CEMAL DEMİRTAŞ

CEMAL DEMİRTAŞ

125 BİN ARABALIK SALTANAT

Saltanat.

Kocaman kocaman adamlar devletin kullandığı araçları oturup saymışlar. Fransa’da şu kadar, Almanya’da bu kadar, Türkiye’de 125 bin makam aracı var diye.

Tabi bu sözü eden muhalefet partisinin önde gelen, mavi tikli kişileri olunca.

Dikkat çekmiyor değil hani. Tepki geliyor mu? Evet çekiyor.

Peki bu algı mı yoksa gerçekten böyle bir durum var mı?

Kimsenin bu gibi atılan sözlere, ithamlara doğru mu yanlış mı dediği hiç yok.

Muhalefet söylüyorsa illa bir bildiği vardır mantığı hep geçerli oluveriyor.

Bütün algılarda olduğu gibi.

Hakikaten söylenenler can sıkıcı olduğu icin azıcık sorduk sağa sola.

125 binin içinde neler var diye bakalım istedim cümleten.

Makam arabası.

Gece gündüz demeden tarım için koşturan il, ilçe tarım müdürlükleri var.

Vatandaşın sağlığı için gece gündüz nöbet bekleyen sağlık kuruluşları var.

Ülkeye bir turist daha gelsin diye gece gündüz yol kateden turizm il ve ilçe müdürlükleri var.

Sanayi ve ticaretin artması için gece gündüz demeden o fabrika senin, bu toplantı benim diye koşturan Ticaret Bakanlığı’nın teşkilatları var.

Milletin sağlığı bizim için her şeyden önemli diyerek gece gündüz imalathaneleri, satış ve servis birimlerini denetleyen birimler var.

81 vilayetin Valileri, alt birimleri var.

973 ilçenin kaymakamları , alt birimleri var.

Ülkenin evlatları kuş tüyünde olmasa da rahat rahat uyusunlar diye 24 saat uyanık duran Mehmetçiğimiz ve komutanlarımız, karakollarımız var.

Gece gündüz demeden milletin huzuru için suçluya ve suça göz açtırmayan polis teşkilatımız var.

Kökü binlerce yıla dayanan bu kadim devleti, tüm dünyaya bir ağ gibi sarmış, büyükelçiliklerimiz, konsolosluklarımız, onların alt birimleri, dış temsilciliklerimiz, Tanıtım Ofislerimiz, Ticaret ve turizm birimlerimiz var.

600 milletvekilimiz var.

Bu ülkeyi her sahada milim milim ileri götürmek için çaba sarfeden bakanlarımız, yardımcıları, alt birimlerimiz var.

Senden benden ayrımı yapmadan, her pariteden seçilen belediye bakanlarımız var. Alt birimleri var. Su, kanalizasyon, imar, alt yapı...

Say say bitmez...

Var da var.

155’i aradığınızda 5 dakika gecikti diye çemkirdiğimiz ambulans da var.

10 dakika susuz kaldık diye "nerde bu belediye" dediğimiz sizin de belediyeniz var.

Var da var.

Makam arabası saltanatı.

Sui misal misal olur mu bilmem tabi.

IBB Belediye Başkanı Sayın İmamoğlu seçildiğinin hemen akabinde boş bir araziye yüzlerce arabayı canlı yayınlarla dizerek "işte bunlar fuzuli..." demişti.

Hayret ettik tabi.

Bizim Başkanımız "israf haramdır" derken bunca aracı "fuzuli" şekilde nasıl alır, kiralar diye.

Nerden bilelim bunun da karalamanın bir versiyonu olduğunu.

Sonra gördük ki Rahmetli Kadir Topbaş ve ondan hemen sonra göreve gelen başkanımız 1700 araçla koskoca IBB’yi yönetmişler. Sayın İmamoğlu onlara israf etmekle itham ederken, şu anda araç sayısı neredeyse 4000.

Hayırdır, İstanbul mu büyüdü? Kimse sormuyor. Biz dahil.

Sonra.

Makam arabası varsa illaki makam saltanatı da vardır. 2 yıldan beri IBB’yi yöneten Sayın İmamoğlu belediye iştiraki olan 29 şirkete 101 adet yeni yönetim kurulu üyesi ilavesi yapıyor.

Saltanat.

Nasıl ama?

Makam arabası saltanatı mı var diyorsunuz?

Tamam.

Siz örnek olun o halde önce.

Bütün belediye başkanlarınız, yardımcıları, belediye iştiraklerinin müdür, amirleri, TBMM’den partilerinize tahsis edilen araçlar, eskortları dahil olmak üzere hepsini iptal edin önce.

Hepsini geri verin.

Sonra da çıkın "bak biz hepsini verdik, sıra sizde…"

Deyin hadi.

TBBM Grup Amirleri, Grup Başkan Vekilleri, Parti Genel Başkan ve Yardımcıları....

Hadi görelim sizi.

Yapamazsınız.

Son model, bilmem kaç milyarlık zırhlı Mercedesi, bisikletinin makam arabası yapanlardan bizim de beklentimiz budur.

Bol keseden atmak ile kamu kurum ve kuruluşlarını rencide etmek, o mevkilerde bulunan insanlara saygısızlık ederek ucuz politikalar yapmak mıdır siyaset?

Maalesef bu ithamlara maruz kalan makam ve mevki sahiplerinin. bazılarının ellerini kızartırcasına alkış tutmaları ise tam bir ikiyüzlülük değil mi?

Devletin kendisine makamından ve görevinden dolayı tahsis ettiği bir emniyet amirinin veya il, ilçe tarım müdürünün, ya da belediye başkanının bu saygısızlığın kedine de yapılmış olduğunu neden idrak etmez acaba?

125 bin makam aracını sadece Sayın Cumhurbaşkanı ve bakanlar mı kullanıyor?

Kendi görüşünden olanların da asılsız ve mesnetsiz bu kabil ithamlara karşı durması gerekmez mi?

Yapıcı siyaset hepimizin özlemi olmalı.

Talip olunan makamları gözünüz kapalı eleştirirseniz, yarın oturacak koltuk bile bulamazsınız. Çünkü bu ajitasyonun sonu asla gelmez.

S 400 alırsın, neden aldık, kime karşı aldık?

Mavi Vatan dersin, neden dedik, otur yerinde.

Gaz bulursun, şimdi gazın sırası mı, önce git su bul dendi

HES yaparsın, katliam dendi.

Köprü yaparsın, Şırnaklı İstanbul’daki köprü için neden vergi veriyor dendi.

Millet aç. Bunları yapacağına parayı millete ver. Dağıt tomar tomar…

O zaman sanki gönülleri hoş mu olur dersiniz?

Asla.

Açık açık "ağzınızla kuş tutsanız biz yine karşı çıkacağız" diyen bir zihniyetten kimsenin beklentisi olabilir mi?

Bu mudur Siyaset?

Kendi ülkesinin yaptığı icraatlarıyla UTANAN başka bir ülkede muhalefet var mı acaba?

Ya da bunu hiç sorgulamadan inanan bir kesim ?

Yoktur yok.

Sevmek asla mecburi değildir, şahsidir.

Saygı duymak.

İşte o mecburi.

Selam ve Dua ile.

Önceki ve Sonraki Yazılar