Hrıstiyan Demokrat İşçiler Sendikası'nın (CDA) Dortmund Westfallenhalle 2'deki etkinliğine misafir olan Merkel, 24 Eylül Federal Meclis seçimleri için kampanyasına da start verdi.
Salonda 800 kişilik bir kitleye hitap eden Merkel işsizlikle mücadele konusunda hükümetinin başarılarının altını çizerek işsizlerin sayısını yarı oranında düşürme vaadinde bulundu. Hrıstiyan Demokratların seçim programında yer alan 2025 yılına kadar işsizliği sıfırlama vaadini de yineledi.
Her ne kadar konuşmasında ağırlığı Alman otomotiv devlerinin dizel araçlarda çevreye verilen zararlar konusunda başta ABD olmak üzere pek çok ülkeyi kandırmalarıyla ortyaya çıkan güven sorununa dem vursa da önümüz de ki süreçte genel olarak Türkiye karşıtı politikalarla milliyetçilerin oyuna talip olacağı biliniyor.
24 Eylül de ki Federal Meclis seçimleri için işsizlik ve çevre konularının ana gündemi belirleyecek olduğunu belirten uzmanlar perde arkasında ki gerçek gündemin ise Türkiye olacağını çünkü son yıllarda Türkiye artık fazlasıyla Avrupa kamuoyu için belirleyici oluyor diyerek Avusturya ve Hollanda da ki seçim süreçlerinde yaşanan gerginlikleri örnek verdi. Son döneme bakıldığında Avrupa’da seçim atmosferine giren ülkelerden Fransa hariç neredeyse hepsi için Türkiye ile gerginleşen ilişkiler kurtarıcı oldu.
Peki Türkiye düne kadar Avrupa’nın içişlerine müdahale ettiği ülkeden nasıl oldu da Avrupa için seçim sorunu-sonucu haline geldi sorusu ise fazlasıyla Erdoğan’da gizli diyor uluslararası analistler. Sonuç olarak uzun yıllardır pekte tartışmayan hatta epeyde uyumlu oldukları bilinen iki liderin (Merkel – Erdoğan) seçim süresince olağan tartışmaların dışına çıkmayacakları hususunda herkes hem fikir. Erdoğan’ın önce ki gün “Seçimlerden sonra Almanya normale dönecektir” açıklamasıyla iki ülke arasında belki Eylül ayında yapay bir kriz haricinde kalıcı bir tartışma yaşanmayacağının işaretini verdiği söyleniyor.
Mülteci Geri Kabul anlaşmasının mimarı olan iki lider kendi kamuoylarında fazla taviz vermekle eleştirilse de özellikle Erdoğan’ın bu anlaşma hususunda sözüne daha sadık olduğu biliniyor. Merkel’in de anlaşmanın öneminin farkında olması ancak hem Avrupa Birliğine üye ülkeler hem de kendi halkından aldığı eleştirelere rağmen Erdoğan kartını çok fazla sahaya sürmeyeceği ancak Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) partisinin Merkel’e rağmen gerilim arttırıcı açıklamalarla muhafazakar ve milliyetçi Alman oyları için başta göçmenler olmak üzere iç ve dış politikada aşırıya kaçan söylemlerinin Erdoğan gibi hızlı tepki verebilen bir lideri kışkırtabilecekleri deneyimli dış politika uzmanlarınca sıkça dillendirilmektedir.
Hep birlikte seçim atmosferinin Almanya’yı nasıl bir sürece doğru evireceğini göreceğiz.
AVAZTÜRK ANALİZ