Ankara siyasetinin gündemine oturan kritik bir görüşme dün gerçekleşti. AK Parti ve DEM Parti heyetleri, yaklaşık 2 saat 20 dakika süren bir toplantıda infaz yasası üzerinde önemli müzakereler yürüttü. Görüşmenin ana eksenini, DEM Parti'nin kimi tutukluların, özellikle hasta olanların, infaz düzenlemesi yoluyla serbest bırakılması talebi oluşturdu. Ancak, bu talep içinde yer alan "Covid maddesi" adı verilen düzenleme, masadaki en büyük anlaşmazlık noktası olarak öne çıktı.

DEM Parti, Covid izninin genişletilerek, bu süreçten yararlanamamış hasta ve diğer kimi tutukluların da serbest bırakılmasını isterken, AK Parti bu maddeye şiddetle karşı çıkıyor. AK Parti'nin "Covid maddesi"ne itirazının temelinde, bu madde yürürlüğe girerse yaklaşık 55.000 kişinin tahliye olabileceği endişesi yatıyor. Bu kapsamda, sadece hasta tutuklular değil, uyuşturucu gibi suçlardan hüküm giymiş kişilerin de serbest kalma riski olduğu belirtiliyor.

Ancak AK Parti'nin asıl ve en büyük endişesi, "Covid maddesi"nin FETÖ üyelerinin de tahliyesine yol açabileceği ihtimali. Kaynaklara göre, AK Parti yetkilileri, Covid izninin genişletilmesinin bu tehlikeyi barındırdığını düşünüyor ve bu nedenle infaz yasası taslağında (https://www.avazturk.com/) özellikle "Covid" kelimesinin olmasını istemiyor. Hatta, bu madde üzerinden FETÖ'den hüküm giyenlerin çıkma ihtimali bulunduğu için Erdoğan'ın daha önceki bir infaz düzenlemesi taslağını geri çevirdiği de iddia edildiği belirtiliyor. AK Parti'nin, çalışmanın bu yönde ilerlemesini istediği ve Covid maddesini çıkarmak istediği ifade ediliyor.

DEM Parti'nin ise Covid maddesinin genişletilmesi konusundaki ısrarı sürüyor. Ortada karşılıklı bir pazarlık olduğu, ancak bu pazarlıkta biraz huzursuzluk yaşandığı anlaşılıyor. Bu anlaşmazlığın giderilip giderilemeyeceği, karşılıklı müzakerelere bağlı.

Bu görüşmeler ve yaşanan tıkanıklık, daha geniş bir sürecin parçası olarak değerlendiriliyor. AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik'in yaklaşık 20 saat önce X üzerinden yaptığı bir açıklama, sürecin genel gidişatına dair önemli bir pencere sunuyor. Çelik, gelinen aşamada olması gerekenin, terör örgütünün "bütün unsurları ve bütün uzantılarıyla silah bırakması" ve kendini "fes etmiş olması" olduğunu net bir dille ifade ediyor. Ayrıca, bu fesih ve silah bırakma konusundaki açıklamaların sahada somut ve eksiksiz bir şekilde hayata geçirilmesi gerektiğini, ancak teorinin pratiğe dönüşmediğini gözlemlediklerini belirtiyor. Çelik, bu doğrultuda, terör örgütünün finansmanını sağlayan yapıların (uyuşturucu, insan kaçakçılığı vb.), Suriye, Irak ve İran'daki kollarının ve Avrupa'daki yapılanmalarının da bu fesih sürecini eksiksiz tamamlaması gerektiğini vurguluyor. Bu açıklamalar, infaz yasası görüşmelerindeki pazarlığın, daha kapsamlı ve şu anda tam olarak istenildiği gibi işlemeyen bir sürecin yansıması olduğunu gösteriyor.

Infaz yasası görüşmelerindeki bu kilitlenmenin, ilerleyen dönemdeki anayasa görüşmelerine nasıl yansıyacağı da merak konusu. Sürecin takibi açısından, özellikle önümüzdeki 48 saat içinde AK Parti ve DEM Parti tarafından yapılacak karşılıklı açıklamaların dikkatle izlenmesi gerektiği belirtiliyor.

Görüşmelerin devam edeceği, hatta diğer partilerin de bu sürece dahil olabileceği ifade edilirken, DEM Parti'nin bu taleplerinin AK Parti tarafından nasıl karşılanacağı ve yaşanan anlaşmazlığın çözülüp çözülmeyeceği belirsizliğini koruyor. Kaynak, mesajlara bakıldığında sürecin pratikte çok iyi gitmediğini düşündürdüğünü, ancak zamanla halledilebileceğini de ekliyor.