İmamoğlu Davaları, Anayasa Masası ve Büyük Siyasi Pazarlığın Perde Arkası!

Ekrem İmamoğlu'nun devam eden dava süreçleri, siyaset kulislerinde konuşulan anayasa masası ve iktidarın gizemli hamleleri... Türkiye, sonbaharda yaşanacak kritik gelişmelerin eşiğinde mi? Perde arkasındaki büyük pazarlığın detayları sizi şaşırtacak!

Türkiye siyaseti, yaz tatiline girse de, kulislerdeki hareketlilik ve yargıdaki kritik dosyalarla yeni bir dönemeçte. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun yargı ablukasına alındığı bu süreçte, siyasetin de dev bir anayasa pazarlığına kilitlendiği konuşuluyor. Uzmanlar, adli tatilin sona ermesiyle birlikte yaşanacakların Türkiye'nin geleceğini yeniden şekillendirebileceğini belirtirken, bu karmaşık denklemin tüm detaylarını öğrenmek için okumaya devam edin.

Ekrem İmamoğlu, kamuoyunun yakından takip ettiği çok sayıda yargı dosyasıyla karşı karşıya. Toplamda 11 ya da 12 soruşturması ve davası bulunan İmamoğlu için, "ahmak" davası hala istinafta; eğer onanırsa 2.5 yıl siyasi yasaklı olma ihtimali bulunuyor. Ayrıca, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı'na yönelik ifadeleri nedeniyle açılan davada, terörle mücadelede görev yapan birini hedef göstermekten beraat etse de, hakaret ve kamu görevlisini tehditten 1 yıl 8 ay hapis cezası aldı. Bir bilirkişiyle ilgili yaptığı basın açıklaması nedeniyle de hedef göstermeden başka bir dosyanın bulunduğu belirtiliyor. Yakın zamanda, 19 Mart'ta İmamoğlu hakkında mali suçlar ve yolsuzluk iddialarıyla ilgili bir dosya ile terör büroda "kent uzlaşısı" ile ilgili iki yeni dosya daha açıldı. Tüm bunların yanı sıra, diploma soruşturması da devam ediyor; üniversite tarafından idari olarak iptal edilen diplomasıyla ilgili dava idare mahkemesinde ve yürütmeyi durdurma talebiyle bekleniyor. Tüm bu hukuki süreçler, Ekrem İmamoğlu'nun siyasi geleceği üzerinde Demokles'in kılıcı gibi sallanırken, gelişmeler hakkında daha fazla bilgi edinmek için okumaya devam edin.

Siyasi kulislerde, özellikle Cumhur İttifakı'nın (AKP ve MHP) DEM Parti ile kurduğu "anayasa masası"nın, İmamoğlu'nun yargı sürecini etkileyebilecek bir pazarlık aracı olabileceği konuşuluyor. Bazı çevreler, iktidarın, CHP'yi bu masaya çekebilmek için Ekrem İmamoğlu ve diğer belediye mensuplarını serbest bırakabileceği yönünde iddialar ortaya atıyor. Ancak CHP lideri Özgür Özel, iktidarla "menemen bile yapmam" diyerek anayasa masasına oturma konusunda net bir duruş sergiliyor. Mecliste "PKK ile yürüyen süreçten kaynaklı Terörle Türkiye Komisyonu" ile "Anayasa Komisyonu" adı altında iki ayrı komisyon kurulduğu görülse de, uzmanlar bu iki komisyonun aslında iç içe olduğunu ve tek bir amaca hizmet ettiğini düşünüyor; çünkü çözüm süreci için anayasal ve yasal düzenlemeler gerekecek. İyi Parti Grup Başkan Vekili Buğra Kavuncu ise, TBMM'nin resmi hesabından da duyurulduğu üzere, anayasa komisyonuna girmeyeceklerini ve milletvekili vermeyeceklerini açıkladı. Meclis açıldıktan sonra arka kapı diplomasilerinin yürüyebileceği belirtilse de, bu pazarlıkların ne yönde ilerleyeceği belirsizliğini korurken, daha fazla detay için okumaya devam edin.

