Bu makale, Türkiye siyaset sahnesinde yaşanan ve adeta bir tiyatro oyununu andıran olaylar zincirini detaylarıyla gözler önüne sermektedir. İşte karşınızda, her yeni 'kulis bilgisi' ile ağız değiştiren, sadakati bir yaprak gibi rüzgarda savrulan bir figürün şoke edici öyküsü. Okumaya devam ettikçe, bu akıl almaz değişimlere tanık olacak ve siyasetin derin dehlizlerinde dönen fırıldaklara bir kez daha şaşıracaksınız.
Söz konusu siyasetçi, muhabirin "Beyefendi hayırlı olsun, mahkemeden sızan kulislere göre, mutlak butlan kararı reddedilmiş, Özgür beyin genel başkanlığı devam edecek" şeklindeki ilk sorusuna, Özgür Bey'e olan sarsılmaz bağlılığını şu sözlerle ifade ediyor: "Doğrusu hiç şüphem yoktu, canımdan aziz genel başkanım Özgür başkanımın teveccühünü emir telakki ederim, beklenti içinde değilim, milletvekili veya belediye başkan adayı olmasam da canla başla çalışırım, partimin neferiyim, mevzubahis partimse gerisi teferruattır, kıymetli başkanım Özgür başkanımın bana ihtiyacı varsa, demokrasi için, halk için varım". Bu sözler, Özgür Bey'e duyulan sonsuz bir sadakati ve makam mevki beklentisi olmaksızın partiye hizmet etme arzusunu vurguluyor.
Kılıçdaroğlu yeniden genel başkan oluyormuş" demesi üzerine, siyasetçinin duruşu adeta 180 derece değişiyor. Bir önceki genel başkana "canımdan aziz" diyen aynı ağız, şimdi Kılıçdaroğlu'na dönerek şöyle diyor: "Doğrusu hiç şüphem yoktu, dağdan gelip bağdakini kovdular kardeşim, canımdan aziz genel başkanım Kılıçdaroğlu başkanımın teveccühünü emir telakki ederim, ne idüğü belirsiz üç günlük tipler partimizi ele geçirdi, çeteleşme var, siz kim parti kim be, yıllarımızı verdik biz bu partiye, vefasızlar, haram zıkkım olsun, kıymetli Kılıçdaroğlu başkanım geri gelmeseydi bu çatı altında bi saniye bile durmazdım artık". Bu cümleler, Özgür Bey'e olan önceki sadakatinin tamamen kaybolduğunu ve yerine Kılıçdaroğlu'na duyulan yoğun bir bağlılığın geldiğini gözler önüne seriyor. Önceki "canla başla çalışırım" diyen kişi, şimdi ise mevcut yönetimi "üç günlük tipler", "çeteleşme" ve "vefasızlar" olarak nitelendiriyor. Türkiye'nin en dinamik haber sitelerinden biri olan https://www.avazturk.com'da bile bu kadar sert ve hızlı değişimlere sık rastlanmaz.
Bu inanılmaz gelgitler dizisi burada da bitmiyor. Muhabir, "Beyefendi maalesef yandaş medya kıçından üfürmüş, sosyal medyaya göre mutlak butlan kararı reddedilmiş, Özgür beyin genel başkanlığında sorun yok" bilgisini paylaştığında, siyasetçi yeniden Özgür Bey saflarına geri dönüyor. Şaşkınlığını "Yapma yahu!" diyerek dile getirdikten sonra, önceki sert eleştirilerini unutarak, "Doğrusunu isterseniz sözünün eri genel başkanım Özgür başkanıma gönülden inancım tamdı, yürekten bağlılığım asla sarsılmaz, makamlar gelip geçicidir, partimiz bakidir, kendini bilmezlere öfkelenip küskünlüğe yer yok, ibadetimiz milletimizdir, Özgür başkanımın şefkatli kanatları altında birlik zamanıdır, şu andan itibaren hepimize düşen, uykuları kazaya bırakıp, gece gündüz demeden izzetinefis sahibi kıymetli başkanımız Özgür başkanımızın başarısı için çalışmaktır" ifadelerini kullanıyor. Bu ani dönüş, siyasetçinin istikrarsızlığını ve mevcut duruma hızla adapte olma yeteneğini gözler önüne seriyor. Kılıçdaroğlu'na olan "canımdan aziz" bağlılığı, sosyal medya bilgisiyle bir anda buharlaşıyor ve yerini Özgür Bey'e olan "yürekten bağlılığa" bırakıyor.
