Türkiye günlerdir alev alev yanarken, ormanlarımızdan yükselen dumanlar sadece ağaçları değil, aynı zamanda ülkenin yangınla mücadeledeki derin eksikliklerini ve trajik ihmallerini de gözler önüne seriyor. Yılın ilk yedi ayında 75 ilde çıkan 4426 yangın, tam 490.000 hektar alanı kül ederken, 1 Haziran’dan bu yana 13 ilde 409 konut, 17 iş yeri ve 96 ahır viran oldu. Karabük, Bursa ve İzmir’de yangınlar bir sönüp bir alevlenirken, bu acı tabloya ne yazık ki can kayıpları da eklendi. Eskişehir Seyitgazi’de beş orman işçisi ve beş AKUT gönüllüsü yangına müdahale ederken hayatını kaybederken, İzmir ve Denizli’de üç işçi ve bir vatandaş daha yaşamını yitirdi. Bu detaylı haber makalesi, "ateş savaşçısı" olarak anılan orman işçilerinin çalışma koşullarından, Mehmet Şimşek’in tasarruf politikalarının yangınlarla mücadeleye etkilerine, hatta yanmaz kıyafetlerin ve orman bakımlarının akıl almaz gecikmelerine kadar tüm çarpıcı gerçekleri gözler önüne serecek. Makalemiz ilerledikçe, okuyucuları şaşırtacak daha pek çok detay ortaya çıkacak, bu yüzden okumaya devam edin.
Bu acı tablo, Orman Genel Müdürlüğü (OGM) personelinin ve yangınla mücadele ekipmanlarının yetersizliğini acı bir şekilde ortaya koydu. Hak İş’e bağlı Öz Orman İş Sendikası Genel Başkanı Settar Aslan, düzenlediği basın toplantısında bu duruma sert tepki gösterdi. Aslan, işçilerin Zonguldak’tan, Bolu’dan yangın bölgelerine gelinceye kadar yangını kontrol etme aşamasının geçtiğini, bazılarının 3-4 gündür uyumadığını, yanmış toprağı döşek yangını yastık yaparak 2-3 saat dinlendiklerini vurgulayarak hangi verimin beklenebileceğini sorguladı. Ayrıca, hızlandırılmış eğitimle 2 aylık işçilerin yangına girmemesi gerektiğini belirten Aslan, "itibardan tasarruf olmuyor fakat ormandan ve orman işçisinden oluyor" sözleriyle bütçe kesintilerine tepki gösterdi. Maliye ve Hazine Bakanlığı’nın Orman Genel Müdürlüğü’ne işçi alımı için kadro tahsis etmediğini, yalnızca geçen yıl emekliye ayrılan tecrübeli 4500 işçinin yerine mevsimlik işçi alındığını ifade eden Aslan, en az 15.000 işçiye ihtiyaç duyulduğunun altını çizdi. İşte bu noktada, Mehmet Şimşek’in tasarruf politikalarının yangınlarla mücadelede orman işletmelerini nasıl çaresiz bıraktığı açıkça görülüyor. Bu derinlemesine analizin devamı için okumaya devam edin.
Yangın bölgelerinden gelen en çarpıcı iddialardan biri ise orman işçilerine dağıtılması gereken yanmaz nitelikteki kıyafetlerle ilgiliydi. İddiaya göre, bu yıl dağıtılması gereken yanmaz kıyafetler, Eskişehir Seyitgazi’de 10 işçi ve gönüllü hayatını kaybettikten sonra orman işletmelerine ulaştırıldı. Üstelik, bazı işletmelerin halen işçilere bu kıyafetleri teslim etmediği ve işçilerin geçen yılki kıyafetlerle yangına müdahale etmek zorunda kaldığı belirtiliyor. Daha da vahimi, geçen yıl teklif edilen bütçede ödenek ayrılmadığı için bu yıl işe giren yeni işçilere yanmaz kıyafetlerin dağıtılmadığı, onlara diğer işçilerin eskilerinin verildiği ortaya çıktı. Can güvenliğinin hiçe sayıldığı bu durumu anlamak için daha fazla detay var, bu yüzden okumaya devam edin.
