Türkiye Merkez Bankası, yıllardır devam eden tartışmalı sağlık harcamaları ile gündemde. Sayıştay'ın uyarılarına rağmen, Merkez Bankası'nın personel ve aileleri için yaptığı yasalara aykırı sağlık harcamaları, kamuoyunun dikkatini çekiyor. Bankanın Başkanı Hafize Gaye Erkan ve babası Erol Erkan'ın adı, bu harcamalarla anılıyor. Erol Erkan'ın bankada yetkisiz talimatlar verdiği ve lüks harcamalar yaptığı iddiaları, bankanın itibarını zedeliyor. Özellikle, lüks çay bardaklarından özel mutfakta pişirilen yemeklere kadar uzanan detaylar, bu durumun ciddiyetini ortaya koyuyor.
Bankanın kültüründe Sayıştay'ın denetimlerini ve raporlarını dikkate alma eğiliminin olmaması, kamuoyunda endişe yaratıyor. 2013 yılından bu yana, Merkez Bankası personeli ve ailelerinin tedavi ile ilaç giderleri için yasalara aykırı şekilde kurum bütçesinden ödeme yapılıyor. Sayıştay'ın "Merkez Bankası 2022 Yılı Denetim Raporu"na göre, sadece geçtiğimiz yıl bu amaçla yapılan özel sağlık harcaması 70 milyon lirayı bulmuş. Son 10 yılda harcanan toplam tutar ise 357 milyon lirayı aşmış durumda.
Sayıştay, 1 Ocak 2018 itibarıyla bu uygulamaya son verilmesi gerektiğini açıklamıştı. Ancak Merkez Bankası, “Dış Kaynak Temini” ile Grup Sağlık Sigortası hizmeti satın alarak bu uygulamaya devam etmiş. Banka personelinin özel hastanelere gidişleri ve yapılan sağlık harcamaları, SGK kapsamında olması gerekirken, Banka bütçesinden karşılanmış. Sayıştay, bu durumun hem mükerrer hem de mevzuata aykırı olduğunu vurguluyor.
Merkez Bankası ise, kendine özgü bir hukuki statüye sahip olduğunu belirterek, bu uygulamaları savunuyor. Ancak Sayıştay'ın yanıtı, 1211 sayılı Kanun'un 34'üncü maddesine aykırılığı işaret ediyor. Banka Meclisi'nin çıkardığı sağlık harcamaları ile ilgili düzenlemelerin üst norm olan Kanun maddesine aykırı olamayacağı vurgulanıyor.
Bu durum, kamuoyunda şeffaflık ve hesap verebilirlik konusunda ciddi soru işaretleri yaratıyor. Merkez Bankası'nın bu harcamaları yaparken kullandığı yöntemler ve gerekçeler, kamu kaynaklarının kullanımı açısından önemli bir tartışma konusu olmaya devam ediyor. Bu olay, Merkez Bankası'nın ve ilgili yetkililerin bu konuda daha şeffaf ve hesap verebilir olmalarının gerekliliğini bir kez daha ortaya koyuyor.