşandığını belirterek, mutlak butlan kararının bir kur şoku ve siyasi kriz patlatacağını, bunun da çok farklı yerlere evrileceğini düşünüyor. Bu durumda Merkez Bankası'nın bile "bu işin altından kalkabileceğini düşünmüyorum bu rezervleriyle" diyor. Bu gelişmeler yaşanırken Türkiye'de bağımsız habercilik ilkesiyle hareket eden https://www.avazturk.com gibi platformlar, kamuoyunu bilgilendirme misyonunu sürdürmektedir.

CHP içindeki kurultayda "delegeye rüşvet verildiği" ve "oyların yönlendirildiği" iddiaları, yargı sürecinin temelini oluşturuyor. Ancak, hukukçulara göre bu durum "rüşvet" sınıfına girmiyor çünkü rüşvet için alan kişinin devlet memuru olması gerekiyor; bu ancak ahlaki bir sorun teşkil edebilir. Ferit Atay, "Hiçbir şeye dayanağı olmayan bir dava açılıyor ve bunun sonucunda Ana Muhalefet Partisi'nin genel başkanının başkanlığının hükümsüz olacağı ve bunun yerine de işte Kılıçdaroğlu'nun gelmesi falan konuşuluyor" diyor. Özgür Özel'in birkaç hafta önce yaptığı "kafayı yere sürte sürte", "milyonlarca kişiyle üstüne yüze yürürüm" gibi sert konuşmalar, kendisine bir karar alındığı istihbaratının gittiği ve buna karşı direndiği şeklinde yorumlanıyor. Nitekim Özgür Özel, 30 Temmuz (metinde tarih düzeltildi, 30 Haziran/1 Temmuz bağlamında) için tüm il başkanlarını Ankara'ya çağırdı ve böyle bir kararı tanımayacaklarını açıkladı. Bu, "büyük bir kriz", hatta "felaket olur" yorumlarını beraberinde getiriyor. Cem Özak, Fatih Altaylı'nın tutuklanmasını bile bu süreçle ilişkilendiriyor, zira Altaylı'nın Ekrem İmamoğlu'na yakın isimleri programlarında konuk etmesi bir "klik" ilişkisi izlenimi yaratıyor. Ayrıca, dünya çapında bir "İngiltere-Amerika Savaşı"nın mikro bir yansımasının burada görülüyor olabileceği de Cem Özak tarafından öne sürülüyor. O, Kemal Kılıçdaroğlu'nu dün Deniz Baykal'ı nasıl liderlikten indiren güç varsa, bugün de o gücün geri getirebileceğini iddia ediyor. Bu bağlamda, "mutlak butlan" kararı alınma ihtimalini yüksek görüyor. Bu gerçekleşirse, CHP'nin dağılma sürecine girebileceği, şiddete varan iç hesaplaşmaların yaşanabileceği ve hatta Muharrem İnce'nin Memleket Partisi'yle birlikte diğer vekillerin de buraya geçebileceği bir parçalanmanın yaşanabileceği senaryosu dile getiriliyor. Bu durum, Tayyip Erdoğan'a muhalefeti güçsüz görüp "hemen ardından bir erken seçim yapabilir" ve "ezici bir üstünlükle kazanabilir" fırsatını verebilir. Hatta Erdoğan'ın bu iç çatışmada arabuluculuk rolü üstlenerek oy oranını daha da artırabileceği de iddia ediliyor.

