Adana Operasyonu, Ülkeye Yayılan Gizli Bir Darbe Girişiminin Son Halkası!
İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, Adana dahil birçok şehirde CHP'li belediyelere ve siyasetçilere yönelik yürütülen operasyonları "250 günlük zulüm zincirinin son halkası" olarak nitelendirdi ve bu sürecin Türkiye'yi muhalefetsiz bırakma çabasının bir...
Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar'ın evi ve belediyesinde yapılan aramalar, ardından Gebze'de gözaltına alınmasıyla başlayan ve tüm ülkenin dikkatini çeken gelişmeler, siyasi çevrelerde büyük yankı uyandırdı. Bu sarsıcı sürecin ardından, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, SÖZCÜ Televizyonu'na telefonla bağlanarak yaşananları daha geniş bir perspektiften değerlendirdi ve Türkiye siyasetine dair akıl almaz iddialarda bulundu. Bu detaylı haber makalesi, Özgür Çelik'in sözleriyle olayın perde arkasını aralamaya devam edecek ve yaşananların basit bir yargı süreci olmaktan öte, çok daha derin bir planın parçası olduğunu gözler önüne serecek. www.avazturk.com olarak edindiğimiz bu bilgiler, okuyucuları koltuklarına bağlayacak nitelikte.
SÖZCÜ Televizyonu sunucusu Sibel Hanım'ın, Özgür Çelik'e "daha önce de aslında İstanbul'da belediye başkanlarına yönelik şafak operasyonları yapıldığında sizinle yayın yapmıştık ve yine CHP'li belediyelere yönelik benzer kararlar geldi neler söyleyeceksiniz" sorusuyla başlamasıyla, Özgür Çelik'in Türkiye'nin demokrasiye geçmiş olsun dilekleriyle sözlerine başlaması, operasyonların sadece Adana ile sınırlı olmadığını ve çok daha büyük bir resmin parçası olduğunu ilk andan itibaren işaret etti. Özgür Çelik, "seçilmişlere yapılan bir operasyon vatandaşın seçme hakkına yapılmış bir operasyon" vurgusuyla, bu tür eylemlerin doğrudan halkın iradesine yönelik olduğunu belirtti.
Özgür Çelik, yaşanan bu durumu, "250 gündür Esenyurt'la başlayan, 19 Mart darbe girişimi ile zirve yapan, 31 Mayıs'ta yine İstanbul'da ve Adana'da belediye başkanlarımızın ve siyasilerin gözaltına alınıp tutuklanmasıyla devam eden süreçten bağımsız bir durum değil" olarak tanımladı. Çelik, bu "adaletsizlik ve zulüm zincirinin en son halkası" olduğunu ve durumu "bir darbe girişimini Türkiye'ye yayma girişimi" olarak değerlendirdiklerini açıkça dile getirdi. Ona göre, "bugün işte Anadolu'da üç Büyükşehir Belediye Başkanı ve İstanbul'da ve Türkiye'nin çeşitli yerlerinde yapılan bugün operasyonlar... 19 Mart darbesini ülke geneline yayma girişimidir".
CHP İstanbul İl Başkanı, bu operasyonların ardındaki "kötü akıl"ın işleyişini de detaylandırdı. Özgür Çelik'in ifadelerine göre süreç şu şekilde işliyor: "ilk önce kürsülerden birileri ya da birisi... hedef gösteriyor. Önce kürsüden hedef gösteriyor ondan sonra troller bir zemin hazırlıyorlar ondan sonra yandaş medya üzerinden yandaş gazeteciler haberler yapıyor ondan sonra siyasallaşmış bir yargı kolluk operasyona başlıyor tam bir entegre yapı." Bu "entegre yapı"nın asıl amacının "belediye başkanlarına itibar suikasti, Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Ekrem İmamoğlu'na itibar suikasti, partimizin kurumsal kimliğinin imajını aşağıya çekme çabası" olduğunu vurguladı.
