Fenerbahçe'de bir sezon daha şampiyonluk hasretiyle noktalanırken, gözler ve kulaklar tamamen Kadıköy'den gelecek haberlere çevrilmiş durumda. Samandıra Can Bartu Tesisleri'nin koridorlarındaki derin sessizlik, aslında milyonlarca taraftarın yüreğinde kopan büyük fırtınanın bir yansıması. Yeni sezon, yeni umutlar ve en önemlisi yeni bir lider arayışıyla geçecek olan bu sancılı süreçte, Başkan Ali Koç ve kurmaylarının en ufak bir hataya dahi tahammülü yok. Taraftarların sabrı tükenme noktasına gelirken, kulüpte adeta olağanüstü hal ilan edilmiş durumda. Gelecek sezonun kaderini belirleyecek, takımı ayağa kaldıracak ve o çok özlenen şampiyonluk kupasını getirecek yeni teknik direktörün kim olacağı sorusu, Türkiye'nin bir numaralı spor gündemini oluşturuyor.
Başkan Ali Koç ve Sportif Direktör Mario Branco'nun liderliğinde yürütülen teknik direktör arayışı, bugüne kadar eşi benzeri görülmemiş bir gizlilik ve titizlik içerisinde devam etti. Piyasada ismi geçen onlarca aday, menajerler tarafından önerilen sayısız teknik adam ve basına sızdırılan balon haberlerin tamamı bir kenara itildi. Yönetim, bu kez işi şansa bırakmamak ve nokta atışı bir tercih yapmak için tüm dünyayı kapsayan geniş bir ağ kurdu. Farklı kıtalardan, farklı futbol ekollerinden gelen potansiyel isimler tek tek incelendi, maliyet analizleri yapıldı, referanslar kontrol edildi ve adayların kulübün vizyonuna uygunluğu masaya yatırıldı. Uzun süren bu eleme sürecinin ardından, dev liste eriyerek sadece iki isme kadar düştü. Artık Fenerbahçe için karar anı gelip çatmıştı.
Kulübe yakın kaynaklardan sızan bilgilere göre, yönetim sadece taktik bilgisi yüksek bir hoca değil, aynı zamanda karakteriyle takımı bir arada tutacak, soyunma odasında tam bir otorite kuracak, baskı altında ezilmeyecek ve Fenerbahçe'nin genleriyle uyumlu, hücum futbolunu benimsemiş bir lider arıyor. Özellikle son yıllarda yaşanan kırılgan takım yapısını ortadan kaldıracak, kazanma alışkanlığını yeniden aşılayacak ve en kritik anlarda sorumluluk almaktan çekinmeyecek bir profil üzerinde duruluyor. Bu kriterler doğrultusunda yapılan son değerlendirmeler, yönetimi iki farklı ekolden gelen ancak başarılarıyla kendilerini tüm dünyaya kanıtlamış iki süperstara yöneltti.
İbre tamamen bu iki isme dönmüşken, Kadıköy'deki pazarlık masası adeta alev almış durumda. Adaylardan ilki, futbol dünyasında "El Muñeco" (Bebek) lakabıyla tanınan, Arjantin futboluna son yıllarda damgasını vuran ve River Plate ile kazanmadık kupa bırakmayan efsanevi bir isim. Tutkulu karakteri, yetiştirdiği yıldızlar ve oynattığı tempolu pres futboluyla tanınan bu karizmatik teknik adam, Güney Amerika'dan Avrupa'ya açılma projesinin en heyecan verici adımı olarak Fenerbahçe'yi görüyor. Masadaki diğer isim ise çok daha tanıdık bir coğrafyadan; Alman futbol disiplininin en modern temsilcilerinden biri. Kısa süre önce takımıyla Şampiyonlar Ligi finali oynama başarısı gösteren, genç yaşına rağmen taktiksel dehasıyla devlere kafa tutan bu dinamik Alman çalıştırıcı, yeni bir meydan okuma ve kazanılacak bir şampiyonluk için sarı-lacivertli kulübe sıcak bakıyor.
Evet, Fenerbahçe yönetiminin tüm mesaisini harcadığı ve artık son kararı vermek üzere olduğu o iki isim Marcelo Gallardo ve Edin Terzic. Bir yanda Arjantinli Gallardo'nun tutkusu, kazanma hırsı ve yarattığı inanılmaz takım ruhu; diğer yanda ise Alman Terzic'in modern taktik anlayışı, sistemli oyunu ve Avrupa futbolundaki tecrübesi. Başkan Ali Koç ve Mario Branco, her iki teknik adamla da son görüşmeleri gerçekleştirdi. Projeler sunuldu, transfer bütçeleri ve beklentiler konuşuldu. Artık karar, bu iki dev isimden birinin seçilerek önümüzdeki birkaç gün içinde kamuoyuna duyurulması. Bu seçim, sadece yeni bir teknik direktörün belirlenmesi değil, aynı zamanda Fenerbahçe'nin önümüzdeki yıllardaki kaderinin ve futbol felsefesinin de ilanı olacak. Milyonlarca taraftar, kulüpten yükselecek beyaz dumanı bekliyor.