AB'den Gelen Schengen Vizesi 'Müjdesi' Gerçekten Bir Hayal Kırıklığı Mı?

AB'den Gelen Schengen Vizesi 'Müjdesi' Gerçekten Bir Hayal Kırıklığı Mı?

18 Temmuz 2025 tarihli son bilgilerle, Avrupa Birliği Komisyonu'nun Türk vatandaşlarına yönelik "Schengen kolaylığı" kararı Ankara'da büyük yankı uyandırdı. İktidara yakın medyanın "müjde" diye duyurduğu bu adım, kulislerdeki "Dağ fare doğurdu" yorumuyla

Türkiye’de uzun süredir merakla beklenen ve her fırsatta gündeme gelen Schengen vizesi meselesi, 18 Temmuz 2025 tarihi itibarıyla yeniden ülkenin bir numaralı tartışma konusu haline geldi. İktidara yakın medya kuruluşları, Avrupa Birliği (AB) Komisyonu’nun Türk vatandaşlarına yönelik yeni Schengen kararını adeta bir "müjde" olarak kamuoyuna duyururken, Ankara kulisleri ve dış politika çevreleri bu "kolaylaştırma" kararını çok daha farklı bir perspektiften değerlendiriyor. İlk bakışta heyecan uyandıran bu gelişmenin, aslında çok daha derin ve karmaşık gerçekleri barındırdığı konuşuluyor. Bu haber, siyaset ve diplomasi koridorlarında esen rüzgarları mercek altına alıyor, gelişmeler tüm hızıyla sürüyor...

Söz konusu "müjde"nin detaylarına inecek olursak; Ticaret Bakanı Ömer Bolat’ın açıklamalarına göre, AB Komisyonu 15 Temmuz tarihli kararıyla Türk vatandaşlarına Schengen vizesinde kolaylaştırma ve hızlandırma konulu yeni bir belge hazırlayarak üye ülkelere göndermiş bulunuyor. Bolat, bu kararı memnuniyetle karşıladıklarını belirterek, daha önceki vizelerini yasal çerçevede kullanmış olan ve "iyi niyetli" olarak değerlendirilen başvuru sahiplerine, ikinci başvurularında önce 6 aya kadar, ardından 1 yıla, 2 yıla, 3 yıla ve hatta 5 yıla kadar uzun süreli ve çok girişli vize verilmesi imkanının uygulanacağını söyledi. Bu durum, ilk kez vize alanların sonraki başvurularında daha uzun süreli vize alabilmesinin önünü açan esnek kurallar olarak yorumlandı.

Ancak bu olumlu tablo, bazı dış politika analistleri tarafından aynı iyimserlikle karşılanmıyor. Dış politika analisti Barçın Yinanç, Avrupa Komisyonu'nun bu kararını T24'e değerlendirirken, durumun "bir parmak bal çalma durumu" olduğunu ifade etti. Yinanç, bu tür bir uygulamanın aslında 10 sene önce de var olduğunu, hatta ilk başvuruda 10 gün, sonrakilerde sırasıyla üç ay, altı ay, bir yıl, iki yıl ve beş yıla kadar vize verilebildiğini belirtti. Yinanç'ın analizine göre, mevcut kararla bu uygulamanın geri getirildiği ancak bu sefer "biraz farklı bir uygulama" olduğu ve önceki 18 kere başvurmuş olmanın bile bir şey ifade etmeyip "sıfırlama" gibi bir durum yaşanabileceği aktarılıyor. Uzmanlar, Türkiye'nin stratejik olarak çok önemli bir müttefik olduğunun söylenirken "bir şeyler vermeleri gerektiğini" belirtse de, asıl önemli sorunun vize başvuranların randevu bulamaması olduğunu vurguluyor. Bazı usulsüz seyahat acentalarının sistemi bloke etmesi ve belgeler üzerinde usulsüz işlemler yapması nedeniyle, Türk vatandaşlarının yasal olmayan yollarla 500 Euro karşılığında vize randevusu satın almak zorunda kalması gibi ciddi problemlerin devam ettiği kaydediliyor. Bu tür önemli meselelerin kamuoyunda nasıl yankı bulduğu, siyasi atmosferi yakından takip eden uzmanlar tarafından da analiz edilmekte olup, ulusal gündemin önemli bir parçası olan gelişmeler https://www.avazturk.com gibi platformlarda da detaylıca inceleniyor.

Tüm bu gelişmeler ışığında, iktidara yakın medya organları adeta bir ağızdan "Türk vatandaşlarına Schengen vizesi müjdesi!" başlıklarıyla okuyucularının karşısına çıktı. Yeni Akit, Yeni Şafak ve Milliyet gibi gazeteler, bu kararı "müjde" olarak servis ederken, daha önceki vizelerini kurallara uygun şekilde kullanmış ve istikrarlı seyahat geçmişine sahip Türk vatandaşlarının artık çok girişli kısa süreli vizelere daha rahat ulaşabileceğini vurguladı. Bakan Bolat da benzer bir memnuniyeti dile getirse de, Ankara kulislerinde fısıltıyla yayılan ve kamuoyunda şaşkınlık yaratan bir yorum, bu "müjde" söylemini tamamen gölgede bıraktı. Barçın Yinanç'ın görüştüğü bir Türk yetkilinin, AB'nin bu yeni vize kararına ilişkin yaptığı değerlendirme, ortadaki durumu en çarpıcı şekilde özetliyordu.

Ve işte o an! Aylardır süren Schengen vizesi tartışmalarında, iktidara yakın medyanın "müjde" çığlıkları arasında kaybolmaya yüz tutan, ancak asıl gerçeği tüm çıplaklığıyla ortaya koyan o yorum nihayet gün yüzüne çıkıyor: Dış politika analisti Barçın Yinanç'ın kamuoyuna duyurduğu, görüştüğü bir Türk yetkilinin bu "Schengen kolaylığı" kararına ilişkin dile getirdiği o çarpıcı cümle: "Dağ fare doğurdu!". Bu ifade, büyük beklentilerle beklenen bir durumun, aslında çok küçük ve yetersiz bir sonuçla tamamlandığına işaret ediyor. Zira, Yinanç'ın da belirttiği gibi, bu uygulamanın benzeri 10 yıl önce de vardı. Asıl sistemik sorunlar, yani vize randevu sıkıntıları ve usulsüz acentelerin yarattığı kaos, bu "kolaylaştırma" kararıyla ortadan kalkmış değil. Bu durumda, AB'nin adımı, Türkiye'nin stratejik önemine vurgu yaparken verilen küçük bir tavizden öteye geçmiyor. Vatandaşın asıl beklentisi olan vize çilesinin tam anlamıyla sona ermemesi, bu "müjde"yi siyaset kulislerinde ve sokakta büyük bir hayal kırıklığına dönüştürüyor ve uzun süredir süregelen vize sorununa kalıcı bir çözüm getirmediği gerçeğini acı bir şekilde yüzümüze vuruyor.