Aleviler de referandum kararını açıkladı!

Aleviler de referandum kararını açıkladı!

Türkmen Alevi Bektaşi Vakfı Yönetim Kurulu Genel Başkanı Özdemir Özdemir, 'Anayasa değişikliği referandumunda 'inadına değil, inandığımız için, Türkiye ve gelecek nesillerimiz için' Türkmen Alevi Bektaşi Vakfı yönetimi olarak 'evet' diyoruz.' ifadesini ku

Özdemir, 16 Nisan'daki halk oylaması dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamada, istikrarlı yönetim sistemine sahip devletlerin tarih boyunca dünya düzeninde söz sahibi olduğunu, istikrarsız yönetimlere sahip devletlerin ise hep yön verilen ve vesayet altında kalmış devletler olduğunun altını çizdi.

Türkiye'nin yönetimde istikrara sahip olduğu zamanlarda ekonomik olarak güçlendiğini ve dünyada söz sahibi olduğunu ifade eden Özdemir, "Sayın Cumhurbaşkanımızın da dediği gibi çatal kazık yere batmaz. Ekonomimizin güçlenmesi, devletimizin bekası ve dünyada da söz sahibi olabilmek için güçlü bir iktidarın olması şarttır. Güçlü bir iktidar için de istikrar şarttır." ifadesini kullandı.

Özdemir, anayasa değişikliğinin Türkiye'de birliği, bütünlüğü, büyümeyi, yönetimde istikrarı ve temsilde adaleti sağlayacağına inandığını vurgulayarak, "Türkiye'yi tekrar geçmişte olduğu gibi dünya düzeninde söz sahibi ve tüm mazlum milletlerin umudu yapacak, ekonomiyi güçlendireceğine inandığımız, bu anayasa değişikliği referandumunda 'inadına değil, inandığımız için, Türkiye ve gelecek nesillerimiz için' Türkmen Alevi Bektaşi Vakfı yönetimi olarak 'evet' diyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

Washington Post gazetesinin internet sitesinde, önceki gün Liz Sly imzasıyla "İki Amerikalı Marksist, DEAŞ'a karşı ön saflarda nasıl yaralandı" başlığıyla bir haber yayınladı.

Haberde, Frace Belden (27) ve Lucas Chapman (21) adlı kendilerini komünist olarak tanımlayan iki Amerikalının, Suriye'nin kuzeyindeki PKK/PYD saflarına "komünizm idealini tecrübe etmek" için nasıl katıldıkları anlatıldı.

Belden ile Chapman'ın, bir yandan "Amerikan kapitalizmine karşı" dururken, öte yandan Amerikan ordusuyla yan yana savaşan PKK/PYD kamplarında yaşadıkları arasındaki "hayal kırıklığı" ve "ikilemlere" vurgu yapılan haberde, iki Amerikalının izlenimlerine detaylı şekilde yer verildi.

PKK/PYD MEŞRU BİR YAPILANMA GİBİ SUNULDU

Ancak haberde terör örgütü olan PKK/PYD'nin, terör örgütü DEAŞ'a karşı savaşan "meşru" ve "barışçıl" bir yapılanma gibi anlatılması tepki çekti. Özellikle 2016'da çok sayıda Amerikalının Suriye'nin kuzeyine DEAŞ'la mücadeleye katılmak üzere gittiği ve bunun Amerikan yasalarına aykırı olmadığı ifade edilen haberde, Belden ve Chapman'ın da büyük beklentilerle PKK/PYD saflarına katıldığı anlatıldı.

Washington'daki bir üniversiteden yeni mezun olan Chapman'ın ve San Francisco'da daha önce çiçekçilik yapan Belden'ın ağzından aktarılan "Burası çok sıkıcı. Savaşla ilgili söyledikleri şey doğruymuş; yüzde 10 aksiyon oluyor, yüzde 90 bir şey olmasını bekliyorsunuz." sözleri de dikkat çekti.

PKK/PYD'nin "Suriye'de sadece DEAŞ'a karşı savaşan bir örgüt" olarak sunulduğu haberde, örgütün diğer Kürt gruplara uyguladığı belirtilen baskı ve savaş suçu iddialarına ise yer verilmedi.

ABD'nin "dolaylı olarak" destek verdiğini kabul ettiği PKK/PYD'nin Marksist bir yapılanma olması ABD Kongresinde de birçok kez tartışma konusu oldu.

Son olarak 9 Mart'taki oturumda Güney Carolina Senatörü Cumhuriyetçi Lindsey Graham, ABD Merkez Kuvvetler (CENTCOM) Komutanı Orgeneral Joseph Votel'e, "ABD'nin Marksist/Komünist PYD'ye çok fazla destek verip vermediği ve bunun hem Türkiye hem de PYD'nin ajandasını desteklemeyen diğer Kürt gruplarla ilişkileri olumsuz etkileyip etkilemeyeceği" sorusunu sormuştu.

DAHA ÖNCE CENTCOM'UN PAYLAŞIMLARI TEPKİ ÇEKMİŞTİ

Daha önce de CENTCOM'un Twitter hesabından yaptığı ve özellikle PKK/PYD'nin küçük yaştaki savaşçılarının "tanıtımını yaptığı" paylaşımları tepki çekmiş, PKK'nın hem ABD hem de AB tarafından terör örgütü olarak kabul edildiği ve PYD'nin de PKK'nın Suriye uzantısı olduğu dile getirilmişti.

Buna karşılık şu ana kadar PYD'nin PKK ile bağını kabul etmeyen ABD yönetiminin, özellikle Rakka operasyonu kapsamında PYD'nin ana omurgasını oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG) adlı oluşuma silah ve mühimmat desteği vermeye devam ettiği biliniyor.

20 Ocak'ta başkanlık görevini devralan ve DEAŞ'la mücadelede yeni bir plan hazırlanması talimatı veren Donald Trump'ın, DEAŞ'a karşı mücadelede PYD ile işbirliğini nereye konumlandıracağı merak ediliyor.