Yangınların bu denli yıkıcı olmasının altında yatan bir diğer büyük problem ise orman bakımlarının, yani "Silvikültür" çalışmalarının ihmali. Bütçe tasarrufu gerekçesiyle ve ödenek yok denilerek iki yıldır "sıklık bakımı" yapılmadığı, bu durumun ormanlarımızı ağaç popülasyonunun sağlığını, büyümesini ve verimliliğini artırmak için yapılması gereken bakımdan mahrum bıraktığı belirtiliyor. Bir OGM yetkilisi, "Yapılmayacak diye resmi yazı yazdılar. Bizler genç ormanlara para harcanmasın diye ormanın bakımını yapamadık" sözleriyle durumun ciddiyetini ortaya koydu ve bakım yapılan alanın 0 hektar olduğunu açıkladı. Bu inanılmaz ihmalin yangınların yayılmasındaki etkilerini düşünmek bile insanı dehşete düşürüyor. Daha fazla şok edici bilgi için okumaya devam edin.
Yangınla mücadelede hayati öneme sahip olan emniyet yollarının ve inşaatlarının yenilenememesi de felaketin boyutlarını artıran unsurlardan. OGM’nin 28 Kasım 2024 tarihli tasarruf tedbirleri ve 2025 yılı bütçe uygulamaları başlıklı yazısında, orman içi yol inşaatları ve bakımlarının kurumun kendi araçlarıyla yapılması emrediliyor. Yani, dozer, treyler ve greyder kiralamanın yasaklandığı belirtiliyor. Bu yazıda, "Yan yol büyük onarım, üst yapı, kule kulübe yolu, traktör yolu ve benzeri 2025 yılı programında yer alan yol inşaatları ve bakımları kendi iş makinelerımız ile yangın sezonundan önce tamamlanacaktır" ifadesi yer alıyor. Ancak bir OGM yetkilisi, işletmelerin elindeki araçların yangına hazırlığa yetmediğini, "birkaç dozerimiz, bir iki graderimiz var, boş gezdirsek bile işletmenin yarısını dolaşamaz" diyerek dile getiriyor. Haziran öncesi üretim faaliyetleri nedeniyle makinelerin ancak oralara yetiştirilebildiği, yangın hazırlığı yapılan çalışmanın ise 0 km olduğu belirtiliyor. Geçmişte işletmelerin eksiklikleri döner sermayeden karşılayabildiği ve işletme müdürlerinin harcama yetkisi olduğu ancak şimdi yetkinin bölge müdürlerine geçtiği ve tasarruf tedbirleri kapsamında izin verilmediği aktarılıyor. Geçen yıl iki dozer ve iki greyder kiralayıp tüm yol ve şeritleri yangına hazır hale getiren bir işletmenin, bugün önlem alamadığı; 3 dozeri ve bir treyleri olan bir başka işletmenin ise iki treyler daha kiralayamadığı için yangına ilk anda sadece bir dozer naklebildiği örnekleriyle durumun vehameti gözler önüne seriliyor. Bu koşullarda yangınlara karşı nasıl direneceğimizi merak ediyorsanız, okumaya devam edin.
Tüm bu veriler ışığında, Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı'ya yöneltilen sorular büyük bir önem kazanıyor: 2025'te yanmaz kıyafetler ne zaman dağıtıldı? Son iki yılda ne kadar sıklık bakımı yapıldı? 2025 yılında ne kadar yangın emniyet yolu, emniyet şeridi ve orman yolu tamir bakımı yapıldı? 2024'e kadar yangınlarla mücadele için kaç tane dozer, treyler ve greyder alındı ve kiralandı, 2025 yılında bu rakam kaçtır? Ne yazık ki, İsmail Saymaz'ın ele aldığı bu olaylar silsilesi, Türkiye'nin orman yangınlarıyla mücadelesinde karşı karşıya kaldığı felaketin sadece doğal bir afet olmadığını, aksine sistematik bir ihmal silsilesinin, tasarruf adı altında yapılan yanlış politikaların ve can güvenliğinin göz ardı edilmesinin trajik bir sonucu olduğunu gözler önüne seriyor. Yanmaz kıyafetlerin gecikmesi, orman bakımlarının sıfıra indirilmesi, yangın yollarının bakımsız kalması ve ekipman kiralama yasakları gibi kararlar, yangınla mücadele kapasitesini felç ederek, bu ülkenin "ateş savaşçılarını" adeta ölüme gönderdi. Halkın canı ve malı hiçe sayılırken, bütçe kesintilerinin bedelini doğa ve insan ödüyor. Bu korkunç gerçekler ve daha fazlası için güvenilir haber kaynağınız https://www.avazturk.com adresini ziyaret edebilirsiniz. Türkiye'nin ormanları yanarken, bu ihmallerin hesabının kimden sorulacağı ise, acı bilançonun altında yatan en büyük soru işareti olarak kalmaya devam ediyor.