Uzun Boşanma Davaları Hak İhlali Sayıldı!

Anayasa Mahkemesi’nden boşanma davalarına bomba etkisi yaratacak karar! Yıllar süren davalar için ne değişecek? Hemen okuyun!

Türkiye’de yıllarca süren boşanma davaları, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) emsal niteliğindeki kararıyla yeni bir döneme giriyor. AYM, 14 Mayıs 2025’te aldığı kararla, uzun süren boşanma davalarının bireylerin evlenme ve aile kurma haklarını ihlal ettiğine hükmederek, başvuruculara manevi tazminat ödenmesine karar verdi. Bu karar, yıllardır adliyelerde sonuçlanmayı bekleyen binlerce kişi için umut ışığı olurken, yargı sistemindeki tıkanıklıkları bir kez daha gündeme taşıdı. Peki, bu kararın perde arkasında neler yatıyor ve vatandaşlar için neler değişecek? Bu tarihi gelişmenin detaylarını öğrenmek için makalenin devamını okumaya devam edin.

AYM’ye başvuran N.Ç. ve diğer vatandaşlar, boşanma davalarının yıllarca sonuçlanmaması nedeniyle özel hayatlarını düzenleyemediklerini ve yeniden aile kurma haklarından mahrum kaldıklarını belirtti. AYM, bu başvuruları birleştirerek inceledi ve 14 Mayıs 2025’te oybirliğiyle çarpıcı bir karar verdi. Kararda, N.Ç.’nin 9 Kasım 2016’da açtığı boşanma davasının hâlâ devam ettiği, diğer başvurucuların davalarının ise 5 ila 10 yıl arasında sonuçlandığı belirtildi. AYM, bu sürelerin “makul” olmadığını vurgulayarak, devletin boşanma davalarını makul sürede sonlandırma yükümlülüğünü yerine getirmediğini ifade etti. Bu kararın hukuki dayanaklarını anlamak için okumaya devam edin.

Kararın temelinde, evlenme hakkının Anayasa’nın 20. ve 41. maddeleri ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 12. maddesi kapsamında korunduğu yatıyor. AYM, uzun süren yargılamaların, bireylerin özel hayatlarını planlama ve yeni bir aile kurma haklarını fiilen imkânsız hale getirdiğini belirtti. Raportörün hazırladığı raporda, boşanma süreci tamamlanmadan sadakat yükümlülüğünün devam etmesi nedeniyle bireylerin özel hayatlarına müdahale edildiği vurgulandı. Özellikle, çekişmeli boşanma davalarının karmaşık yapısı ve mahkemelerin yoğunluğu, bu uzun sürelerin başlıca nedenleri olarak öne çıktı. Bu ihlalin detaylarını keşfetmek için okumaya devam edin.

Avukat Canan Atabay, AYM kararını değerlendiren bir açıklama yaptı: “Müvekkilim bir kadın ve belli bir yaşa geldi. Uzun süren davalar, sadece yargılama süreci değil, özellikle kadınlar için çocuk sahibi olma hakkını da elinden alıyor.” Atabay, kararın, boşanma davalarının özel hayata saygı hakkı kapsamında değerlendirilmesini sağladığını ve bu yönüyle emsal teşkil ettiğini belirtti. AYM’nin, sadakat yükümlülüğünün devamının bireylerin yeni bir birliktelik kurmasını engellediğine vurgu yapması, kararın toplumsal etkisini artırıyor. Bu açıklamaların ve kararın yankılarını öğrenmek için okumaya devam edin.

Türkiye’de boşanma davalarının uzun sürmesinin ardında yapısal sorunlar yatıyor. Adliyelerdeki hâkim ve personel eksikliği, çekişmeli davalardaki delil toplama süreçlerinin uzaması ve mahkemelerin yoğunluğu, yargılamaları yıllara yayıyor. Örneğin, Ankara gibi metropol şehirlerde bir çekişmeli boşanma davasının ortalama 300 gün sürmesi hedeflense de, bu süre genellikle 5-10 yıla kadar uzayabiliyor. Avukat Serpil Çınar, “Çekişmeli davalarda delillerin toplanması, tanıkların dinlenmesi ve bilirkişi raporları süreci uzatıyor,” diyerek sorunun kökenine işaret etti. Bu yapısal sorunların detaylarını anlamak için okumaya devam edin.

AYM’nin kararı, kamuoyunda da geniş yankı buldu. Sosyal medyada #AYMBoşanmaKararı etiketiyle yapılan paylaşımlar, vatandaşların yıllarca süren davalardan duyduğu rahatsızlığı gözler önüne serdi. Bir X kullanıcısı, “8 yıl boşanmayı bekledim, hayatım durdu. Bu karar umut verici!” paylaşımıyla duygularını ifade etti. Ancak, bazı hukukçular, kararın uygulanabilirliği konusunda temkinli. Hukuk profesörü Dr. Mehmet Aydın, “Tazminat ödenmesi önemli, ama asıl mesele yargı sisteminin hızlandırılması,” dedi. Bu tartışmaların ve vatandaş tepkilerinin seyrini öğrenmek için okumaya devam edin.

Siyasi arena da bu karardan nasibini aldı. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, AYM’nin kararını överek, “Yargının tıkanıklığı, halkın hayatını çalıyor. Bu karar, adaletin önemini bir kez daha gösterdi,” dedi. Öte yandan, Adalet Bakanlığı, yargı reformu kapsamında aile mahkemelerinin sayısını artırmayı ve dijitalleşme süreçlerini hızlandırmayı planladığını duyurdu. Ancak, geçmişteki reform vaatlerinin sonuçsuz kalması, vatandaşlarda güvensizlik yaratıyor. Bakanlığın bu adımlarının detaylarını ve olası etkilerini keşfetmek için okumaya devam edin.

AYM’nin kararı, yalnızca bireysel başvurularla sınırlı kalmadı; aynı zamanda yargı sistemine yönelik bir uyarı niteliği taşıyor. Kararda, devletin “evlenme hakkını zedelemeyecek şekilde özen yükümlülüğünü” yerine getirmediği belirtilirken, yargılamaların makul sürede tamamlanması gerektiği vurgulandı. Bu karar, gelecekte benzer davalarda emsal teşkil edebilir ve mahkemelerin daha hızlı karar almasını teşvik edebilir. Ancak, asıl mesele, bu kararın yargı sisteminde köklü bir değişim yaratıp yaratamayacağı. Daha fazla bilgi için https://www.avazturk.com adresini ziyaret edebilirsiniz. Gerçek şu ki, AYM’nin bu tarihi kararı, yıllarca adliye koridorlarında bekleyen binlerce vatandaş için bir umut ışığı olurken, Türkiye’nin yargı sistemindeki yapısal sorunlara çözüm bulma sorumluluğunu devlete yüklüyor. Bu karar, boşanma davalarının hızlandırılması için bir dönüm noktası olacak mı? Cevap, önümüzdeki yıllarda yargı reformlarının başarısında yatıyor.

Gündem Haberleri