Biat Düzeninin Karanlık Yüzü Ortaya Çıktı!

Ülkeyi derinden sarsan büyük bir skandal! Barajlardan üniversitelere, bakanlıklardan e-devlete uzanan akıl almaz sahtecilik ve yolsuzluk ağının perde arkası aralandı. Biat düzeninin Türkiye'yi getirdiği noktayı öğrenmek için hemen tıklayın!

Türkiye'nin dört bir yanında kurulan ve her geçen gün büyüyerek yayılan bir düzenin, ülke genelinde "sahtelik, sahtecilik ve sahtekarlık ürettiği" iddiaları, son günlerde ortaya çıkan şok edici detaylarla birlikte kamuoyunun en önemli gündem maddesi haline geldi. Bu iddialar, ülkenin en sağlam kurumlarının dahi nasıl bir çöküşle karşı karşıya kaldığını gözler önüne sererken, ortaya çıkan her yeni bilgi, vatandaşların endişesini bir kat daha artırıyor ve bu düzende varlık alanı bulan çetelerin nasıl bir özgüvenle hareket ettiğini ortaya koyuyor; bu derinlemesine araştırmanın detayları için okumaya devam edin.

2017 yılındaki halk oylamasının ardından muhalefet partisi sözcülerinin "referandumda sahtekarlık yapıldığı" yönündeki ciddi iddialarına karşın, o gün "Atı alan Üsküdar'ı geçti" denilerek inşa edilmeye başlanan mevcut düzenin, temelde iki ana ayak üzerine oturtulduğu belirtiliyor. Bu düzenin birinci ayağının "Ben seni koruyayım, sen bana biat et" şeklinde bir bağlılık mekanizması üzerine kurulduğu, ikinci ayağının ise "Benim gözümle göreceksin, benim dilimle konuşacaksın" prensibine dayandığı, bunun da ülkedeki tüm kurumların üst düzey koltuklarına liyakatli ve bilgili kişiler yerine, yalnızca Cumhurbaşkanı'na biat eden ve onun ağzıyla konuşan kişilerin getirilmesine neden olduğu ifade ediliyor. Ülkenin kaderini belirleyen bu biat düzeninin daha hangi noktalara ulaştığını anlamak için okumaya devam edin.

Bu çarpık düzenin bir yansıması olarak, Türkiye'nin sağlam kurumlarının birer birer çöktüğü ve yerini sahteliğin aldığı iddia ediliyor. Özellikle Hasankeyf'i sular altında bırakan Ilısu Barajı'nı inşa eden mühendisin "sahte diplomalı" olduğunun ortaya çıkması, büyük bir şok etkisi yarattı. Sadece bununla da kalmayıp, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın ofis olarak kullanıldığı, "çakarlı araçlarla Beştepe'ye götürülen vatandaşların vurgun sözleşmelerini imzalattığı" iddia edilen bir dolandırıcılık çetesinin varlığının ortaya çıkması, ve hatta bakanlık katında "rüşvet odası kurulduğu" haberleri, yaşananların ciddiyetini gözler önüne seriyor; bu inanılmaz skandalların ardındaki gerçekleri öğrenmek için okumaya devam edin.

Sahte diplomalarla ilgili skandalın ulaştığı boyutlar ise akıl almaz seviyelere ulaştı; YÖK Eğitim, Öğretim Daire Başkanı, Milli Eğitim Bakanlığı Daire Başkanı ve 15 farklı üniversitenin öğrenci işleri daire başkanlarının elektronik imzalarının ele geçirilerek sahtekarlık için kullanıldığı tespit edildi. Hatta Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) Başkan Yardımcısı'nın kısa ömrüne 2 doktora, 4 yüksek lisans tezi sığdırdığı ve 10 ayrı fakülteden 10 üniversite diploması aldığı, bu durumdan utanarak 4 diplomasını kendi eliyle sistemden sildiği dahi iddia edildi. Bu "sahte diplomalılar" listesinde, eski Tarım ve Orman Bakanlığı yardımcılığı yapmış bir AKP milletvekilinden, Cumhurbaşkanlığı Denetleme Kurumu genel sekreterine, Cumhurbaşkanlığı Koruma Daire Başkanı'ndan Sağlık Bakanlığı müşavirine, hatta Sermaye Piyasası Kurulu Başkanlık Danışmanı'na kadar birçok üst düzey ismin yer alması, skandalın ne denli geniş bir alanı kapsadığını gösteriyor. Elektronik imzaları ele geçirilerek 400 sahtekar akademisyenin profesör ve doçent yapıldığı, üniversitelerde bu kişilere "Sayın hocam" diye hitap edilmeye başlandığı öne sürülüyor; bu sahtecilik ağının nasıl örüldüğünü ve ülkenin eğitim sistemini nasıl çökerttiğini öğrenmek için okumaya devam edin.

Türkiye'nin "e-devlet projesinin" 25 yılın sonunda çöktüğü iddiaları da bu sahtecilik zincirine yeni bir halka ekledi; sahte diplomaları e-devlet sistemine yükleyen, sınav sonuçlarını değiştirerek devlete çapsız, bilgisiz, ahlaksız insanları dolduran ve adli sicille oynayarak suçluları masum gösteren çetelerin türediği belirtiliyor. Tüm bu yaşananların, Cumhurbaşkanı'nın kurduğu düzende kolayca varlık alanı bulabildiği ve bu durumun sorumluluğunun net bir şekilde adres gösterildiği ifade ediliyor. Ülkenin dijital geleceğinin dahi bu denli tehlikeye atıldığı bir ortamda, güvenlik zafiyetlerinin daha hangi kapıları açtığını anlamak için okumaya devam edin.

Öyle ki, bu sistemin yarattığı çarpıklıklar arasında, çalıntı elektronik imza ile üniversite diploması alan bir "padişah torunumuzun" bile olduğu iddiaları, kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. Gelecekte "İBB Davası Borsası'nın" tüm belgeleriyle açıklanmasının dahi şaşırtıcı olmayacağı belirtilirken, her sahte diploma dosyasının ucunun, Cumhurbaşkanı'nın "Bana biat et ben seni koruyayım, benim gözümle gör, benim ağzımla konuş" düzenine dayandığı öne sürülüyor. Yakın zamanda Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde çay ocağı görevlisi olarak çalışan bir kadının evinde bıçaklanarak öldürülmesi olayıyla birlikte, bu düzenin Meclis binasında çalışan birini bile koruyamadığı iddia edilerek, tüm bu yaşananların sorumluluğunun açıkça dile getirildiği; bu durumun ülkeyi getirdiği noktayı ve daha fazlasını öğrenmek için https://www.avazturk.com adresinden detaylı bilgilere ulaşabilirsiniz. Neticede, bu vahim tablonun sorumlusu olduğu iddia edilen kişi veya kişilere, "Çekip gidin artık, sandık gelsin" çağrısı yapılarak, demokratik bir çözüm yolu sunuluyor.

Gündem Haberleri