Özgür Çelik, bu algı operasyonlarının somut bir örneğini vererek durumu daha da açıklığa kavuşturdu: "bir somut örnek suç örgütü olarak icat ettikleri adına da Aziz İhsan Aktaş suç örgütü dedikleri... Aziz İhsan Aktaş suç örgütü liderine yapılan operasyonlar diye gazetelerde televizyonlarda manşetler attılar." Ancak Çelik'in asıl sorusu şu oldu: "e şimdi nerede peki bu ismi suç örgütü lideri olan Aziz İhsan Aktaş suç örgütünün lideri ve adına örgüt tanımlaması yapılan kişi dışarıda şu anda peki seçilmiş belediye başkanları nerede gözaltında ya da cezaevinde". Bu çelişkiyi gözler önüne seren Çelik, Aziz İhsan Aktaş'ın sadece CHP'li belediyelerden ihale almadığını, kendi oturduğu Bahçelievler Belediyesi'nden de çevre temizlik ihalesi aldığını ancak bu konuda hiçbir soruşturma olmadığını belirtti. Hatta "Bahçelievler Belediyesi 2019 yılı itibariyla çevre temizlik araç kiralama ihalesi iki kere üç kere iptal edilmiş kamu ihalesine fesat karıştırılmış adrese teslim yapılmış diye iptal edilmiş bir yer" olmasına rağmen, orada herhangi bir soruşturma bulunmadığını ekledi. Özgür Çelik, Aziz İhsan Aktaş'ın Isparta Belediyesi, Elazığ Belediyesi, kamu kurumları, Türkiye Büyük Millet Meclisi, Yargıtay ve devlet hastanelerinden de ihale aldığını, ancak "tek bir soruşturma yok, tek bir ne oluyor diyen yok" derken, söz konusu CHP'li belediyeler olunca "suç örgütü lideri diye içeriye alıp iftiracılığa, itirafçılığa zorladıkları kişinin ifadeleri üzerinden bugün Cumhuriyet Halk Partili belediye başkanlarına gözaltı ve operasyon" yapıldığını dile getirdi.
Peki, bu operasyonların ardındaki asıl amaç neydi? Özgür Çelik, "mesele ne Aziz İhsan Aktaş ne başka bir şey meselenin ne olduğunu çok iyi biliyoruz" diyerek iki temel amacı açıkladı. Birinci amaç, "Türkiye uçurumun kıyısına sürüklenmiş... halkın gündemi konuşulmasın, halkın gerçek problemleri konuşulmasın Cumhuriyet Halk Partisi kendi gündemine hapsolsun." Bu kapsamda konuşulması istenmeyen konular arasında gelir adaletsizliği, çocuk ve gençlerin umutsuzluğu, gıdaya erişememesi, şirket iflasları, emekli ve asgari ücretli maaşları, açlık ve yoksulluk sınırları, yüksek enflasyon yer alıyor. Özgür Çelik, "OECD ülkeleri arasında gıda enflasyonunda dünyada birinci sıradasın bunlar konuşulmasın" derken, her gün yaşanan çevre ve doğa katliamları (zeytinlikler, maden meseleleri, Kanal İstanbul'un imara açılması) gibi memleketin sorunlarının da konuşulmamasının amaçlandığını vurguladı.
İkinci amaç ise daha da kritik: Özgür Çelik, "muhalefetsiz, CHP'siz, sandığın sembolik olduğu bir Türkiye, iç cepheyi güçlendirelim diyorlar" ifadeleriyle, Türkiye'nin birinci partisi olan CHP'yi (%35-40 oy oranına sahip) kriminalize etme çabasını dile getirdi. Çelik, "bugün gazeteciyi tutukla Fatih Altaylı cezaevinde siyasi parti genel başkanları cezaevinde sokaktaki vatandaş cezaevinde öğrenci bir eylem yapar gözaltı adliye koridorunda Türkiye'nin yarısından fazlasını kriminalize edip nasıl iç cepheyi güçlendirecekler" diye sordu. Asıl amaçlarının "muhalefetsiz CHP'siz bir Türkiye" olduğunu belirtti ve buna izin vermeyeceklerinin altını çizdi. Özgür Çelik, bu mücadelenin "iki güç arasındaki bir mücadele" olduğunu, bir tarafta "emperyalistlerin desteğini arkasına almış bir grup oligark, yargıyı siyasallaştırmış bir kişi, bir grup oligark, medyayı tekelleştirmiş, tahakkümü altına almış iş dünyasında bir avuç insan, arkasında devletin kaynaklarını sömüren ülkenin kaynaklarını sömüren bir avuç iş dünyası, iletişimin başındaki kişi RTÜK'ün başındaki kişi işte önümüzdeki hafta televizyonunuzu karatacak bir avuç oligark" bulunduğunu dile getirdi. Diğer tarafta ise "millet var, halk var" diyerek, bu kavganın "bir avuç oligarkla milletin kavgası" olduğunu ve "millet kazanacak, halk kazanacak, sandık gelecek onları göndereceğiz başka hiçbir yolu yok" ifadelerini kullandı.
