Türkiye'nin dini otoritesi Diyanet İşleri Başkanlığı, kendi televizyon kanalı Diyanet TV'de yayınlanan "Günün Bereketi" adlı programda kullanılan ve kamuoyunda büyük yankı uyandıran bir ifade üzerine acil bir resmi açıklama yaparak, yaşanan durumdan duyulan derin üzüntüyü ve sorumlular hakkında gerekli yasal işlemlerin başlatıldığını kamuoyuyla paylaştı.
Makalemiz, bu sansasyonel olayın detaylarını ve dini çevrelerde yarattığı infiali derinlemesine incelemeye devam ederken; Diyanet İşleri Başkanlığı'nın yaptığı "BASIN AÇIKLAMASI" başlıklı resmi duyuruda, Diyanet TV'de 6 Ağustos 2025 Çarşamba günü yayınlanan "Günün Bereketi" programının 313. bölümünde, kadın-aile konularının ele alındığı canlı yayına katılan yazar Hatice Ebrar Akbulut'un bir başkasından naklen dahi olsa "Allah baba" ifadesini kullandığının tespit edildiği belirtilmiştir.
Diyanet'in sert tepkisinin temelinde, Tevhid ilkesine tamamen aykırı bulunan bu ifadenin, yayın prensipleriyle bağdaşmasının ve özellikle din eğitimi açısından kabul edilmesinin kesinlikle mümkün olmadığı vurgusu yatarken, Başkanlık, İslam inancının temel direklerinden olan "Allah doğmamıştır, doğurmamıştır; O'nun eşi, benzeri, oğlu ve ortağı yoktur" hakikatini hatırlatarak, söz konusu ifadenin ekranlarında kullanılmış olmasından dolayı duydukları üzüntüyü bir kez daha dile getirmiş ve dikkatli ve duyarlı yaklaşımlarından dolayı kıymetli izleyicilere şükranlarını sunmuştur.
Bu olay, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın kamuoyu ve kendi ilkelerine olan sorumluluğunun bir göstergesi olarak, sadece bir programdaki talihsiz ifadenin ötesinde, ülkenin en büyük dini kurumunun, en hassas konularda dahi sergilemesi gereken mutlak titizliğin ve doktrinel saflığın ne denli önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne sermiş ve benzeri durumların önüne geçmek adına atılan adımların, kurumun itibarını ve halkın dini hassasiyetlerini koruma noktasındaki kararlılığını açıkça ortaya koymuştur.
Sonuç olarak, Diyanet TV canlı yayınında yaşanan ve Diyanet İşleri Başkanlığı'nın resmi açıklamasıyla kamuoyuna duyurulan "Allah baba" ifadesi krizi, görünürde basit bir dil sürçmesi veya nakil hatası gibi dursa da, İslam inancının temelini oluşturan Tevhid ilkesine yönelik kabul edilemez bir ihlal olarak, bir kurumun en kritik değerlerine ne kadar sıkı sarılması gerektiğini, dini yayınların hassasiyetini ve kamuoyunun dini konulardaki haklı beklentilerini çarpıcı bir şekilde ortaya koyarak, Diyanet'in bu türden sapmalar karşısında göstereceği sıfır toleransın ve hızlı müdahalenin, hem kurumsal bütünlüğü hem de toplumsal güveni korumak adına hayati bir zorunluluk olduğunu tüm açıklığıyla gözler önüne sermiştir.