Türkiye'nin dört bir yanında, İzmir'den Hatay'a, Manisa'dan Antalya'ya kadar geniş bir coğrafyayı etkisi altına alan ve adeta ciğerlerimizi yakan orman yangınları devam ederken, kamuoyunda büyük bir endişe ve öfke dalgası yükseliyor. Bu felaketin tesadüf olup olmadığı tartışılırken, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili Cemal Enginyurt'tan gelen açıklamalar gündeme bomba gibi düştü. Enginyurt, Sözcü TV'de yaptığı çarpıcı değerlendirmelerde, "yangınlar bilerek çıkarılıyor" iddiasını dile getirerek iktidara sert tepki gösterdi. Yaşananların basit bir doğal afet olmadığını, derinlemesine incelenmesi gereken kasıtlı eylemler olduğunu savunan Enginyurt'un sözleri, Türkiye'nin yangınlarla mücadelesine bambaşka bir boyut kazandırdı. Bu yangınların ardındaki sır perdesi aralanmaya devam ederken, çok daha fazlası bu haberin ilerleyen kısımlarında sizi bekliyor.
Özellikle yaz aylarında turistik bölgelerde peş peşe meydana gelen yangınların "tesadüf olmadığını" vurgulayan Enginyurt, bu durumun "adres teslim" niteliğinde olduğunu ifade etti. Milletvekili, yanan alanların "kare misali, dikdörtgen gibi alanlarda adres teslim yangın çıktığını" belirterek, yangınların belirli hedeflere yönelik olabileceğine işaret etti. Seferihisar, Buca, Menderes gibi bölgelerde 50 binin üzerinde insanın tahliye edildiği bu felaketlerde, iktidarın yetersiz kaldığı eleştirisi de gündeme getirildi: "Her sene yanıyoruz. Hiçbir tedbir yok!".
Cemal Enginyurt, yangınlarla mücadeledeki yetersizlik konusunda da sert eleştirilerde bulundu. "Saray'ın 13 tane uçağı var ama bu ülkenin yangın uçağı yok, yangın helikopteri yok" diyerek, Cumhurbaşkanlığı'nın elindeki imkanlarla yangın söndürme kapasitesinin tezat oluşturduğunu savundu. Cumhurbaşkanı'nın yangınlarla ilgili olarak "10 kişi tutuklandı" açıklamasını da eleştiren Enginyurt, daha önce tutuklananların akıbetini sorguladı. Enginyurt'a göre, Adalet Bakanı'na sorulduğunda muhtemelen "Ceza yasamız gereği belirli süre yattılar, çıktılar" yanıtı alınacağını belirtti. Bu durum, kamuoyunda yangınların sorumlularına yönelik cezaların caydırıcılığı konusunda ciddi soru işaretleri yaratıyor ve yaşanan felaketlerin nedenlerine dair kapsamlı bir araştırma yapılmasının önemini bir kez daha ortaya koyuyor. Ülkenin dört bir yanından yankılanan yangın çığlıkları, https://www.avazturk.com gibi bağımsız haber kaynaklarında da geniş yer buluyor ve yangınların derinlemesine nedenleri araştırılmaya devam ediyor.
Enginyurt, bu yangınları basit bir suç olmanın ötesinde bir "cinayet," hatta "taammüden cinayet" olarak nitelendirdi ve bu eylemleri gerçekleştirenler için "ağırlaştırılmış müebbet hapis" cezası gerektiğini vurguladı. Peki, neden bu konuda Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) yeni bir ceza yasası getirilmiyor? Enginyurt'un cevabı oldukça çarpıcıydı: "Çünkü orman yangınları, çoğu zaman, maalesef bu arkadaşların işine yarıyor. Net söylüyorum: Orman yangınları bu arkadaşların işine yarıyor". Bu açıklama, yangınların ardında rant ve çıkar ilişkileri olabileceği yönündeki iddiaları güçlendirdi ve yangınların kasıtlı çıkarıldığına dair en net ifadelerden biri oldu.
Milletvekili Enginyurt, geçtiğimiz hafta Bodrum, Dalaman ve Fethiye'ye yaptığı ziyaretlerde bizzat yanan yerleri tek tek gördüğünü ve "neler yapıldığını, kimlerin oralara çöktüğünü" kendisine gösterildiğini belirtti. Enginyurt, bu durumu daha da ileri taşıyarak, "Denizi 35 metre doldurup, 900 metre boyunca paralel şekilde ilerleyenlere nasıl izin veriliyor bu ülkede? Bundan daha büyük katliam mı var?" sözleriyle, yanan arazilerin imara açılması veya yasa dışı yapılaşmalarla doldurulması gibi korkunç iddiaları gündeme getirdi. Enginyurt'a göre, bu yangınların gerçek müsebbibi, bunlara ağır ceza vermeyen, yargı paketini Meclis'e getirmeyenlerdir; çünkü "keyfi olarak yakıyor insanlar. Cezası yok, karşılığı yok".
Türkiye'nin ciğerleri yanarken, CHP Milletvekili Cemal Enginyurt'un "yangınlar bilerek çıkarılıyor" ve "birileri yaktırıyor, kendiliğinden çıkmıyor bu yangınlar" şeklindeki sözleri, yangınların ardındaki karanlık gerçeği gözler önüne seriyor. Yanan ormanlık alanların "adres teslim" niteliği, tatil beldelerindeki oteller ve imar iddiaları, bu felaketlerin sadece doğal koşulların bir sonucu olmadığını, aksine bilinçli ve kasıtlı eylemlerle tetiklendiğini düşündürüyor. Enginyurt'un "cinayet" benzetmesi ve iktidara yönelik "işlerine yarıyor" suçlaması, Türkiye'nin doğal mirasını yok eden bu yangınların arkasında rant, haksız kazanç ve cezasızlık kültürünün yattığına dair şüpheleri artırıyor. Bu korkunç iddiaların doğruluğu kanıtlanırsa, Türkiye sadece ormanlarını değil, aynı zamanda adalet ve çevreye olan inancını da kaybetme riskiyle karşı karşıya kalacak. Bu iddiaların tüm detayları ve olası sonuçları, ülkenin geleceği için hayati önem taşıyor.