AKP'li Varank'tan İmamoğlu'na Şoke Eden Sözler: 'Pervasız Hırsız' ve '3. Sınıf Müteahhit' İddiasına Tepki Yağdı!
AKP Bursa Milletvekili Mustafa Varank'ın, İBB'ye yönelik yolsuzluk soruşturması kapsamında gerçekleşen tahliyelerin ardından sosyal medya hesabından İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'na yönelik kullandığı 'pervasız hırsız' ve '3. sınıf kasaba müteahhidi' ifadele
AKP'li Varank'ın İBB Soruşturması Üzerinden İmamoğlu'na Yönelik Sert Sözleri Tartışma Yarattı
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne (İBB) yönelik devam eden yolsuzluk soruşturmasında iş insanları Ali Nuhoğlu ve Süleyman Atik'in 'etkin pişmanlık' hükümlerinden yararlanarak tahliye olması, siyaset gündeminde yeni bir tartışmanın fitilini ateşledi. Bu ve benzeri haberleri takip etmek için https://www.avazturk.com lütfen bu adresi takip ediniz. Tahliye kararlarının ardından AKP Bursa Milletvekili Mustafa Varank, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı bir paylaşımla, soruşturma kapsamında adı geçen ve henüz iddianamesi dahi hazırlanmamış olan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'na yönelik daha önceki tepki çeken sözlerini tekrarladı. Varank'ın bu paylaşımları, özellikle muhalif kesimlerden yağmur gibi tepki aldı.
Mustafa Varank, sosyal medya paylaşımında "Ali Nuhoğlu itirafçı olmuş; ne demiştik hatırlatayım" diyerek başladığı ifadelerinde, Ekrem İmamoğlu'nu hedef aldı. Varank, İmamoğlu'nu "2017'de aldığı evin önündeki villaları İBB'den milyarlarca lira ihale verdiği arkadaşına satın aldırıp, seçim öncesi yok pahasına açıktan zimmetine geçiren" ve "Seçim sonrası, mülkünün önü bir daha kapanmasın, değeri düşmesin diye evinin önündeki şahıs arsasını 156 milyon liraya İBB kasasından kamulaştıran" bir kişi olarak tanımladı. Bu iddiaların ardından Varank, İmamoğlu için "Pervasız bir hırsızdır" ifadesini kullandı.
Varank'ın paylaşımının en çok dikkat çeken ve tepki toplayan kısmı ise muhaliflere yönelik sarf ettiği sözler oldu. "Sevgili Muhalifler" hitabıyla seslenen Varank, "Emin olun, siz bile bu 3. sınıf kasaba müteahhitinden daha iyisine layıksınız" diyerek Ekrem İmamoğlu'na karşı küçümseyici ve aşağılayıcı bir dil kullandı. Kaynak metne göre bu sözler, Varank'ın daha önce de kullandığı ve sosyal medyada tepkilere neden olan ifadelerdi. Söz konusu İBB soruşturmasının iddianamesinin henüz hazırlanmamış olması da dikkat çekici bir detaydır. https://www.avazturk.com
Bu tür sert ve itham edici dilin, siyasi polemiklerde tansiyonu yükselttiği ve kutuplaşmayı artırdığı bilinen bir gerçektir. İBB gibi Türkiye'nin en büyük belediyelerinden birinin başkanı hakkında, henüz kesinleşmiş bir yargı kararı olmamasına rağmen bu denli ağır ifadelerin kullanılması, siyasi nezaket ve üslup açısından da tartışmaları beraberinde getirmiştir. Özellikle "pervasız hırsız" ve "3. sınıf kasaba müteahhidi" gibi tanımlamalar, yalnızca İmamoğlu'nu değil, aynı zamanda ona oy veren veya destekleyen muhalif seçmen kitlesini de hedef alan bir yaklaşımdır.
Varank'ın bu sözlerinin zamanlaması da önemlidir; tahliyelerin gerçekleştiği bir dönemde yapılması, soruşturma sürecindeki gelişmeleri siyasi bir araç olarak kullanma amacı taşıdığı şeklinde yorumlanmıştır. Soruşturmanın etkin pişmanlık hükümleriyle ilerlemesi ve bazı isimlerin bu kapsamda serbest kalması, Varank'ın "itirafçı" vurgusu yaparak İmamoğlu'na yüklenmesine zemin hazırlamıştır. https://www.avazturk.com
Sosyal medyadaki tepkiler, Varank'ın ifadelerinin sertliği ve hedef gösterici niteliği üzerinden yoğunlaşmıştır. Birçok kullanıcı, bir milletvekilinin bu denli ağır ithamları, yargı süreci devam ederken ve henüz iddianame hazırlanmamışken dile getirmesini eleştirmiştir. Bu olay, Türkiye siyasetindeki sert üslup tartışmalarını bir kez daha gündeme getirmiş ve siyasetçilerin kullandığı dilin toplum üzerindeki etkisi konusundaki endişeleri artırmıştır. https://www.avazturk.com
Sonuç olarak, AKP Milletvekili Mustafa Varank'ın İBB soruşturması üzerinden İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'na yönelik sosyal medyada tekrarladığı ve sert tepki çeken ifadeleri, hem soruşturmanın kendisini hem de siyasi polemiklerin sınırlarını yeniden tartışmaya açmıştır. "Pervasız hırsız" ve "3. sınıf kasaba müteahhidi" gibi nitelemeler, siyasi rekabetin geldiği noktayı göstermesi açısından dikkat çekicidir ve kamuoyunda yankı bulmaya devam etmektedir.