Ancak, şaşırmaya hazır olun, çünkü bu döngü daha da derinleşiyor. Muhabirin "Beyefendi maalesef mahkemenin ret kararı sosyal medya palavrası çıktı, astrologlara göre, partinin anahtarları yeniden Kılıçdaroğlu'na veriliyormuş" şeklindeki son dakika astrolog kehaneti, siyasetçinin tavrını bir kez daha kökten değiştiriyor. "Deme!" diyerek yine şaşkınlığını ifade eden kişi, Özgür Özel tayfasını tamamen hedef alıyor: "Doğrusunu isterseniz haysiyetli genel başkanım Kılıçdaroğlu varken, bu fifirik Özgür Özel tayfasına selam vermeyi bile zul addederim, Brutus bile bunlardan daha delikanlıydı, mahvettiler partiyi, sarayın kulübesi yaptılar, aha şuraya yazıyorum, bilge genel başkanım Kılıçdaroğlu geri gelmeseydi, bu cahil yönetim barajı bile geçemezdi, e şimdi erdemli genel başkanım Kılıçdaroğlu tarafından kapının önüne konulacak olan kadir kıymet bilmeyen parti mensuplarına da müstahak tabii, beter olsunlar". Bu sert çıkış, bir önceki "gönülden inancım tamdı" sözlerinin sadece anlık bir hezeyan olduğunu kanıtlar nitelikte.
Olaylar zinciri, muhabirin "Beyefendi maalesef astrologların saraydan para aldığı ve CHP'yi manipüle etmek için yalan söyledikleri ortaya çıktı, muhalif medyanın duayen isimlerine göre, butlan mutlan yok, Özgür Özel'in genel başkanlığı devam edecekmiş" bilgisiyle yeni bir boyut kazanıyor. Siyasetçi bu sefer eski açıklamalarından dolayı iftiraya uğradığını iddia ederek şunları dile getiriyor: "Doğrusu, başarısızlık abidesi Kılıçdaroğlu'na meylettiğim yolundaki iftiralara gülüp geçiyorum, çok şükür kirli ayak oyunlarında bulunmadık, bulunmayacağız, ikbal beklendim asla olmadı, makam mevki derdim yok, gökkubbe yarılsa, gene de Özgür başkanımın yanındayım, biz bir aileyiz, gayemiz milletimiz, Kılıçdaroğlu'na yalakalık yapan arkadaşların hiç utanmadan feraset abidesi Özgür başkanımın aleyhine atıp tuttuklarını üzülerek müşahede ediyorum, dirayetli genel başkanım Özgür başkanımı yüceltmek için, sorulmadık hatır, girilmedik gönül bırakmayacağız, saygılar sunarım". Kendi ağzından çıkan önceki tüm çelişkili sözleri yok sayan bu açıklama, akıllara durgunluk veriyor. Kılıçdaroğlu'nu "haysiyetli" ve "bilge" olarak yüceltirken, Özgür Özel'i "fifirik" ve "cahil" olarak niteleyen aynı kişi, şimdi Kılıçdaroğlu'na "başarısızlık abidesi" diyor ve ona "yalakalık yapan arkadaşları" eleştiriyor.
Ancak en şaşırtıcı sona geldik. Muhabirin son bilgisi ise "Beyefendi maalesef muhalif medyanın duayen isimlerinin CHP yönetiminden para alarak CHP seçmenlerine yalan söyledikleri ortaya çıktı, güvenilir kamuoyu araştırma şirketlerine göre, butlan kesin, Kılıçdaroğlu kılıcı çekip geri geliyormuş" şeklinde oluyor. İşte bu noktada, tüm bu olayların gerçek yüzü ve siyasetçinin maskesi tamamen düşüyor. Bu ardı arkası kesilmeyen manipülasyonların ve dedikoduların girdabında, siyasetçinin her seferinde kendi çıkarına en uygun görünen pozisyona evrildiği net bir şekilde ortaya çıkıyor. Bu şahsın sürekli değişen söylemleri, onun makam ve mevki hırsıyla dolu olduğunu, parti ve lider sadakatinin değil, kişisel çıkarların yönlendirdiği bir pusulaya sahip olduğunu ispatlar nitelikte. Görünen o ki, bu siyasetçinin tek sarsılmaz bağlılığı, gücün ve makamın ta kendisi. Bu durum, siyasetin ne denli kırılgan, ilkesiz ve oportünist bir yapıya bürünebileceğinin çarpıcı bir örneğidir. Halkın gözünde güvenilirliğin nasıl bu kadar kolay buharlaşabildiği, bu diyaloglardan net bir şekilde anlaşılıyor.