Depremin yaralarını sarmak adına atılan adımlar bazen soru işaretleriyle dolu olabilir. Türkiye'de yaşanan büyük bir doğal afetin ardından, devletin atacağı adımlar her zaman büyük önem taşır.
Ancak, bu süreçte gerçekleşen bazı ihaleler, kamuoyunun dikkatini çekiyor. Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) tarafından düzenlenen ve milyarlarca lira değerindeki bu ihaleler, özellikle iktidarla bağlantılı şirketlere 'davet' usulüyle verilmesiyle gündeme gelmiş durumda.
Deprem bölgesindeki inşaat projeleri için düzenlenen ihalelerin yüksek maliyetleri ve bu sürecin kamu ihale kanununun belirli maddeleri çerçevesinde gerçekleştirilmesi, eleştirilere yol açıyor. Özellikle bazı şirketlerin yüklü miktarda ihale alması ve bu şirketlerin iktidar partisi ile bağlantıları dikkat çekiyor.
Örneğin, Hatay'ın Antakya ilçesinde düzenlenen ihalede, inşaatların yaklaşık maliyeti 2 milyar 675 milyon TL olarak belirlenirken, ihale iktidarın son dönemde gözde müteahhitleri arasına giren şirketlere verildi. İhalelerin 'pazarlık' usulüyle yapılması ve Kamu İhale Kanunu'nun 21/B maddesine dayandırılması, "adrese teslim ihale" olarak değerlendiriliyor.
Sonuç: Bu ihale süreçlerinin şeffaflığı ve adil olup olmadığı üzerine sorular, kamuoyunun gündemine oturmuş durumda. Deprem sonrası inşa edilecek konutlar için verilen bu ihalelerin, kamu kaynaklarının etkin ve adil bir şekilde kullanılıp kullanılmadığına dair şüpheleri beraberinde getiriyor.
Toplum, bu tür önemli kararların arkasındaki gerçekleri ve süreçleri bilmeyi hak ediyor. Gerçekleştirilen ihalelerin ve bu ihaleleri alan şirketlerin arka planı, gelecekteki benzer süreçler için önemli bir örnek teşkil ediyor.