Türkiye Büyük Millet Meclisi, tüm dünyanın vicdanını kanatan Gazze'deki insani felaketi görüşmek üzere olağanüstü bir toplantıdaydı. Milletvekilleri, kürsüden yaptıkları konuşmalarla İsrail'in vahşetine karşı sert tepkilerini dile getiriyor, uluslararası kamuoyunu harekete geçmeye çağırıyorlardı. Siyasi partilerin bir araya gelerek ortak bir bildiri yayınlama hazırlığında olduğu bu tarihi oturum, tüm ülkenin ve dünyanın yakından takip ettiği bir andı. Ancak meclis koridorlarında, kameraların ve kamuoyunun dikkatinden kaçan, siyasetin ciddiyetine gölge düşüren tuhaf bir olay yaşandı.
Söz konusu olay, iktidar partisi milletvekillerinden birinin, dünyanın en hassas konularından biri olan Gazze'deki soykırım tartışılırken, tamamen alakasız bir magazin gündemiyle meşgul olmasıydı. İddialara göre, bu milletvekili, şovmen Mehmet Ali Erbil'in altıncı evliliğiyle ilgili sosyal medyada çıkan haberlere odaklanmış ve hatta o meclis çatısı altında, elinde tuttuğu telefonla bu konuya yorum yapmaktan çekinmemişti. Bu durum, meclisin yüksek atmosferi ve uluslararası baskı altındaki siyasi gündemle taban tabana zıt bir görüntü sergiliyordu.
Ayrıca Okuyun: https://www.avazturk.com/ozgur-ozel-ve-devlet-bahcelinin-yeni-hamlesi-92334h.htm
Her ne kadar bu durum anlık bir dikkatsizlik gibi görünse de, perde arkasında çok daha derin bir anlam taşıyordu. Meclis tutanaklarına yansıyan bilgilere göre, o anlarda meclis kürsüsünde Filistin'in tarihi acıları, şehit edilen binlerce masum sivil ve uluslararası mahkemelerde açılan davalar konuşuluyordu. TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'un "İnsanlık cephesinin her yerde tahkim edilmesi" çağrısı ve "Netanyahu ve çetesi de bu katliamları yaparken 'yanımıza kar kalır' zannediyorlar. Öyle zannetmesinler, yanlarına kar kalmayacaktır" şeklindeki kararlı ifadeleri, oturumun ne kadar kritik olduğunu gösteriyordu. Diğer yandan, ana muhalefet partisi lideri Özgür Özel de, Filistin mücadelesini Deniz Gezmiş ve Bülent Ecevit gibi tarihi figürlerin mirasıyla ilişkilendirerek konuya ulusal bir boyut kazandırıyordu. Tüm bu ağır ve anlamlı konuşmalar devam ederken, bir milletvekilinin düğün yorumuyla gündeme gelmesi, kamuoyunda "Siyasetin ciddiyeti nerede?" sorusunu akıllara getirdi.
Ancak olay sadece bir sosyal medya yorumundan ibaret değildi. O anki ruh halini ve motivasyonu anlamak için, söz konusu milletvekilinin daha önceki açıklamalarına bakmakta fayda vardı. Araştırmalar, bu milletvekilinin daha önce de ana muhalefet partisi liderine yönelik sert eleştirilerde bulunduğunu ve hatta siyasi rakiplerini "FETÖ söylemleriyle hareket etmekle" suçladığını ortaya koydu. Yani, meclis çatısı altında dahi kendi iç siyasi çekişmelerini gündemden düşürmediği ve bu ruh halinin aslında beklenmedik bir durum olmadığı görülüyordu. Milletvekilinin daha önce, "Ne zaman memleket mücadelesinden, muhalefetten vazgeçip, kendi aramızdaki kavgalara döndük. İşte o zaman mutlu olmadığımız sonuçlar aldık" şeklindeki sözleri de ironik bir şekilde bu durumu özetliyordu.
Tüm bu detaylar, olayın sıradan bir magazin haberi olmadığını, aksine Türkiye siyasetinin geldiği noktayı, Meclis'in içinde dahi devam eden siyasi çekişmeleri ve uluslararası bir kriz anında bile kişisel gündemlerin nasıl ön plana çıkabildiğini gösteren bir ayna olduğunu kanıtlıyor. Mecliste Gazze'ye destek için atılan adımlar, dünya kamuoyuna verilecek mesajlar ve Türkiye'nin uluslararası arenadaki duruşu konuşulurken, bir milletvekilinin magazin dünyasının en çok konuşulan olaylarından biriyle ilgilenmesi, bu tarihi anın en karanlık ve en dikkat çekici detaylarından biri olarak kayıtlara geçiyordu. Peki, bu durum meclisin, siyasi partilerin ve vekillerin önceliklerini nasıl belirlediğine dair neyi ortaya koyuyordu? İşte tüm bu olayların ve belgelerin birleştiği o gizli rota…
Bu olay, kamuoyuna sadece anlık bir dikkatsizlik olarak yansıtılsa da, aslında çok daha derin bir gerçeğin habercisiydi: Siyasetin iç çekişmeleri, uluslararası meselelerin dahi önüne geçebiliyordu. O gün Mecliste yaşanan, sadece bir milletvekilinin dikkatsizliği değil, aynı zamanda siyasi kültürün geldiği noktanın bir yansımasıydı. Gazze için bir araya gelmiş gibi görünen Meclis'in içinde, her an bir siyasi hamle veya kişisel bir çıkış için fırsat kollayan bir iklimin varlığı, tüm iyi niyetli çabaları gölgede bırakacak kadar endişe vericiydi. Bu nedenle asıl haber, bir vekilin yaptığı yorumdan çok, Meclis'in en önemli gündem maddesi tartışılırken bile siyasetin gündeminin kişisel polemiklerden ibaret olabildiğini göstermesiydi. Bu durum, kamuoyunun siyaset kurumuna olan güvenini sarsabilecek ve Türkiye'nin dış politikadaki duruşunu zedeleyebilecek bir gerçeği gözler önüne seriyordu.