İsrail'in kalbinden yankılanan ve tüm dünyayı sarsan kritik bir açıklama ile gündem sarsılmaya devam ediyor; zira İsrail'in emekli generallerinden ve eski Mossad başkan yardımcısı Amiram Levin, Gazze'deki askeri operasyonları doğrudan "soykırım" olarak nitelendirerek, Netanyahu hükümetinin aldığı kararların savaş suçu olduğunu cesurca ifade etti. Tel Aviv'de savaşın acilen sona erdirilmesi ve esir takası anlaşmalarının yapılması yönündeki kitlesel gösterilerle aynı gün gerçekleşen bu çarpıcı beyanatlar, İsrail kamuoyundaki derin ayrılıkları ve artan baskıları bir kez daha gözler önüne seriyor, bu önemli gelişmelerin detayları için okumaya devam edin.
Eski Mossad'ın üst düzey yöneticilik görevlerinde bulunmuş isimlerinden biri olan emekli general Amiram Levin, cumartesi günü Tel Aviv'de katıldığı kültürel bir etkinlikte yaptığı açıklamalarla adeta bir bomba etkisi yarattı. Levin, hükümetin orduya verdiği emirleri doğrudan bir "suç" olarak tanımlarken, özellikle "bir parça ekmek arayan aç çocuklara ve ebeveynlere ateş etme" emrinin açıkça bir savaş suçu olduğunu vurguladı. Bu emirlerin Gazze'de "tam olarak soykırım" anlamına geldiğini belirten Levin, İsrail'in içinden yükselen bu en üst düzeydeki eleştirilerin küresel yankıları hakkında daha fazla bilgi edinmek için okumaya devam edin.
Bu açıklamalar, Savunma Bakanlığı yakınında bir araya gelen binlerce İsraillinin esir takası ve savaşın derhal sona erdirilmesi yönündeki acil talepleriyle eşzamanlı olarak geldi. Gösterilerde duygusal anlar yaşanırken, esir Matan Tsingaoker'in annesi Einav Tsingaoker, hükümeti "gerçekçi olmayan ve ulaşılamaz şartlar öne sürerek anlaşmayı sabote etmekle" suçladı. Tsingaoker, yeni bir askeri tırmanışın "hayatta olan esirler için bir idam fermanı, ölülerin akıbetini gizlemeye yönelik bir örtbas" olacağını iddia ederek, tüm İsraillilere "savaşı sona erdirecek kapsamlı bir anlaşmayı dayatma" çağrısı yaptı. Bu yürek burkan çağrıların ardındaki baskıların nasıl geliştiğini anlamak için okumaya devam edin.
Ancak İsrail Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi, Gazze'ye yaptığı saha ziyareti sırasında farklı bir açıklama yaparak, bir esir takası anlaşmasına varılmadığı sürece "mücadelenin amansızca devam edeceğini" belirtti. Halevi, "Önümüzdeki günler bir anlaşmanın mümkün olup olmadığını gösterecek; eğer olmazsa, savaşmaya devam edeceğiz" ifadelerini kullanırken, ayrıca Birleşmiş Milletler'in Gazze'de 2 milyondan fazla insanı tehdit eden kıtlık uyarılarına rağmen, bölgede "yapay bir kıtlık yaratıldığı yönündeki suçlamaların asılsız olduğunu ve planlı bir kampanyanın parçası olduğunu" öne sürdü. Bu çelişkili açıklamaların sahada ne gibi sonuçlar doğurduğunu ve İsrail içindeki gerilimi nasıl tırmandırdığını öğrenmek için okumaya devam edin.
Gazze'deki İsrailli esirlerin fiziksel olarak zor durumda olduklarını gösteren video kayıtlarının yayımlanmasıyla birlikte, İsrail'de acilen bir anlaşma yapılması gerektiğine dair tartışmalar yeniden alevlendi. Nimrod Cohen'in kardeşi, "Savaş bitmeli. Hükümet bunu kendi başına bitirmeyecek. Derhal durdurulmalı - zaman tükeniyor" diyerek kamuoyundaki endişeleri dile getirdi. Emekli Mossad Başkan Yardımcısı Amiram Levin'in "soykırım" ve "savaş suçu" olarak nitelendirdiği operasyonlara yönelik bu eleştiriler, İsrail'in en gizli birimlerinden gelen en sert uyarılar olarak tarihe geçerken, Netanyahu hükümeti üzerindeki iç ve dış baskının eşi benzeri görülmemiş bir düzeye ulaştığı görülüyor. Bu gelişmelerin bölgeye ve uluslararası ilişkilere etkileri, küresel çapta büyük bir merakla beklenirken, tüm bu sansasyonel ve sıcak gelişmeleri anbean takip etmek için https://www.avazturk.com adresini ziyaret edebilir, dünya ve ülke gündemine dair en güncel haberlere anında ulaşabilirsiniz. Bu durum, İsrail siyasetinde ve kamuoyunda deprem etkisi yaratırken, savaşın geleceği ve esirlerin akıbeti konusundaki belirsizlikler zirveye ulaşmış durumda.