AİHM'den Demirtaş'a Tarihi Karar, Kartalkaya Davasında Akıl Almaz Anlar!
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin Selahattin Demirtaş hakkındaki yeni ihlal kararı ve Türkiye'ye yüklediği tazminat yükümlülüğü yankı uyandırırken, Bolu Kartalkaya Grand Kartal Otel yangını davasının ikinci gününde yaşananlar şoke etti. Hukuki ve insani
Türkiye'nin gündemi, adalet ve hukuk devleti ilkeleri etrafında dönen çarpıcı gelişmelerle sarsılıyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) peş peşe aldığı kararlarla Türkiye'yi uluslararası alanda zor durumda bırakırken, ülkenin içindeki yargı süreçleri de büyük dramlara sahne olmaya devam ediyor. Bu sıcak gündemde, tüm gözler www.avazturk.com üzerinden yayınlanan bu haberimize çevrildi. Haberimiz ilerleyen paragraflarda daha detaylı bilgiler sunmaya devam edecektir.
AİHM'den Selahattin Demirtaş Kararı: "Siyasi Nedenlerle Tutuklandı!"
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Türkiye'nin en çok mahkumiyet kararına sahip olmasıyla dikkat çeken bir dönemde, Selahattin Demirtaş'la ilgili yeni bir ihlal kararına imza attı. Bu karar, AİHM'in Kasım 2018'de de Demirtaş'ın tutukluluğu hakkında hak ihlali kararı vererek serbest bırakılmasını istemesinin ardından ikinci önemli hüküm oldu.
AİHM'in kararına göre, Selahattin Demirtaş'ın Kobani davası ile ilgili tutukluluğunun asıl amacının, kamuoyunu susturmak ve demokratik tartışmayı engellemek olduğu tespit edildi. Mahkeme, yeniden tutuklama kararının hukuki değil, siyasi nedenlere dayandığını net bir şekilde vurguladı. AİHM, bu kararıyla Türkiye'nin beş temel hakkı ihlal ettiğine hükmetti. Yaklaşık 8,5 yıldır cezaevinde tutulan Demirtaş için Türkiye'nin 35.000 Euro manevi tazminat ve dava masraflarını ödemesine karar verildi. Demirtaş'ın avukatı, her iki AİHM kararına atıfta bulunarak, müvekkilinin serbest bırakılmasının hukuki bir zorunluluk olduğunun altını özellikle çizdi. Bu karar, Türkiye'deki yargı bağımsızlığı ve ifade özgürlüğü tartışmalarını bir kez daha uluslararası arenaya taşıdı.
Kartalkaya Otel Yangını Davasında İkinci Gün: Uyuyan Yönetici ve Çarpıcı Savunmalar
Selahattin Demirtaş kararı gündemi meşgul ederken, Bolu Kartalkaya Grand Kartal Otel'de 21 Ocak gece yarısı çıkan ve 36'sı çocuk olmak üzere 78 kişinin hayatını kaybettiği, 133 kişinin yaralandığı yangının yargılaması ikinci gününde devam etti. 700 kişilik Bolu Sosyal Bilimler Lisesi Spor Salonu'nda yapılan davanın ilk duruşması, tüm Türkiye'nin yüreğini yakan bu faciayı bir kez daha gözler önüne serdi.
Yangında hayatını kaybeden 78 can için aileler adalet arayışlarını sürdürürken, duruşma salonunda yaşananlar dikkat çekiciydi. "Hepimiz 78 canımız için buradayız. Adalet yerini bulsun istiyoruz. Başka canlar yanmasın istiyoruz. Bizim canımız çok yandı çünkü Lalelin için adalet istiyoruz. Ceren için adalet istiyoruz. Başka canımız yok için adalet istiyoruz" sözleriyle, acılı ailelerin feryatları salonda yankılandı.
Davada 19'u tutuklu olmak üzere toplam 32 sanık yargılanıyor. Ancak, yargılananlar arasında hiçbir bakanlık personelinin bulunmaması dikkat çekti. 13 sanık hakkında 78 kez olası kastla kasten yaralama suçlamasından 1998'er yıla kadar hapis cezası istenirken, diğer 19 sanık için de 22 yıl 6 aya kadar hapis cezası talep ediliyor.
10 gün sürmesi beklenen ilk duruşmanın birinci gününde 9 sanık savunma yaparken, ikinci gününde de sanıklar dinlenmeye devam etti. 2016-2020 yılları arasında ruhsat denetim müdürlüğü yapan Mehmet Özel, yangınla alakasının olmadığını belirterek tahliyesini talep etti ve "Suçum müdür olmak mı?" diyerek tepki gösterdi. Grand Kartal'ın muhasebecilerinden Cemal Özer ise savunmasında, itfaiye ile denetime gittiğinde tespit ettiği eksikleri raporladığını belirtti. Özer, Genel Müdür Emir Aras'a eksikleri tek tek anlattığında karşılığında "başımıza iş açtınız" cevabını aldığını söyledi. Yangında hayatını kaybeden Alp Mercan'ın ablası Avukat Nihan Ece Mercan, duruşmanın aileler için çok zor geçtiğini ifade etti. Mercan, "Karşımızda uyuyan bir Emir Aras var. Yani yöneticisi var şirketin. Aynı zamanda damadı var. Tüm duruşma boyunca uyuyor mesela. Ya bu gerçekten insanların sinirlerini hoplatan bir durum oluyor" sözleriyle, sorumluların duruşmadaki umursamaz tavrına isyan etti. Bu detaylar, Türkiye'deki hukuk sisteminin ve adalet arayışının ne denli çetin bir mücadele olduğunu bir kez daha kanıtladı.
Bu gelişmeler, hukukun üstünlüğüne olan inancı sarsan ve kamuoyunu derinden etkileyen vakalar olarak kayıtlara geçerken, adaletin tecelli etmesi için verilen mücadele her iki cephede de büyük bir kararlılıkla devam ediyor. www.avazturk.com olarak, bu tarihi açıklamaların yankıları ve gelecek adımların da yakından takipçisi olmaya devam edeceğiz. Yargı süreçlerinin her detayı, Türkiye'nin geleceği için büyük önem taşırken, bu tür olayların bir daha yaşanmaması adına atılacak her adım, toplumun adalete olan inancını pekiştirecek ve kimsenin sorumluluktan kaçamayacağını tüm dünyaya ilan edecektir.