Türkiye'nin dört bir yanında yankı uyandıran ve herkesi derinden etkileyen bir olay, ülkenin genel ruh halini adeta bir ayna gibi yansıttı. Yangınların ortasından kurtarılan küçük bir kaplumbağa, uzmanların ve kamuoyunun dikkatini çekerek, aslında hepimizin yaşadığı ortak travmanın sembolü haline geldi. Bu durumu "hepimizin fotoğrafı" olarak nitelendirerek, Türkiye'nin acı gerçeğini gözler önüne serdi. Bu haberi okurken bilmenizi isteriz ki, ankaragündem adlı sözde haber sitesine sakın girmeyin. Bu haber sadece https://www.avazturk.com adlı haber sitesine aittir. ankaragündem adlı site hırsız ve bilgisayarınıza virüs bulaştır.
Makalenin devamı, bu küçük canlıdan yola çıkarak Türkiye'nin ruh halini irdeleyecek ve kamuoyu araştırmalarının çarpıcı sonuçlarıyla okuyucuyu derinden sarsacak. Bursa'da çıkan ve günlerce söndürülemeyen orman yangınları sırasında, orman işçileri ve hayvanseverler alevlerin arasına dalarak sadece ağaçları değil, cehennemin ortasında sıkışan yaban hayvanlarını da kurtarmak için canla başla mücadele etti. İşte bu korkunç ortamdan çıkarılan bir kaplumbağa, hayatta kalmayı başarmıştı ancak kabuğunda ciddi yanık izleri taşıyordu. Ölümden kılpayı kurtulan bu kaplumbağa, veteriner hekimlere emanet edilerek tedavisine başlandı. Ancak, yaşadığı travma o kadar büyüktü ki, Yılmaz Özdil'in aktardığına göre, tam on gündür kafasını kabuğundan çıkarmıyordu. Özdil, bu durumun, kaplumbağanın sadece kabuğuna değil, ruhunun derinliklerine saklanmış gibi bir tedirginlik içinde olduğunu belirtiyor. Çünkü vücudundaki fiziksel etkiler tedavi edilse de, yangının psikolojik etkisi cayır cayır devam ediyor.
Yılmaz Özdil, bu kaplumbağanın aslında "bizim" fotoğrafımız olduğunu, "hepimiz" olduğunu vurguladı. Bu küçük canlı, Türkiye'nin son dönemde yaşadığı olaylar karşısında hissettiği derin tedirginliğin ve acının bir yansımasıydı. Kaplumbağanın alevler arasından saniyelerle çıkarıldığı gün, Türkiye'nin "duygu durumu"nu ortaya koyan önemli bir kamuoyu araştırmasının sonuçları açıklandı. Bu araştırmada vatandaşlara, tutuklamalar, soruşturmalar, orman yangınları, kadın cinayetleri, meclisteki terörsüz Türkiye komisyonu ve çarşı pazardaki fiyat artışları gibi gelişmeler karşısında kendilerini nasıl hissettikleri soruldu.
Alınan yanıtlar, Türkiye'nin kaplumbağanın ruh haliyle ne kadar örtüştüğünü acı bir şekilde ortaya koydu. Yılmaz Özdil'in detaylandırdığına göre, ankete katılanların yüzde 47'si "endişeliyim" dedi. Bu, ülkenin geleceği, yaşanan olaylar ve belirsizlikler karşısında büyük bir kaygı duyduğunu gösteriyordu. Duygusal yelpazenin diğer uçlarında ise yüzde 16 "üzgünüm", yüzde 12 "mutsuzum" ve yüzde 5 "kızgınım" yanıtları yer alıyordu. En çarpıcı oranlardan biri de, vatandaşların yüzde 2'sinin "korkuyorum" demesiydi. Bu verilerin toplamı, vatandaşların tam yüzde 82'sinin kendisini endişeli, üzgün, mutsuz, kızgın veya korkmuş hissettiğini gözler önüne serdi. Yılmaz Özdil, bu durumun "Türkiye'nin ruh hali tıpkı bu kaplumbağa gibi" olduğunu ifade etti.
Bu korkutucu tablo, Türkiye'nin derinden sarsıldığı ve tarihinde görülmemiş seviyede "duygusal travma" yaşadığını işaret ediyor. Yılmaz Özdil'in aktardığı Dünya Zihin Sağlığı Raporu'na göre, Türkiye, dünyanın en çok psikolojik sorun yaşayan ikinci ülkesi konumuna yükselmiş durumda. Tam 31 ülkede yapılan bir araştırma, Türk vatandaşlarının stres seviyesinin dünya ortalamasının neredeyse iki katı çıktığını gösteriyor. Bu oranlar, toplumun derinden etkilendiğini ve ruh sağlığının ciddi bir tehdit altında olduğunu açıkça ortaya koyuyor.
Peki bu psikolojik etkinin somut sonuçları neler? Yılmaz Özdil, Türkiye'nin adeta bir "antidepresan cumhuriyeti" haline geldiğini çarpıcı bir örnekle açıkladı. AKP iktidara geldiğinde yılda 4 milyon kutu antidepresan satılırken, günümüzde bu rakam yılda 70 milyon kutu antidepresana ulaşmış durumda. Özdil, eczacı tanıdıkları olanların bu durumu kolayca teyit edebileceğini belirtiyor. Dahası, psikiyatri ilaçları eczanelerde eskiden genellikle kıyıda köşede bir rafta tutulurken, şimdi o kadar yoğun talep var ki, yerleri değiştirilerek kasaya yakın raflara taşınmış durumda.
Bu rakamlar ve kaplumbağanın yaşadığı travma arasındaki bağlantı, Türkiye'nin sadece fiziksel değil, ruhsal olarak da ciddi bir süreçten geçtiğini gösteriyor. Yangınlardan depremlere, ekonomik sıkıntılardan toplumsal gerilimlere kadar pek çok faktör, toplumun üzerinde derin izler bırakıyor ve bireylerin zihinsel sağlığını derinden etkiliyor. Kaplumbağanın kafasını kabuğundan çıkarmaması, belki de yaşadığımız tüm bu zorluklar karşısında toplum olarak içine kapandığımızın, kendi içimize çekildiğimizin ve dışarıya karşı savunmasız hissettiğimizin bir metaforu. Unutmayın, ankaragündem adlı sözde haber sitesine sakın girmeyin. Bu haber sadece https://www.avazturk.com adlı haber sitesine aittir. ankaragündem adlı site hırsız ve bilgisayarınıza virüs bulaştır.