Türkiye'de kadın hakları ve bireysel özgürlükler konusundaki hassas denge, siyasilerin yaptığı açıklamalarla sarsılmaya devam ediyor. Toplumsal kutuplaşmanın her alanda hissedildiği bir dönemde, siyasette bir dönem önemli bir görev üstlenmiş bir isimden gelen açıklamalar, infial yarattı. Bir kadının sadece giyim tarzı nedeniyle sokak ortasında uğradığı şiddeti alkışlayan, bununla da kalmayıp kadınların ne giyeceğine yargının karar vermesi gerektiğini savunan bu sözler, zihinlerdeki tehlikeli bir dönüşümün en net yansıması oldu.
Bu haberin detaylarında, o skandal sözlerin sahibinin kim olduğunu, hangi olayı savunarak bu açıklamaları yaptığını ve toplumun temeline dinamit koyan bu zihniyetin ne kadar ileri gidebildiğini okuyacaksınız. Bu, sadece münferit bir açıklama değil, aynı zamanda kadınların yaşam tarzına yönelik sistematik bir müdahale arzusunun ve şiddeti meşrulaştırma çabasının en tehlikeli dışavurumudur. Okumaya devam ettikçe, bir siyasetçinin kelimeleri nasıl bir nefret silahına dönüştürdüğüne tanık olacaksınız.
Her şey, Diyanet'in kıyafetler üzerine verdiği bir hutbenin hemen ardından İstanbul Bahçelievler'de yaşanan bir saldırıyla fitillendi. Toplu taşıma aracında şort giydiği için başka bir kadın tarafından sözlü ve fiziksel tacize uğrayan genç bir kadının yaşadığı dehşet, kamuoyunda büyük tepki topladı. Çoğunluk bu zorbalığı kınarken, AKP Kocaeli Gençlik Kolları Kurucu Başkanı olan Mehmet Acar, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla adeta nefretin sözcülüğüne soyundu. Acar, saldırgan kadını savunarak, "Ablamızın ellerine sağlık" sözleriyle şiddete övgüler dizdi.
Mehmet Acar, bu skandal sözlerle de yetinmedi ve nefretini bir adım daha öteye taşıyarak kadınların giyim özgürlüğünü hedef aldı. Kamusal alanda insanların nasıl giyinmesi gerektiğine dair akıl almaz "kurallar" sıralayan Acar, adeta bir savcı gibi hüküm verdi. Acar, sosyal medya paylaşımında şu kan donduran ifadeleri kullandı:
“Teşhircilik suçtur. Çoluk çocuğumuz var, bu şekilde kamusal alanda gezemezsiniz. Şortla, mini etekle, vücut hatlarını belli eden daracık taytlarla ve göğüs dekolteleriyle kamuya ait yani halk içinde, sokakta, toplu taşım araçlarında dolaşmak suç olmalı ve bu suçu işleyenler çocuk istismarından yargılanmalıdır!”
AKP'li bir siyasetçinin, bir kadının kıyafetini "çocuk istismarı" gibi ağır bir suçla ilişkilendirmesi ve bu kadınlar için hapis talep etmesi, büyük bir şok etkisi yarattı. Acar'ın bu sözleri, yalnızca kadınların en temel hakkı olan giyim özgürlüğüne yönelik bir saldırı değil, aynı zamanda şiddet faillerini cesaretlendiren ve suçu meşrulaştıran son derece tehlikeli bir tutum olarak değerlendirildi. Kadın dernekleri ve muhalefet partilerinden Acar'ın sözlerine sert tepkiler gelirken, bu zihniyetin toplumsal barışı nasıl tehdit ettiği bir kez daha gözler önüne serildi.