Kars ve Ardahan’da baş gösteren şap hastalığı, ülkenin hayvancılık sektörünü derinden sarsarken, hastalık hızla yayılarak Artvin’in Şavşat ve Ardanuç ilçelerine, özellikle Cevizli, Kayadibi ve Saylıca köylerinin ortak kullandığı yaylaya ulaşmış ve hem üreticiyi hem de tüketicileri büyük bir endişeye sevk etmiştir. Bu kritik durumun tüm boyutlarını anlamak için okumaya devam edin.
Şap hastalığının yayılma hızı ve etkileri, üreticilerin hayvanlarında ağız içi, meme ve tırnak aralarında ciddi yaralar oluşturarak dilin etkilenmesi durumunda ise ölüm riskini artırdığı bir tablo çizmekte olup, üreticiler, mevcut tedavi yöntemlerinin yetersiz kaldığını ve hayvanlarının çoğunda hastalığın görüldüğünü belirtmektedir. Bu yaygın ve endişe verici salgının detaylarına daha yakından bakmak için okumaya devam edin.
Üretici Beşir Dursun’un ifadesine göre, ilk başta birkaç hayvanda görülen hastalığın kısa sürede tüm yaylaya bulaştığı ve neredeyse her hayvanda belirtilerinin görüldüğü, tedavi için kullanılan antibiyotik, iyot, tentürdiyot ve buz kompresinin kesin çözüm sağlamadığı, veterinerlerin ise enfeksiyonun kendi seyrinde geçmesi gerektiğini ancak dilde oluşan vakaların ölümcül olabileceğini söylediği aktarılırken, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın önlem almakta geç kaldığı, ilk vakanın 29 Temmuz’da görülmesine rağmen ertesi gün tüm yaylaya yayılmasına rağmen etkili bir önlem alınmadığı ve ciddi ilaç sıkıntısı yaşandığı dile getirilmektedir. Salgının üreticiler üzerindeki yıkıcı etkilerini ve alınan (veya alınamayan) önlemleri daha iyi anlamak için okumaya devam edin.
Hayvanlarının beslenemediğini ve buzağılarda da ciddi yaralar oluştuğunu belirten üretici Nihat Geçkin, yaklaşık beş gündür hayvanlarının bu durumda olduğunu, memelerinde ve burunlarında yaralar olduğunu ve hayvanları elle beslemeye çalıştıklarını ifade ederken, İlçe Tarım yetkililerinin sadece "dezenfekte edin" demekle yetindiğini ve bunun teselliden öteye geçmediğini belirtmiştir; ayrıca başka bir üretici hayvanların memesindeki yaralar nedeniyle sağım yapamadıklarını, Ayşe Kurdaş ise hayvanların yara içinde olduğunu ve ot yiyemediklerini dile getirerek durumu özetlemiştir. Ekonomik yükün boyutlarını anlamak için okumaya devam edin.
Bölgeye dışarıdan ot sokulamadığını ve hayvanların aç kaldığını ifade eden üretici Temel Kurdaş, kendi tarlalarından bu yıl yalnızca 400 balya ot alabildiklerini, geçen yıl 2 bin balya topladıklarını ve kışın ne yapacaklarını bilmediklerini belirtirken, kredi borçları olduğunu ve ödemekte zorlandıklarını dile getirerek devletten destek ve kredi borçlarının ertelenmesi çağrısında bulunmuştur; üretici Süleyman Yazar da yaylada ilaç temininde ciddi sıkıntı yaşandığını, Şavşat genelinde 60’a yakın köyde şap hastalığı görüldüğünü, sadece kendi köylerinde bin 500’e yakın hayvan bulunduğunu ve bir hayvana bir şişe ilaç gerekse bin 500 şişe gerektiğini, Şavşat’ta sadece birkaç veteriner kliniği olmasının bu ihtiyacı karşılamaya yetmediğini ve devletin bu noktada devreye girmesi gerektiğini ifade etmiştir. Bu acil çağrıların ve krizin derinliğini daha da gözler önüne sermek için okumaya devam edin.
Bölgeye giderek üreticilerle görüşen CHP Şavşat İl Genel Meclis Üyesi Yaşar Gülel, Tarım ve Orman Bakanlığı’na seslenerek, Şavşat’ın en büyük hayvancılık yaylası olan Arsiyan’da ciddi bir kriz yaşandığını, üreticilerin ne ot ne de ilaç bulabildiğini, hastalığın neredeyse tüm hayvanlara bulaşmış durumda olduğunu belirterek üreticiye daha fazla destek verilmesini, kredilerin ertelenmesi, ilaç ve yem desteğinin acilen sağlanmasını isteyerek, ithal hayvan ve buğdaya verilen önemin yerli üreticiye de gösterilmesi gerektiğini, Tarım Bakanlığı’nın kendi üreticisine sahip çıkması gerektiğini ve bu insanların zorlu koşullarda hayvancılık yapmalarına rağmen yalnız bırakıldığını vurgulamıştır. Bu ve benzeri güncel gelişmeleri takip etmek için https://www.avazturk.com adresini ziyaret edebilirsiniz; tüm bu gelişmeler, Türkiye’deki şap hastalığı salgınının sadece bir sağlık sorunu olmanın ötesinde, hayvancılık sektörünü ve dolayısıyla ülke ekonomisini derinden etkileyen çok boyutlu bir krize dönüştüğünü ve acil, kapsamlı devlet desteğine ihtiyaç duyulduğunu açıkça ortaya koymaktadır.