İstanbul'un kalbi Taksim Meydanı, bir gecede tanınmaz hale geldi. Dün akşam yaşananların yankıları sürerken, bu sabah alınan olağanüstü kararla, meydan ve çevresi adeta bir kuşatma altına alındı. Bu kapsamlı haber makalesi, yaşananların tüm detaylarını ve ardındaki çarpıcı gerçekleri gözler önüne sermek için hazırlanmıştır, okumaya devam edin ve hiçbir detayı kaçırmayın!
Beyoğlu Kaymakamlığı tarafından yapılan resmi açıklamaya göre, 1 Temmuz 2025 tarihi itibarıyla Taksim Cumhuriyet Anıtı çevresi bariyerlerle çevrilerek erişime kapatıldı. Sadece Anıt değil, aynı zamanda Taksim Meydanı'nın tamamı, ikonik Gezi Parkı ve Galatasaray Meydanı'na kadar uzanan İstiklal Caddesi de araç ve yaya trafiğine tamamen kapatılmış durumda. Hatta bu ana arterlere bağlı tüm sokaklarda da kontrollü geçişler uygulanacağı veya tamamen kapatılacağı belirtildi. Ancak şok edici tedbirler bununla sınırlı kalmadı; İstanbul Valiliği'nin talimatıyla, M2 Yenikapı-Hacıosman Metro Hattı'nın can damarı sayılan Taksim ve Şişhane istasyonları ile F1 Taksim-Kabataş Füniküler Hattı da ikinci bir duyuruya kadar tamamen durduruldu, seferler bu istasyonları pas geçerek devam ediyor. Bu durum, bölgedeki ulaşımı felç ederken, milyonlarca İstanbullu için büyük bir belirsizlik yarattı.
Peki, bu devasa çaplı kapatma kararının arkasında ne yatıyor? Beyoğlu Kaymakamlığı, kararın gerekçesi olarak "bahse konu yapılmak istenilen toplanmaların, kamu düzeni ve toplumsal barışı bozabilecek eylemlere sebebiyet verebileceği" değerlendirmesini öne sürdü. Açıklamada, 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'nun 17. Maddesi ile 5442 Sayılı İl İdaresi Kanunu'nun 32/ç maddesine atıfta bulunularak, Kaymakamlık idaresindeki tüm açık alanlarda 1 Temmuz 2025 günü saat 00:01'den itibaren 24 saat süreyle toplantı, gösteri yürüyüşü, basın açıklaması, bildiri dağıtma ve oturma eylemi gibi her türlü etkinliğin YASAKLANDIĞI ilan edildi. Bu tür olaylarda güncel bilgileri takip etmek için https://www.avazturk.com adresini ziyaret edebilirsiniz. Kaymakamlık ayrıca, ilçede meydana gelebilecek muhtemel toplumsal olaylara karşı ihtiyaç duyulması halinde farklı noktalarda da yaya ve araç trafiğinin kapatılması kararı alındığını ekledi.
Bu ani ve kapsamlı yasak kararının tetikleyicisi ise dün akşam Leman dergisinin binasına "gericiler" olarak tanımlanan grupların gerçekleştirdiği saldırı olarak gösteriliyor. Bu saldırının ardından, Leman dergisiyle ilgili yaşananlar kamuoyunun gündemine oturmuş, hatta karikatüristlere yönelik "çıplak ayaklı, ters kelepçeli gözaltılar" ve Leman'ın "Peygamber efendimizi tasvir etmedik, bize sürülen lekeyi kabul etmiyoruz" açıklaması gibi konular da tartışma yaratmıştı. Bir yanda Leman'a yönelik orantısız gözaltılar yaşanırken, diğer yanda Taksim'de "yıkıp kıran tehdit eden protestoculara" nazik davranılması eleştirileri de kaynaklarda yer almıştı. Tüm bu gelişmeler, bölgede zaten gergin olan atmosferi daha da artırmış, yetkililerin böyle bir "abluka" kararı almasına yol açan zemin hazırlamıştı.
Ancak olayın en çarpıcı yanı, dün akşam saatlerinde Taksim'de barışçıl gösterilerin ve toplanmaların devam ettiği bir ortamda alınan bu yasak kararının, adeta bir 'akşam gösteri sabah yasak' senaryosunu gerçeğe dönüştürmesi oldu. Bu durum, sadece belirli bir bölgedeki olaylara tepki değil, aynı zamanda gelecekte benzer toplanmaların önüne geçme amacı taşıyan geniş çaplı bir stratejinin işareti olarak yorumlanıyor. Meydanların ve kamusal alanların ifade özgürlüğü ve toplanma hakkı için ne denli kritik olduğu düşünüldüğünde, Taksim'e indirilen bu devasa kilit, milyonların nefesini kesen ve kamuoyunda büyük yankı uyandıran çok daha derin bir mesaj taşıyor: Türkiye'nin kalbinde kamusal alanlar, bir gecede alınan kararlarla tamamen ulaşılamaz hale gelebilir ve bu durum, gelecekteki olası tüm toplumsal hareketliliklerin seyrini kökten değiştirebilir!