Olası İstanbul Depremi İçin Korkutan İddialara Bilimden Şaşırtıcı Yanıt Geldi!

Yıllardır beklenen büyük İstanbul depremiyle ilgili korku salan iddialara bilim dünyasından çok şaşırtıcı bir cevap geldi! Uzmanların açıklamaları tüm ezberleri bozacak, panik sona erecek mi? Heyecan verici detaylar sizi bekliyor!

İnsanlarımızın derin ekonomik çilelerle boğuştuğu bu günlerde, profesör unvanlı bazı kişilerin yine "Marmara’da beklenen ve İstanbul’u da yıkacak olan büyük deprem her an olabilir" şeklindeki açıklamaları kamuoyunda büyük bir tedirginlik yaratmaya devam ediyor. Rahmi Turan'ın kaleminden çıkan bu özel haber makalesinde, bu "felaket tellallığı" merakına bilimsel bir yanıt aranıyor ve makale boyunca heyecanla beklenen çarpıcı gerçekler adım adım aralanıyor; bu endişe verici durumun ardındaki bilimsel gerçekleri öğrenmek için okumaya devam edin.

Yalova’nın şirin tatil beldesi Çınarcık’ta ailesiyle yaz tatilini geçiren bir vatandaş, yazar Rahmi Turan'a gönderdiği mektupla bu yaygın deprem söylemlerinin yaz tatillerini zehir ettiğini belirtiyor. Özellikle Gölcük, Yalova, Çınarcık ve Erenköy kolunda stresin biriktiği ve büyük deprem potansiyeli taşıdığı şeklindeki açıklamaların kendilerini paniklettiğini dile getiren arkadaş, "İmdat hocam!" diyerek Jeofizik mühendisi ve günümüzün önde gelen deprem uzmanlarından Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan’a başvurmuş. Prof. Ercan'ın bu konudaki sakin ve bilimsel yaklaşımını merak ediyorsanız okumaya devam edin.

Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan’ın, Rahmi Turan’ın arkadaşına verdiği rahatlatıcı bilgilere göre, "İstanbul’da her an deprem olacak" söylemi bilimsel değildir. 1999 depreminden sonra aradan geçen 26 yıl, İstanbul kabuğunun kırılmaya karşı gösterdiği "6 milyar gigatonluk" direnci bu durumun en önemli kanıtı olarak sunmuştur. 7.5’lik deprem gerilimini Gölcük’te boşaltan Marmara’nın, henüz büyük kırılma yapabilecek dirilikte olmadığı bilimsel verilerle ortaya konulmuştur. İstanbul'daki bu direncin gelecekte ne anlama geldiğini detaylarıyla öğrenmek için okumaya devam edin.

Ercan'ın açıklamaları, Marmara’nın kırılma direncini oluşturabilmek için en az 2065-2075 yıllarına kadar beklemesi gerektiğini vurguluyor. Geçmiş depremlerin gidiş sıklığına bakılarak yapılan incelemeler, en uygun deprem yılını 2071 olarak göstermekte olup, bunun erken sapma sınırı 2045 olarak belirlenirken, 2100 yılına kadar uzama olasılığı da bulunmaktadır. Gölcük-Yalova-Çınarcık-Erenköy kolunun 1999 depreminde kırıldığını belirten Ercan, kırılmayı bekleyen kolun ise 'Armutlu-İmralı-Bandırma' kolu olduğunu ifade ediyor. Bu kolda beklenen deprem büyüklüğünün 6.3-6.4 arasında olduğunu ancak yıkıcı olması için 6.4’ten büyük olması gerektiğini ve gerginlik birikimini gösteren yeterli jeofizik depremcik etkinliği bulunmadığını da ekliyor; bu bilimsel tahminlerin detaylarına inmek için okumaya devam edin.

Rahmi Turan'ın aynı köşe yazısında dikkat çektiği bir başka önemli ve ironik konu ise "Yeni cezaevi müjdesi (!)" başlığıyla ele aldığı Türkiye'deki cezaevi gerçeğidir. Ülkede son 6 ayda 50 bin kişinin daha hapse girdiğini ve toplam 405 cezaevinde 392 bin 456 tutuklu ve hükümlünün bulunduğunu belirten Turan, bir ülkede iktidar mensuplarının yeni cezaevleri açmakla övünmesinin normal olup olmadığını sorgulamakta ve bunun aslında utanç verici bir durum olduğunu ifade etmektedir. Bu düşündürücü durumun siyasi yansımalarını görmek için okumaya devam edin.

AKP Grup Başkanı ve Sivas Milletvekili Abdullah Güler’in "Yeni cezaevlerinin açılacağını" bir müjde gibi açıklaması, Rahmi Turan'a göre hepimize "Güleriz ağlanacak halimize" dedirten bir tablo çizmektedir. CHP Genel Başkan Yardımcısı Ulaş Karasu da, AKP’li Abdullah Güler’e sert tepki göstererek, "Bir ülkede cezaevi açılışı müjde olarak açıklanır mı? İşte, böyle oluyor AKP’nin müjdesi! İnsanları hapse atmak için yeni cezaevleri açıyor ve bunu müjde diye açıklıyorlar! Ancak hukuksuz bir ülkede cezaevi övülür, içinde adalet olmayan saraylar yapılır!" ifadelerini kullanmıştır. Bu siyasi tepkilerin detaylarını öğrenmek için okumaya devam edin.

Yazıda yer alan "Tebessüm" bölümünde ise, seçim konuşması yapan bir milletvekiline, rakip partinin şaibeli bir milletvekilinin "Hey, ne havlayıp duruyorsun orada?" diye bağırması üzerine, kürsüdeki vekilin alaylı bir tebessümle bakarak, "Ne yapayım ahbap, karşımda bir hırsız gördüm de..." cevabını verdiği, yolsuzluk, rüşvet ve soygun iddialarına gönderme yapan bir fıkra aktarılmaktadır. Ayrıca, yazının sonunda verilen "Günün Sözü" ise, "Bir ülkenin gelişip ilerlemesini sağlayan karşıt fikirlerdir!" diyerek düşünsel farklılıkların önemine vurgu yapmaktadır.

Tüm bu panik ve siyasi tartışmaların ortasında, Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan’dan gelen en büyük müjde ve Rahmi Turan’ın da vurguladığı gibi halkımızı rahatlatan o çarpıcı gerçek nihayet gün yüzüne çıktı: Marmara’da yıkıcı büyüklükte bir deprem, yani 6.4’ten büyük bir sarsıntı, en az 2045 yılından önce beklenmemektedir ve bu ihtimal 2100 yılına kadar da uzayabilir. Bu bilimsel veri, yıllardır süregelen "her an deprem olacak" söylemlerinin aksine, vatandaşlara büyük bir nefes alma imkanı sunarken, kamuoyunun bu konudaki doğru bilgiye ulaşması hayati önem taşımaktadır; depremle ilgili en güncel ve doğru bilgileri, siyasi gelişmelerin tüm detaylarını ve Türkiye gündemindeki tüm önemli haberleri https://www.avazturk.com adresinden takip etmeye devam edebilirsiniz.

Gündem Haberleri