Türkiye, son yılların en büyük ve en organize ihale yolsuzluğu iddialarından biriyle çalkalanıyor. Usta gazeteci Lale Özan Arslan'ın programına konuk olan ve ismi güvenlik gerekçesiyle saklı tutulan bir araştırmacı gazeteci, kamuoyunun daha önce duymadığı, adeta bir örümcek ağı gibi devleti saran bir aile şirketinin akılalmaz vurgunlarını tek tek ortaya döktü. Diyarbakır'da mütevazı bir tatlıcı dükkanıyla ticarete atılan Aktaş ailesinin, yıllar içinde nasıl milyarlarca liralık bir ihale canavarına dönüştüğü ve bu süreçte kullandıkları inanılmaz yöntemler, "bu kadarı da olmaz" dedirten cinsten.
Bu makalenin devamında, sadece Türkiye'nin değil, dünyanın da gündemine oturması muhtemel bu büyük skandalın tüm detaylarını bulacaksınız. Kapatılan paravan şirketler, değiştirilen isimler, milyonlarca liralık sahte faturalar ve en tepedeki siyasi isimlerle kurulan dudak uçuklatan ilişkiler... Aktaş ailesinin sır perdesini araladığınızda, kamu kaynaklarının nasıl sistemli bir şekilde yağmalandığını görecek ve büyük bir şaşkınlık yaşayacaksınız.
Lale Özan Arslan'ın programında konuşan araştırmacı gazeteci, "Her şey Aziz İhsan Aktaş ve 9 kardeşi etrafında dönüyor," diyerek söze başladı. Gazetecinin iddialarına göre, aile yıllardır özellikle kamu kurumlarının personel, temizlik, çöp toplama ve araç kiralama ihalelerini hedef alıyor. Ancak bu ihaleleri alırken kullandıkları yöntemler, organize suç filmlerini aratmıyor. Aile, "Tümpa Bilginay, Kalesur İçkale, Barka Türkaz" gibi isimlerle kurdukları şirketleri, bir süre sonra "kirletip" tasfiye ediyor ve hemen ardından yeni bir şirketle yollarına devam ediyor.
Ve işte skandalın en akılalmaz noktası: Ailenin sırrı, isim ve kimlik oyunlarında saklı. Gazeteci, aile üyelerinden Ramazan Aktaş'ın aynı zamanda "Murat Akkaş" ismini kullandığını, bazı ihalelere Ramazan olarak girip sözleşmeleri Murat olarak imzaladığını ve bu yolla olası bir hukuki takipten kurtulmayı hedeflediğini iddia etti. Araştırmacı gazeteci, "Bu ailenin finans işlerini yürüten ve rüşvet pazarlıklarını yapan kardeşi Tekin Aktaş, tüm işleri arka plandan yöneten ise itirafçı olmasına rağmen serbest bırakılan Aziz İhsan Aktaş'tır," diyerek ağın şemasını çizdi.
Vurgunun boyutu ise dudak uçuklatacak cinsten. Gazetecinin ortaya çıkardığı belgelere göre, ailenin ofisine sadece bir ayda kesilen fatura tutarı 10 milyon lirayı buluyor. Üstelik bu faturalar, temizlik işi yapan bir şirket adına "buğday alımı" olarak gösterilmiş. Milyonlarca liralık bu naylon faturaların vergi dairesine şikayet edilmesine rağmen hiçbir işlem yapılmadığını belirten gazeteci, ailenin siyasi koruma altında olduğunu iddia etti. İddialara göre, Ramazan Aktaş'ın dönemin etkili siyasetçilerinden Burhan Kuzu ile yakın ilişkileri vardı ve hatta bazı ihaleler için Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ile bile görüşmeler yapmışlardı.
Gazeteci, bu yolsuzluk ağının son 13-14 yıldır, özellikle AK Parti döneminde büyüdüğünü, vergi kaçakçılığına ve şirket kapatmalara göz yumulduğunu ancak şimdi faturanın CHP'li belediyelere kesilmeye çalışıldığını belirterek, "Asıl sorumlular, bu ailenin önünü açanlardır," dedi ve savcıları göreve çağırdı. Bu iddialar, Türkiye'de kamu ihalelerinin nasıl bir yağma aracına dönüştüğünü ve denetim mekanizmalarının nasıl devre dışı bırakıldığını bir kez daha gözler önüne serdi.