Adalet Bakanlığı'nda "Tahliye Pazarı" İddiaları: Cezaevlerinde Neler Oluyor?

Adalet Bakanlığı'nda "Tahliye Pazarı" İddiaları: Cezaevlerinde Neler Oluyor?

İstanbul Büyükşehir Belediyesi operasyonlarında tutuklananların cezaevi koşulları ve bazı üst düzey isimlerin 'etkin pişmanlık' ile serbest kalması, cezaevlerinde bir "tahliye pazarı" oluştuğu iddialarını gündeme getirdi. Muhalefet, Adalet Bakanlığı'na...

Türkiye gündemini sarsan "rüşvet" ve "ihaleye fesat karıştırma" iddialarıyla süren İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) operasyonları kapsamında tutuklananların cezaevi koşulları ve yargılama süreçleri, kamuoyunda infiale yol açtı. Halk TV ekranlarında konuşan siyasetçi Cemal Enginyurt, özellikle "insani duyarlılık" eksikliğini vurgulayarak cezaevlerinde yaşananlara dair çarpıcı detaylar paylaştı ve "tahliye pazarı" iddialarını dile getirdi.

Gökçe'nin Düğün Fotoğrafları, Çalı'nın Sürgünü ve Atatayman'ın Yerde Yatışı

Umut Akdoğan'ın Twitter mesajını gündeme getiren Enginyurt, İBB iştiraklerinden Medya A.Ş. Genel Müdürü Buğra Gökçe'nin Silivri Cezaevi'nde 28 Mayıs'ta evlendiğini hatırlattı. Cezaevi yönetimi tarafından çekilen düğün fotoğraflarının, ailesinin 20 gündür (toplamda 44 gün önce çekilen kareler) talep etmesine rağmen verilmemesini "basit ve insani bir talebin karşılanmaması" olarak nitelendirdi. Cemal Enginyurt, 12 Eylül darbe döneminde dahi cezaevinden fotoğraf alabildiklerini belirterek, Gökçe'ye yapılan muamelenin "tutsak muamelesi" olduğunu savundu. Gökçe'nin ülkedeki açlık, yoksulluk ve gençlerin okuryazarlığı üzerine proje üreten bir isim olduğunu ve kendisiyle ilgili olmayan, 6 yıl önce İzmir'de görev yaptığı dönemlerle ilgili suçlandığını ifade etti.

Benzer bir "insani zulmün" Beylikdüzü Belediye Başkanı Murat Çalı'ya da yapıldığını belirten Enginyurt, Çalı'nın annesine haber verilmeden Silivri'den 600 km öteye, İzmir'e sürülmesini eleştirdi. Ayrıca, yine Medya A.Ş.'den İpek Elif Atatayman'ın Afyon Cezaevi'nde 5 gün yerde yattığını ve bu durumun kamuoyuna yansımasının ardından üç kişinin oradan başka yere nakledildiğini aktardı.

62 Kişilik Koğuşlar ve Psikolojik Baskı İddiaları

Cemal Enginyurt, İBB'den tutuklananların Silivri Cezaevi'nde tek veya üç kişilik koğuşlarda kalmaları gerekirken, "psikolojik baskı" amacıyla uyuşturucudan yatan veya gasp yapan insanların arasına, 62 kişilik koğuşlara atıldığını iddia etti. Bu durumun tutukluların "hayati tehlikesini" ve "psikolojik baskısını" artırdığını vurguladı.

"Tahliye Pazarı" ve Aziz İhsan Aktaş Tartışması

Enginyurt'un konuşmasında en çok öne çıkan iddia, cezaevlerinde "itirafçı ol" teklifleri veya "duygusal teklifler" ile bir "borsa" ya da "pazar" oluştuğu yönündeydi. Bu durumu "tahliye pazarı" veya "FETÖ borsası"na benzetti.

Bu iddiaların merkezinde, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ihalelerinde "rüşvet alan ve veren, fesat karıştıran, araba, altın ve ev hediye eden" bir "örgüt lideri" olarak suçlanan Aziz İhsan Aktaş'ın serbest bırakılması yer aldı. Enginyurt, Türk Ceza Kanunu'nun 252. maddesinin rüşvet alan ve vereni 4 yıldan 12 yıla kadar hapisle cezalandırdığını hatırlatarak, Aktaş'ın "etkin pişmanlık" hükümlerinden faydalanarak nasıl serbest kaldığını sorguladı.

Cemal Enginyurt, örgüt lideri olduğu iddia edilen birinin itirafçı olmasının "örgütün düştüğü anlamına geldiğini" ve bu durumda örgüt üyelerinin suçunun ne olduğunu sordu. Aktaş'ın, hayatında hiç tanımadığı ve belediyeyle iş yapmamış Cafer Mahiroğlu'nu suçlayarak serbest kaldığını ileri sürdü. Aktaş'ın tahliyesinin ardından şirketine konkordato ilan edip 3 ay zaman kazandığını ve milyar dolarlık işlerini yürüterek tekrar "ayağa kalktığını" belirtti.

Benzer şekilde, rüşvet verdiklerini itiraf etmelerine rağmen etkin pişmanlıktan faydalanan İlbak ve Muhittin Palazoğlu gibi isimlerin de serbest bırakılmasını eleştirdi.

Adalet Bakanlığı'na Çağrı: "Beni Çağırın, Anlatayım!"

Cemal Enginyurt, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'a ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'a açık çağrıda bulunarak, "Oluşmadı diyorsanız beni çağırın yüz yüze konuşalım. Ne pazarı oluşmuş? Tahliye pazarı. Seni çıkartırız pazarı oluşmuş" dedi. Kimin kime ne teklif ettiğini, hangi mahkuma karşılık ne istendiğini, kimlerin nasıl çıkarıldığını ve kimlerin nasıl dışarıda olduğunu anlatmaya hazır olduğunu ifade etti.

Öte yandan, adı geçen isimlerin yanı sıra, "duydum gördüm" gibi ifadelerle tutuklandığı iddia edilen Baki Aygöner (iş adamı) ve Aykı Erdoğdu gibi isimlerin de cezaevinde bulunduğunu belirtti. Ayrıca 40 yıllık arkadaşı, İBB Emlak Daire Başkanı Ali Sukas'ın da hiçbir somut delil olmaksızın cezaevinde yattığını, "pazara giremeyenlerin" içeride kaldığını öne sürdü. Trabzon'dan bir kız çocuğunun da (Ağaç İşleri'nden) tutuklu olduğunu ve babasının emekli maaşını kirasına gönderdiğini belirterek, adalet sisteminin herkese eşit işlememesi durumunu sorguladı.

Bu iddialar, Türkiye'deki adalet sisteminin şeffaflığı ve cezaevlerindeki insan hakları koşulları üzerine ciddi soruları beraberinde getiriyor. Muhalefet kanadı, Adalet Bakanlığı'nın bu iddialara açıklık getirmesini ve gerekli soruşturmaları başlatmasını talep ediyor.