SÖZCÜ Televizyonu sunucusunun, Sözcü TV ve Halk TV'nin aynı anda karartılacak olmasını sorması üzerine, Özgür Çelik "muhalefetsiz bir Türkiye istiyorlar" cevabını yineledi. Çelik, artık CHP'ye "ana muhalefet partisi" demediğini, "Türkiye'nin birinci partisi" ve Ankara'daki mevcut iktidara ise "Türkiye'nin ikinci partisi ve azınlık iktidarı" dediğini vurguladı. Çelik, "muhalefetsiz bir Türkiye derken sadece Cumhuriyet Halk Partisi'ni kastetmiyorum işte az önce söyledim gazeteci Fatih Altaylı tutuklu yani gazeteciler her gün gözaltına alınıyor soruşturma işte adli kontrol şartı bileğine kelepçe evinde otursun basın özgürlüğüne yönelik de tam bu toplam tam bu toplam muhalefetsiz ve sandığın sembolik olduğu bir Türkiye amacıyla yapılan işlerin bir parçası bu" dedi. Demokrasinin dördüncü kuvveti olan basının da susturulmaya çalışıldığını, Sözcü TV ve Halk TV gibi tarafsız yayıncılık yapmaya çalışan kanalların karartılmasının, halkın haber alma hakkına müdahale olduğunu belirtti. Çelik, bu yolla toplumun gerçek sorunlarının konuşulmamasının amaçlandığını savundu.
Bu yaşananların ardındaki gerçek niyet, adeta Türkiye'nin geleceğine dair bir uyarı niteliği taşıyor. Özgür Çelik, "bir şeyler planlanıyor olabilir mi her şey olabilir gözünü karartmış tükenmiş iktidarını korumak pahasına tükenmiş iktidarını korumak pahasına gözünü karartmış bir azınlık iktidarıyla karşı karşıyayız" diyerek, durumun ciddiyetini ortaya koydu. Ancak Çelik, "bu durum hiç kimseyi umutsuzluğa düşürmesin hiç kimseyi umutsuzluğa düşürmesin bir milim geri adım atmayacağız" diyerek mücadele azmini vurguladı. Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sayın Özgür Özel'in "sokak sokak meydan meydan büyük bir demokrasi mücadelesi" verdiğini, Cumhurbaşkanı Adayı Sayın Ekrem İmamoğlu'nun ise "10-15 metrekarelik hücrede dimdik ayakta" olduğunu, morali ve sağlığının iyi olduğunu avukatının bildirdiğini aktardı. Özgür Çelik'in bu açıklamalarıyla ortaya çıkan tablo, bu operasyonların sadece Zeydan Karalar'ı ya da diğer CHP'li belediye başkanlarını hedef almaktan çok öte, Türkiye'de muhalefeti tamamen etkisizleştirip, halkın gerçek sorunlarını unutturarak, demokratik süreçleri sembolik hale getirme ve iktidarı sonsuza dek sürdürme hedefi taşıdığını düşündürüyor. Ancak tüm bu baskı ve adaletsizliklere rağmen, www.avazturk.com'un da izlemeye devam ettiği gibi, Özgür Çelik'in sözleriyle "Cumhuriyet Halk Partisi burada bu ülkenin demokratları aydınları asla bu karanlığa izin vermeyecekler bu karanlığı yırtıp atacağız hiç kimse umutsuzluğa kapılmaz" mesajı, bu "darbe girişimi"ne karşı milletin dimdik ayakta duracağının ve mücadelenin sandıkta kazanılacağının en güçlü kanıtı olarak yankılanıyor.