Bu karmaşık sürecin başlangıcı, MHP lideri Devlet Bahçeli'nin 28 Mayıs 2023 seçimlerinin ardından yaptığı "bundan sonra çok şey değişecektir" sözleriyle atıldı. Sonrasında DEM Partililerin el sıkışmaları, Öcalan'ın meclise çağrılması ve sembolik silah bırakma törenleri gibi olaylar yaşandı. Bir terör örgütünün silah bırakmasının toplum için olumlu bir gelişme olduğu vurgulanırken, infaz düzenlemeleri gibi yasal adaptasyonların da mümkün olduğu belirtiliyor. Ancak sürecin, PKK'nın silah bırakmasını konuşmaktan çıkıp Lozan tartışmalarına, Türk-Arap-Kürt çatısı altında bir anayasa inşa etme düşüncesine, hatta Devlet Bahçeli'nin iki Cumhurbaşkanı yardımcısı (biri Kürt, biri Alevi) önerisine kadar evrilmesi dikkat çekiyor. Bu durum, uzmanlara göre ulus devlet yapısının temeline dinamit koymak anlamına geliyor. Ayrıca, bir "Trump'ın arkadaşı" olarak anılan tüccar Barak'ın Osmanlı millet sistemini övüp ulus devletleri tehdit olarak görmesi gibi "fantastik" açıklamalarla da süreç, ABD büyükelçilerinin ulus devlet açıklamalarına kadar genişlemiş durumda. CHP'nin bu noktada net bir politika belirlemesi gerektiği ve mevcut duruşunun "flu" olduğu ifade edilirken, bu küresel ve ulusal dinamiklerin nasıl birleştiğini anlamak için okumaya devam edin.

Anayasa değişikliği için gerekli olan 400 milletvekili aritmetiği, iktidarın öncelikli hedeflerinden biri olarak görülüyor. Kasım'da olası bir erken seçim beklentisi olsa da, iktidarın ekonomik toparlanma ve Suriye ile ilgili yatırımlar gibi uzun vadeli hamleleri varken, erken seçime gitmeyeceği düşünülüyor. Şu anda AKP milletvekili Serap Yazıcı'nın başkanlığında 10 kişilik bir ekibin anayasa taslağı üzerinde çalıştığı biliniyor. Mevcut tabloya göre Cumhur İttifakı, HÜDAPAR ve DEM Parti milletvekilleriyle birlikte yaklaşık 375 milletvekili bulunuyor. 400 sayısına ulaşmak zor görünse de, iktidarın ortaya koyacağı anayasayı DEVA Partisi, Yeniden Refah Partisi, Gelecek Partisi veya hatta bazı CHP milletvekillerinden 20-22 kişinin destekleyebileceği olasılığı dile getiriliyor. Ancak uzmanlar, Erdoğan'ın esas hedefinin 400 değil, 360 milletvekili olduğunu belirtiyor. Erdoğan'ın yeniden aday olabilmek veya anayasayı referanduma götürebilmek için 360 milletvekili sayısını DEM Parti'nin desteğiyle bulduğu ifade ediliyor. Bu stratejik hamlenin Türkiye siyasetine nasıl bir yön vereceğini görmek için okumaya devam edin.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın en büyük meşruiyet kaynağının sandıktan çıkması olduğu vurgulanıyor. Erdoğan, sandığı dizayn edebilen ve propaganda ile kamuoyunu etkileyebilen iyi bir stratejist olarak tanımlanıyor. Mevcut durumda bir anayasa referandumundan "hayır" çıkma ihtimali yüksek görünse de, Erdoğan'ın seçim sathına girdiğinde bambaşka bir propaganda stratejisi uygulayarak halkı ikna edebileceği düşünülüyor. Uzmanlar, Erdoğan'ın 360 milletvekili sayısını rahatlıkla bulduğunu ve günün sonunda anayasayı referanduma götüreceğini öngörüyor. Yani Ekrem İmamoğlu davalarıyla başlatılan süreç, anayasa masasında pazarlıkların ve arka kapı diplomasilerinin konuşulduğu günlerin ardından, asıl büyük siyasi hamlenin kamuoyunun önüne bir referandumla çıkacak yeni bir anayasa olduğu anlaşılıyor. Bu stratejik hamle, Türkiye'nin geleceğini belirleyecek kritik bir eşiği işaret ederken, tüm bu gelişmelerin nabzını https://www.avazturk.com üzerinden takip edebilirsiniz. Bu süreç, sadece siyasi hesaplaşmaların değil, aynı zamanda ülkenin temel yapısının yeniden tanımlanmasının da bir başlangıcı olabilir.

Gündem Haberleri