Türkiye’nin yeni finans ekibi mucize yaratabilir mi?

Türkiye’nin yeni finans ekibi, enflasyonu düşürmek ve TL’yi değerlendirmek için faiz oranlarını artırmayı planlıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu adımlara izin verdiğini açıkladı. Ancak ekonomi zorluklarla dolu.

Türkiye’nin ekonomisi son yıllarda büyük zorluklarla karşı karşıya kaldı. Yüksek enflasyon, artan cari açık, eriyen döviz rezervleri ve TL’nin değer kaybı gibi sorunlar ülkenin sürdürülebilir bir büyüme patikasına girmesini engelledi. Financial Times gazetesinin Türkiye muhabiri Adam Samson, geçtiğimiz günlerde yayımlanan bir analizde, Türkiye’nin yeni finans ekibinin ekonomiyi düzeltmek için devasa zorluklarla karşı karşıya olduğunu yazdı2. Peki, bu zorluklar nelerdir ve yeni finans ekibi bunları nasıl aşabilir?

Türkiye’nin yeni finans ekibi, 28 Mayıs seçimlerinin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından atandı. Hazine ve Maliye Bakanlığı’na Mehmet Şimşek, Merkez Bankası Başkanlığı’na Hafize Gaye Erkan getirildi. Şimşek ve Erkan, piyasalar tarafından güvenilir ve tecrübeli isimler olarak görülüyor. Şimşek, daha önce aynı bakanlıkta görev yapmış ve ekonomik reformlara öncülük etmişti. Erkan ise ABD’de başarılı bir bankacılık kariyerine sahipti ve Goldman Sachs’ın yönetim kurulunda yer almıştı.

Şimşek ve Erkan’ın ilk işi, Türkiye’nin enflasyon sorununu çözmek olacak. Türkiye’de enflasyon oranı yüzde 17’ye yaklaşmış durumda ve halkın alım gücünü azaltıyor. Enflasyonu düşürmenin en etkili yolu ise faiz oranlarını artırmak. Ancak bu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın uzun süredir karşı çıktığı bir politika. Erdoğan, faiz oranlarının enflasyonu artırdığını ve ekonomiyi yavaşlattığını savunuyor. Bu nedenle, Merkez Bankası’na baskı yaparak faiz oranlarını düşük tutmasını istiyor.

Ancak Şimşek ve Erkan, Erdoğan’ın desteğini almayı başardılar. Erdoğan, önceki gün yaptığı bir açıklamada, faiz konusundaki görüşünü değiştirmese de yeni finans ekibinin enflasyonu tek haneye çekmek için atacağı adımlara izin verdiğini belirtti. Bu da, gelecek hafta yapılacak Merkez Bankası toplantısında faiz oranlarının sert bir şekilde artırılacağı beklentisini güçlendirdi. Önde gelen yatırım bankaları, politika faizinin yüzde 8,5’ten yüzde 20 ve üstüne çıkarılması yönünde tahminlerde bulunuyor.

Faiz oranlarının artırılması, TL’nin değer kaybını durdurmak için de önemli bir adım olacak. TL, son iki yılda dolar karşısında yüzde 64 oranında değer kaybetti ve 28 Mayıs seçimleri sonrasında da yüzde 16 daha geriledi. Bu da hem ithalat maliyetlerini artırarak enflasyonu tetikledi hem de döviz borcu olan şirketleri zor durumda bıraktı. TL’nin değer kaybından korkan vatandaşlar da döviz veya altın alarak cari açığı büyüttü. Türkiye’nin cari açığı ocak-nisan döneminde 29,7 milyar dolara ulaştı. Bu açık, büyük ölçüde Merkez Bankası rezervleriyle finanse edildi. Ancak Merkez Bankası rezervleri de tehlikeli derecede düştü.

Net dış varlık pozisyonu 2001 krizi döneminden bile daha kötü derecede ekside. Deutsche Bank stratejisti Christian Wietoska, “Mevcut seviyeler tehlikeli derecede düşük ve döviz rezervlerini yeniden inşa etmek için çaba gerektiriyor” dedi.

Ekonomi Haberleri