Milyonlarca Müslüman'ın Gözden Kaçırdığı O Büyük Sır

Yüzyıllardır süregelen bir yanılgı perdesi aralanıyor! Kur'an-ı Kerim'de defalarca geçen "izzet" kelimesinin gerçek manasını öğrenince şok olacaksınız. Hakkı Yılmaz, ayetlerle o büyük sırrı açıklıyor!

İslam dünyasında milyonlarca inananın kutsal kitabı Kur'an-ı Kerim'de sıkça karşılaştığı ancak belki de üzerinde yeterince düşünmediği bir kavram, son günlerde yeniden gündemde: İzzet. Saygınlık, onur, şeref gibi anlamlara geldiği bilinse de, bu kelimenin ardında yatan derin ve sarsıcı manalar, İlahiyatçı Yazar Hakkı Yılmaz'ın son sohbetiyle bir kez daha gözler önüne serildi. Yılmaz'ın, ayetlerden yola çıkarak yaptığı açıklamalar, bir Müslümanın hayata bakışını kökünden değiştirecek nitelikte. Peki, asırlardır bilinenlerin ötesinde, "izzet" gerçekte neyi ifade ediyor ve bir Müslüman bu izzete nasıl kavuşur? Bu makalemizde, bu hayati konunun tüm detaylarını ele alacak ve perdenin arkasındaki gerçekleri aralayacağız. Haberimizin ilerleyen satırlarında, Hakkı Yılmaz'ın konuşmalarından çarpıcı alıntılar ve Kur'an'daki ilgili ayetlerin derinlemesine analizleri sizleri bekliyor.

Hakkı Yılmaz,'de başladığı konuşmasında, Müslümanın sahip olması gereken "izzet" kavramının, genellikle yanlış anlaşıldığını veya eksik bilindiğini vurgulayarak söze giriyor. "İzzet, saygınlık ve onur demektir," diyen Yılmaz, kelimenin kökenine inerek, "Sözlük anlamı ise güçlü, üstün olma ve galip gelmektir," diye ekliyor. Bu tanım, aslında konunun ne kadar hayati olduğunu daha en başında ortaya koyuyor. Modern dünyada Müslümanların karşılaştığı zorluklar ve "zillet" olarak tanımlanabilecek durumlar düşünüldüğünde, Yılmaz'ın bu konuyu seçmesi tesadüf değil. Konuşmasının devamında, izzetin kaynağına ve nasıl elde edileceğine dair yaptığı açıklamalar, dinleyicileri adeta bir aydınlanma yolculuğuna çıkarıyor. Makalemiz boyunca bu yolculuğun en can alıcı duraklarına şahit olacaksınız.

Konunun en hassas noktasına geliyoruz. Hakkı Yılmaz, izzetin kaynağının ne olduğu sorusunu soruyor ve cevabını yine Kur'an-ı Kerim'den veriyor. Nisa Suresi 139. ayeti hatırlatan Yılmaz, müminleri bırakıp inanmayanlardan şan ve şeref uman "münafıklara" dikkat çekiyor: "Onların yanında izzet ve şeref mi arıyorlar? Halbuki bütün izzet ve şeref Allah'a aittir." İşte bu ayet, tüm denklemi değiştiren anahtar niteliğinde. Yılmaz, bu ayeti tefsir ederken, "Allah'ın emirlerine uyulduğu takdirde gerçek şan ve şerefe ulaşılabileceğini, aksi takdirde kazanılan şanın sahte olacağını," vurguluyor. Yani, makam, mevki, zenginlik ya da sosyal statü ile elde edilen geçici parıltıların, Allah katında bir "izzet" ifade etmediğini belirtiyor.

Peki, bu ilahi kaynaklı izzete ulaşmanın yolu nedir? Hakkı Yılmaz, bu sorunun cevabını da yine ayetlerle aydınlatıyor. Fatır Suresi 10. ayeti gündeme getiren Yılmaz, "Kim üstün, güçlü, şerefli ve mutlak galip olmak istiyorsa, bilsin ki bu nitelikler yalnızca Allah'a aittir," ayetini hatırlatarak, izzetin tek ve mutlak sahibinin Allah olduğunu bir kez daha teyit ediyor. Münafikun Suresi 8. ayette ise bu gerçek daha da net bir şekilde ifade ediliyor: "...oysa güç, onur ve üstünlük (izzet) Allah'ın, elçisinin ve müminlerindir." Yılmaz, bu ayetten yola çıkarak, bir müminin izzetli olabilmesi için gerekenleri sıralıyor: "Üretken, bağımsız, ekonomik ve teknolojik yönden güçlü, ayrıca yüksek ahlak sahibi olmak." İşte bu, sadece bir inanç meselesi değil, aynı zamanda bir medeniyet projesidir. Yılmaz'a göre, bir Müslüman, başkalarına el açan, teknolojik ve ekonomik olarak geri kalmış, ahlaki zafiyetler içinde yaşayan biri olamaz. Gerçek izzet, ancak ve ancak Allah'a tam bir teslimiyetle birlikte, her alanda güçlü ve onurlu bir duruş sergilemekle mümkündür.

Kültür-Sanat Haberleri