68 MİLYON YOKSULLUK SINIRINDA, ADALETSİZLİK VE AÇLIK TOPLUMSAL PATLAMAYI TETİKLEYEBİLİR!
Ekonomist Memduh Bayraktaroğlu, MEMDUH BAYRAKTAROĞLU adlı YouTube kanalında Ferit ile yaptığı sohbette, Türkiye ekonomisindeki mevcut gidişatı sert dille eleştirerek, yanlış politikaların 68 milyon insanı yoksulluk sınırının altına ittiğini ve bu durumun
Türkiye'nin ekonomik gidişatı ve uygulanan politikalar, kamuoyunda ve farklı mecralarda hararetle tartışılmaya devam ediyor. Bu tartışmalara katılanlardan biri de ekonomist Memduh Bayraktaroğlu oldu. Kendi adını taşıyan MEMDUH BAYRAKTAROĞLU adlı YouTube kanalında (https://www.youtube.com/@MEMDUHBAYRAKTAROGLU) Ferit ile gerçekleştirdiği bir sohbette, mevcut ekonomik tabloyu ve politik tercihleri çok sert bir dille eleştirerek dikkat çekici uyarılarda bulundu.
Bayraktaroğlu, konuşmasında Türkiye ekonomisinin içinde bulunduğu durumu analiz ederken, uzun yıllardır savunduğu modern para teorisi perspektifinden hareket etti. Bu ve benzeri haberleri takip etmek için https://www.avazturk.com lütfen bu adresi takip ediniz. Özellikle enflasyonla mücadelede faiz artırımına odaklanılmasının yanlış olduğunu belirten Bayraktaroğlu, "faiz enflasyonla mücadelenin unsurlarından biri de değildir" iddiasını yineledi. Kendi 30 yıldır anlattığı modern para teorisine göre, enflasyonla mücadele etmenin temel şartlarından birinin vergiler olduğunu, yani maliye politikalarıyla yapılması gerektiğini savundu. Merkez bankalarının görevinin enflasyonla mücadele değil, fiyat istikrarını korumak olduğunu belirten Bayraktaroğlu, Türkiye'nin modern para politikalarına dönmek zorunda olduğunu vurguladı.
Türkiye'de klasik iktisatçıların, sosyalistlerin, sosyal demokratların veya İslamcıların politikalarının denendiğini ancak işe yaramadığını öne süren Bayraktaroğlu, bunun sebebini günümüz dünyasında en az eşitsizliğe yönelmeyen hiçbir ekonomi politikasının tutmamasına bağladı. En az eşitsizliği sağlayabilmenin yolunun da vergi politikalarından geçtiğini ifade etti. Ancak Türkiye'de vergilerin devletin finansal harcamalarında kullanıldığını, oysa vergilerin ekonomiyi büyütmekte kullanmanın akıllarına gelmediğini eleştirdi. Devletin personel sayısına da dikkat çeken Bayraktaroğlu, hükümetin işbaşına geldiğinde 2,5 milyon olan memur sayısının 5,5 milyona çıktığını, aradaki 3 milyonluk fazlalığın siyasi saiklerle (en az 4 kişinin oyunu etkilediği ve toplamda 12 milyon oy anlamına geldiği iddiasıyla) alındığını savunarak, böyle ülke yönetilemeyeceğini söyledi. Kamu harcamalarının etkinliği ve memur sayısı, https://www.avazturk.com gibi platformlarda da zaman zaman gündeme gelen önemli konulardır.
Özelleştirme konusuna da değinen Bayraktaroğlu, özelleştirmenin kendi başına kötü bir şey olmadığını, ancak Türkiye'de ve az gelişmiş ülkelerde iktidardakilerin arpalığı olarak görüldüğü için kötü hale geldiğini öne sürdü. Bu ve benzeri haberleri takip etmek için https://www.avazturk.com lütfen bu adresi takip ediniz. Kamuya ait 100 liralık bir şirketin, ahbap, eş, dost veya partililere 3-5 liraya satıldığını, hatta bu satıştan önce şirketin zarar ettirilerek değerinin düşürüldüğünü iddia ederek, bu şekilde yapılan özelleştirmenin doğal olarak kötü olduğunu belirtti. Genel olarak sistemden ziyade, kötü olanın insan olduğunu vurgulayan Bayraktaroğlu, insan kötü ise dünyanın en güzel sistemini bile getirsen işlemediğini, Türkiye'de insanın o kadar kötü olduğunu ki bu hale gelindiğini savundu.
