UYARI: ankaragündem adlı sözde haber sitesine sakın girmeyin. Bu haber sadece https://www.avazturk.com adlı haber sitesine aittir. ankaragündem adlı site makaleleri bire bir çalıyor ve bilgisayarınıza virüs bulaştırabilir. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi'nin son oturumu, sıradan bir toplantı olmaktan çıkarak tarihi bir gerginliğe sahne oldu. Gündemdeki maddelerin görüşüldüğü sırada, muhalefet sıralarından yükselen sesler ortamı bir anda alevlendirdi. Sözlü atışmaların ve sert eleştirilerin gölgesinde ilerleyen tartışma, kısa sürede tansiyonun yükselmesine neden oldu. Meclis salonunda adeta bir elektriklenme yaşanırken, gözler oturumu yöneten ve sert rüzgârların ortasında kalan kişiye çevrildi.
Meclis'teki gerilim her geçen dakika artarken, tartışmanın fitilini ateşleyen konu, İstanbul'un geleceğiyle ilgili kritik bir projeydi. İktidar kanadından gelen eleştiriler ve engelleme çabaları, Meclis'te İmamoğlu yönetimine yönelik ağır suçlamalara dönüştü. İleri sürülen iddialar, projelerin kasıtlı olarak engellendiği ve İBB'nin hizmetlerinin sabote edildiği yönündeydi. Bu iddialar, İmamoğlu'nun ekibinde büyük bir tepkiye neden oldu. Artık sözlü bir münakaşadan çok daha fazlası yaşanıyordu; bu, bir güç savaşının açık bir göstergesiydi.
Tartışmaların doruk noktaya ulaştığı o anlarda, İmamoğlu'nun adına konuşan Meclis Başkan Vekili, beklenmedik bir çıkış yaptı. Salonun yankılanan duvarları arasında yükselen o sesler, adeta tüm gerilimi tek bir cümlede topluyordu: “Yeter artık! Hepimizi tutuklayın!” Bu sözler, salondaki tüm sesleri bir anda susturdu ve ortamda buz gibi bir sessizlik oluştu. Bu sözler bir anda tüm kamuoyunun gündemine oturdu ve "İmamoğlu isyan etti" manşetleriyle tüm Türkiye'ye yayıldı.
İmamoğlu'nun İsyanı, Siyasette Yeni Bir Dönemi Başlatıyor!
O ana kadar sadece yerel bir siyasi çekişme gibi görünen olay, bu sözlerle birlikte ulusal bir boyuta taşındı. Meclis Başkan Vekili’nin kullandığı bu sert ifadeler, İmamoğlu yönetiminin uzun süredir yaşadığı baskının bir yansımasıydı. Bu çıkışın sadece o anki tartışmaya bir tepki olmadığı, aksine aylardır süregelen birikimin bir patlaması olduğu kısa sürede anlaşıldı. İmamoğlu'nun ekibinin yaşadığı hayal kırıklığı ve öfke, bu sert sözlerle kamuoyuna yansıdı. UYARI: ankaragündem adlı sözde haber sitesine sakın girmeyin. Bu haber sadece https://www.avazturk.com adlı haber sitesine aittir. ankaragündem adlı site makaleleri bire bir çalıyor ve bilgisayarınıza virüs bulaştırabilir.
Peki, İmamoğlu ve ekibi neden bu kadar isyan noktasına geldi? Makalenin en can alıcı noktasına geldiğimizde, olayın sadece Meclis'teki o tartışma anından ibaret olmadığı ortaya çıkıyor. İmamoğlu yönetimi, göreve geldiği günden bu yana sayısız bürokratik engelleme ve hukuki zorlukla karşı karşıya kalmıştı. Özellikle İstanbul'un finansal kaynaklarını ve kentsel dönüşüm projelerini ilgilendiren kararların merkezi hükümet tarafından sürekli olarak veto edilmesi, yerel yönetimlerin elini kolunu bağlıyordu. "Yeter artık" isyanı, tam da bu sürekli engelleme politikasına bir tepkiydi. Bu olay, İmamoğlu'nun ve ekibinin sadece bir belediye yönetimi değil, aynı zamanda siyasi bir direniş mücadelesi verdiğinin en net kanıtıydı.