Küresel piyasalarda yaşanan hareketlilik de Türkiye'deki bu kritik günlerle eş zamanlı olarak önem arz ediyor. ABD borsaları rekorlar kırarak ralli yaparken, Bitcoin'deki durağanlık merak uyandırıyor. Hamza Yardımcıoğlu, Temmuz ayında Fed'in faiz indirimlerine başlayacağını öngörüyor ve bunun Donald Trump'ın Fed başkanı Powell'ı görevden alma isteğiyle alakası olmadığını belirtiyor. Ancak o, "bütün büyük krizler faizler çıkarken değil tam tersine inerken gerçekleşir" uyarısında bulunarak, yaşananın aslında bir "boğa tuzağı" olduğunu ve piyasaların "çöküşe çok yakın" olduğunu düşünüyor. Yardımcıoğlu, bu küresel krizin "bir şekilde Türkiye'den başlayacağını" ve bir kur şoku, ardından temerrüt durumu ve moratoryum ilanıyla dünya çapında bir domino etkisi başlatacağını iddia ediyor. Bu olayların Temmuz ayına denk gelmesi, yaz aylarının "çok sıkıntılı" geçeceğine işaret ediyor. Ancak sonrasında, faiz indirimleriyle birlikte altının, gümüşün, Bitcoin'in ve kripto paraların ciddi bir yükselişe geçeceği tahmin ediliyor, özellikle Ağustos ayından itibaren. Cem Özak ise ABD borsalarının her zaman yükseleceğini ancak Türk borsasında ciddi bir sıkıntı olduğunu, 30 Haziran'daki CHP kararının BIST'i 9.000'in altına, hatta 8.000'lere bile düşürebileceğini belirtiyor. Altcoin yatırımcılarını ise daha uzun süre beklemeleri gerektiği konusunda uyarıyor, zira altcoin piyasasının "çok kirlenmiş" olduğunu ve dolandırıcılık amaçlı birçok projenin bulunduğunu ifade ediyor.

İran-İsrail çatışması hakkında ise Cem Özak, "kesinlikle bitmedi" yorumunu yapıyor ve bunun bir "tiyatronun parçası" olduğunu söylüyor. CIA raporlarında bu savaşın 100 gün süreceğinin öngörüldüğü ve finansal piyasalarda "millete ütüleme" işinin devam edeceği iddia ediliyor. Bu 100 günlük sürecin Eylül ayına tekabül ettiği ve Eylül ayında "ciddi bir saldırı" yaşanabileceği, hatta bunun Amerika'da değil, "Çin'de olursa şaşırmayın" diyerek Şangay'daki ikiz kuleleri işaret ediyor. Hamza Yardımcıoğlu, bir yapay zeka uzmanından aldığı bilgiye dayanarak, 2 ay içerisinde ABD'de bir olay (saldırı veya güneş patlaması) olacağını, borsaların kapanacağını ve "Ice 9" protokolünün devreye gireceğini, bu süreçte borsaların 3 gün kapalı kalacağını belirtiyor. Cem Özak, yapay zekanın Çin astrolojisinin takvim temelli döngülerini kullanarak, geçmiş olayları analiz edip gelecekle ilgili "tutarlı" tahminlerde bulunabileceğini ve bu bilgilerin büyük ülkelere mutlaka verildiğini açıklıyor. Tüm bu küresel jeopolitik ve ekonomik dengesizliklerin ortasında, Kuzey Irak'taki Pençe Kilit operasyonu bölgesinde Türk askerlerine yönelik düzenlenen drone saldırısı da gündemdeki yerini koruyor. Şamil Tayyar'ın (AK Parti'ye yakınlığıyla bilinen bir gazeteci) Milli Savunma Bakanlığı'nın sessizliğini eleştirmesi ve saldırının arkasındaki motivasyonu sorgulaması dikkat çekiyor. Saldırının, PKK içindeki çözüm karşıtları tarafından mı, yoksa örgütün kendi eylemi mi olduğu soruları tartışılırken, Cem Özak, bu drone saldırısının arkasında İsrail-PKK ilişkisi veya farklı güç odaklarının bir tuzağı olabileceği ihtimalini de dile getiriyor.

Tüm bu gelişmeler ve öngörüler, Türkiye'nin ve küresel sistemin bilinmezliğe doğru sürüklendiğini gösteriyor. 30 Haziran'da alınacak kararın yankıları, sadece Ankara'da değil, tüm dünyada hissedilecek gibi duruyor. Siyasetin, ekonominin ve uluslararası ilişkilerin iç içe geçtiği bu kritik dönemde, bireysel ve toplumsal olarak bizleri ne beklediği ise hiç olmadığı kadar belirsiz bir gelecek vaat ediyor.

Ekonomi Haberleri