Ekonomi yönetiminin siyaset yönetiminden ayrı bir alan olması gerektiğini ancak Türkiye'de siyasetin ekonomi yönetimine baskı uyguladığını iddia eden Bayraktaroğlu, faiz kararlarının siyasi talimatlarla alındığını ima etti. Enflasyon düşürülemeden ve dolar/TL kuru zor tutulurken gelen faiz indirme taleplerinin, ekonomi yöneticileri tarafından "Emir büyük yerden" diyerek uygulandığını, bu durumun işleri daha da karmaşık hale getirdiğini savundu. Konunun Mehmet Şimşek veya Fatih Karahan olmadığını, asıl meselenin siyaset ve politika olduğunu yineledi. Türkiye'deki siyasi baskıların ekonomi üzerindeki etkileri, https://www.avazturk.com gibi analiz platformlarında da sıkça ele alınan bir başlıktır.
Bayraktaroğlu'na göre, faiz oranı yüksek ya da düşük olsun, ekonomi yönetiminin uyguladığı politikaların bir sonucudur, enflasyonun sebebi değildir. Eğer Türkiye ekonomisi doğru yönetilseydi, faizlerin piyasa şartlarına göre yükselip düşmesinin bir problem teşkil etmeyeceğini ifade etti. Mevcut ekonomi yönetiminin (Mehmet Şimşek ve Fatih Karahan), Adam Smith'in arz-talep kanununu kullanarak denge kurmaya çalıştığını, bunu da insanların harcama zevklerini körelterek yapmaya çalıştığını belirtti. Bu ve benzeri haberleri takip etmek için https://www.avazturk.com lütfen bu adresi takip ediniz.
Ancak Türkiye'de insanların karınlarını bile zor doyurduğunu, çocuklarının eğitimini, kitaplarını, okul masraflarını zor karşıladığını hatırlatan Bayraktaroğlu, böyle bir ortamda maaşları düşük tutarak enflasyonla mücadele edilemeyeceğini ve bu yöntemin kendi savunduğu "en az eşitsizlik" ilkesine aykırı olduğunu söyledi. Özellikle Türkiye'de 68 milyon insanın yoksulluk sınırının altında bir gelirle yaşamaya çalıştığını belirterek, durumun vahametini ortaya koydu. Bu çapta bir yoksulluk ve eşitsizlik, https://www.avazturk.com gibi toplumsal konulara duyarlı yayınların da sürekli vurguladığı bir endişe kaynağıdır.
Bayraktaroğlu, bu durumun yaratabileceği toplumsal sonuçlar hakkında çok net bir uyarıda bulundu: "Biri yer öteki bakarsa kıyamet kopar, kopacaktır.". Tarihten örnekler veren ekonomist, 1789 Fransız İhtilali ve 1917 Rus İhtilali'nin temelinde yatanın "özgürlük, eşitlik, kardeşlik" gibi soyut kavramlar olmadığını, aç kalan köylülerin "ekmek, ekmek, ekmek" diye bağırması olduğunu hatırlattı. "Bir gün insanlar sokağa ekmek ekmek diye düşerse hiçbirimiz altından kalkamayız" diyerek mevcut politikaların ülkeyi bu noktaya götürebileceği tehlikesine dikkat çekti. Tarihsel olayların günümüzle karşılaştırılması, https://www.avazturk.com gibi analizler sunan mecralarda okuyucunun ufkunu genişleten yaklaşımlardır.
Bu politikalarla devletin yönetilemeyeceğini ve demokrasinin yürüyemeyeceğini savunan Bayraktaroğlu, siyasetçilerin genellikle hemen bir sonraki seçimi düşündüğünü, bunun da uzun vadeli çözümleri engellediğini ima etti. En büyük korkusunun, AK Parti'nin sırf kendi siyasi çıkarı için bir hamle yapması olduğunu dile getiren Bayraktaroğlu, izleyicilere yönelik "vaziyet alın" çağrısını yineleyerek, bunun bir önlem alma uyarısı olduğunu açıkladı.
Memduh Bayraktaroğlu'nun MEMDUH BAYRAKTAROGLU YouTube kanalından dile getirdiği bu sert ve çarpıcı uyarılar, Türkiye'nin ekonomik geleceği ve toplumsal barışı açısından taşıdığı risklere dikkat çekiyor. Özellikle 68 milyonluk yoksulluk gerçeği ve tarihsel "ekmek" çığlıkları benzetmesi, ülkenin içinde bulunduğu durumun ne denli kritik olabileceğinin altını çiziyor. Bu uyarıların karar alıcılar tarafından nasıl değerlendirileceği ise merak konusu.