Ahmed el-Şara'nın Tahtı Neden Sallanıyor ve Ortadoğu'yu Ateşe Atacak Gizli Plan Kimin?

Ahmed el-Şara'nın Tahtı Neden Sallanıyor ve Ortadoğu'yu Ateşe Atacak Gizli Plan Kimin?

Suriye, Ahmed el-Şara liderliğindeki HTS'nin karmaşık iç dengeleri, IŞİD'in sürekli tehdidi ve bölgedeki uluslararası güçlerin çelişen çıkarlarıyla kaynayan bir kazan. Ülkenin geleceği belirsizliğini korurken, yeni bir iç savaşın fitilini ateşleyebilecek

Suriye'de son dönemde yaşanan gelişmeler, zaten kırılgan olan bölgesel dengeleri daha da karmaşık hale getiriyor ve yeni bir patlama riskini beraberinde getiriyor. Ülkedeki mevcut fiili yönetim gücü olan Heyet Tahrir Şam (HTŞ) ve lideri Ahmed el-Şara, hem iç dinamiklerle hem de dış güçlerin çıkarlarıyla kuşatılmış durumda.

El-Şara'nın Kırılgan İktidarı ve İç Çatışma Riski

Bugün Suriye'de kontrolü elinde tutan HTŞ, emirler ve liderler tarafından yönetilen bir düzineden fazla fraksiyonun birleşiminden oluşuyor. Bu fraksiyonlar, HTŞ içinde farklı ittifaklar kurmuş durumda ve el-Şara'ya olan sadakatleri değişiklik gösteriyor. Bazıları el-Şara'ya son derece sadıkken, diğerleri gelecekte ona karşı tehdit oluşturabilecek veya dönebilecek potansiyele sahip.

Ancak fraksiyonların el-Şara'yı devirme gücüne sahip olmadığı düşünülüyor, zira o, başta Türkiye olmak üzere bölgesel ülkeler ve Amerika Birleşik Devletleri tarafından korunuyor. Yakın gelecekte el-Şara'ya karşı bir isyan veya kararlarının uygulanmasını engelleme girişimleri görülebilir. Suriye hükümeti, bu grupları Suriye Savunma Bakanlığı'na entegre etmeye başlamış durumda.

Şeriat Kanunu İmkansızlığı ve IŞİD Tehdidi

Suriye genelinde, İslam Şeriatı'nın uygulanmasını ciddi şekilde talep eden ve Ahmed el-Şara ile hükümetini düşman olarak gören tek taraf IŞİD'dir. IŞİD, Esad'ın düşüşünden bu yana yeni Suriye yönetimine karşı savaşını teyit eden birçok bildiri yayınlamıştır. Nitekim IŞİD, Suriye'de göz ardı edilemeyecek bir tehdit oluşturmaktadır.

Ancak el-Şara'nın Şeriat kanunlarını uygulayamayacağı iki ana nedenden bahsediliyor: Birincisi, etnik ve dini açıdan çok çeşitli bir ülke olan Suriye'de Şeriat kanunlarını uygulamak neredeyse imkansızdır ve bu durum nüfusun çoğunluğunu öfkelendirerek el-Şara'nın yönetimini tehdit eder. İkincisi, Suriye'de istikrarı artırma ve gerçek bir devlet inşa etme konusunda uluslararası ve bölgesel bir irade olduğu açıkça görülmüştür. Suriye'yi dünyanın geri kalanından izole edecek dini bir rejim altında bu hedefe ulaşılamaz.

Suriye'nin Bitkin Hali ve ABD Yaptırımlarının Tehlikeleri

Rubio'nun açıklamaları, öncelikle Amerikalılara Suriye'nin güvenlik, ekonomik ve sosyal açıdan bitkin durumda olduğunu belirtmek içindi. ABD yaptırımlarının sürdürülmesi durumun kötüleşmesine ve bunun sonucunda ülkenin ekonomik çöküş nedeniyle bir iç savaşa girmesine neden olabilir. Böyle bir iç savaş, geçmiş 14 yıldan daha kanlı olabilir ve tüm bölgeyi olumsuz etkileyecektir. Her halükarda, Suriye'deki durumun kırılgan olduğu ve her an patlayabileceği şüphe götürmez bir gerçektir.

Bölgesel ve Uluslararası Aktörlerin Çelişen Çıkarları

Genel olarak, Suriye, Türkiye'yi istikrarın ve yeni bir Suriye'nin inşasının gerçek garantörü olarak görmektedir. Avrupa, Suriyeli mülteci krizini sona erdirmek istemektedir. ABD, Ortadoğu'da yeni bir çatışma odağı istememektedir. Araplar ise IŞİD'in geri dönüşünü veya "köle ticaretinin" yeniden başlamasını arzu etmemektedir. Hatta İsrail bile, Suriye'deki bir iç savaşın İran etkisinin geri dönüşü ve Hizbullah'ın silah ikmal yollarının Suriye toprakları üzerinden yeniden açılması anlamına geldiğini bilmektedir.

Bu karmaşık tabloda, Suriye'de bir iç savaş isteyebilecek tek tarafın İran ve Irak ile Lübnan'da desteklediği milisler olduğu görülmektedir. Bu durum, Suriye'nin geleceğinin sadece iç dinamiklere değil, aynı zamanda dış güçlerin jeopolitik hesaplaşmalarına da bağlı olduğunu açıkça göstermektedir.