Altın ve dolar tutanlar dikkat! Piyasalarda şok etki yaratacak vergi hamlesi mi geliyor?
Ekonominin kalbindeki o kritik gelişme altın ve dolar sahiplerini yakından ilgilendiriyor. Geleceğe yön verecek kararlar kapıda, büyük dönüşüm başlıyor!
Ekonomi dünyasında yankı uyandıran çarpıcı iddialar ve derinlemesine analizler gündeme bomba gibi düşerken, Zanka TV ekranlarından usta yorumcu Memduh Bayraktaroğlu'nun dikkat çekici değerlendirmeleriyle geleceğe dair korkutucu senaryolar masaya yatırıldı ve "beterin beteri vardır" uyarısıyla herkesin diken üstünde olduğu bir dönemde, hem altın hem de dolar sahiplerini yakından ilgilendiren kritik gelişmelerin sinyalleri verilmeye başlandı. Bayraktaroğlu, her ay ödenen 255 milyar TL'lik faiz yükünün dahi tek başına bir korku nedeni olabilecekken, asıl endişenin "beterin beteri" olabileceği ihtimali olduğunu belirterek, Yeni Şafak ve Türkiye Gazetesi gibi yayın organlarının aylardır süren baskısıyla Mehmet Şimşek'e yönelik faiz indirme çağrılarının nihayet sonuç vermeye başladığını ve faizlerin yavaş yavaş inmeye başladığını ifade etti. Ancak, faizlerin inmesiyle birlikte olası bir siyasi krizin, Merkez Bankası'nın mevcut döviz rezervleri iyi olsa bile, dolar/TL kurunda şok bir artışa yol açabileceği ve hatta "kurşu" görebileceğimiz seviyelere ulaşabileceği riski olduğunu sözlerine ekledi. Bu gelişmeler ışığında, ekonominin geleceğine yön verecek yeni adımların ne anlama geldiğini anlamak için okumaya devam edin.
Bu ortamda devletin ve hükümetin kendisini nasıl koruyacağı sorusunu soran Memduh Bayraktaroğlu, bazı kesimlerin "Dövizden neden vergi alınmıyor kardeşim?" şeklindeki önerilerini eleştirerek, bunun "tek boyutlu düşünüş biçimi" ve "ilkel zihniyet kalıpları" olduğunu sert bir dille ifade etti. Bayraktaroğlu, dövizden vergi almanın sorunları çözmeyeceğini, aksine piyasada döviz kalmayacağını ve bunun ülkeyi daha büyük bir çıkmaza sokacağını vurguladı. Dünyanın en zeki insanları sandığı bu kişilerin aklına başka bir çözüm gelmediğini, çünkü karmaşık, çok faktörlü ve multidisipliner düşünme yeteneğine sahip olmadıklarını savunan Bayraktaroğlu, bu tür çözümlerin "mitolojik düşünüş biçimi" ve "menkıbelerle beyni zihin kodları oluşmuş" insanlardan çıktığını dile getirdi. Ona göre, "faiz insin, iş insanları rahatlasın, ucuz parayı elde etsin, her şey NAS dönemi gibi olsun ve biz vuralım" diyen bir zihniyetin, dolar/TL kuru artarsa ve devletin döviz borcu varsa çözümü vatandaştan döviz vergisi almakta bulduğunu belirtti. Türkiye'de yaklaşık 5.000 ton civarında yastık altı altın olduğu rivayet edildiğini, bunun yaklaşık 350 milyar dolarlık korkunç bir para olduğunu ve bu servetin ekonomiye kazandırılmamasının tek sebebinin öngörülebilirlik, güven ve istikrar eksikliği olduğunu dile getiren Bayraktaroğlu, bu kavramları idrak etmekte zorlanan bu zihniyeti anlamakta güçlük çektiğini belirtti. Bu iddiaların ışığında, finansal istikrarın neden bu kadar elzem olduğunu görmek için okumaya devam edin.
Memduh Bayraktaroğlu, mevcut iktidarın göreve başladığında Türkiye'yi döviz kırılganlığı yönünden "uçurumun kenarından aldık" dediğini, Merkez Bankası'nın net rezervlerinin eksi seviyelerde olduğu dönemleri hatırlatarak, eksi rezervlerle kur politikası yürütmeye kalkışmanın kısa vadede idare edilebilse de üçüncü, beşinci ayda teslim bayrağını çekmek ve temerrüde düşmek anlamına geldiğini açıkladı. Bayraktaroğlu, vergi toplayarak maliye problemlerini çözme zekasının aslında yetersiz olduğunu, asıl sorunun "yanaşma düzeni" olduğunu, bunun medya dünyasına ve Türkiye'ye kazandırılan önemli bir kavram olduğunu vurguladı. Türkiye Gazetesi'nin Mehmet Şimşek'in faiz indirimi beklediğine dair yanlış haberler yapmasının ve bakanlığın bu durumu yalanlamasının, "yanaşma düzeninin" kamudan beslenenler için faizin inmesi gerektiğini gösterdiğini belirtti. Bayraktaroğlu, Türkiye'deki mevduat sahiplerinin, özellikle de her ay ortalama 350-500 bin TL faiz geliri elde edenlerin büyük bir kısmının aynı zamanda iş dünyasından olduğunu, yani kendi paralarını faize koyup bir yandan da kamu kaynaklarından ucuz kredi arayan bir kesimin varlığını işaret etti. Bu "yanaşma düzeninin" kurallarının, zenginliğin ve gelir elde etmenin tek yolunun kamu kaynaklarına musallat olmak ve devlete yanaşmak olduğunu açıkça ifade eden Bayraktaroğlu, özel sektörün döviz pozisyon açıklarının tekrar 179 milyar dolara yükseldiğini ve bu durumun sürdürülebilir olmadığını belirtti. Türkiye'nin ekonomik ve siyasi istikrarının bu karmaşık ilişkiler yumağında nasıl şekillendiğini anlamak için okumaya devam edin.
Sürdürülebilir ve kalıcı bir büyüme için fiyat istikrarı, finansal istikrar, yönetenlere ve ekonomik politikalara güven duygusunun inşa edilmesi gerektiğini vurgulayan Memduh Bayraktaroğlu, bugün herkesin sadece faiz kararlarını konuştuğunu, asıl meselelerin göz ardı edildiğini belirtti. Konut piyasasına değinen Bayraktaroğlu, İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük şehirlerdeki konut fiyatlarının zaten çok yüksek olmasına rağmen daha da artacağını, 4 milyon liraya konut bulunamayacağını ve 10-15 milyonluk seviyelere çıkacağını öngördü. Erden Timur gibi inşaat sektörünün önemli isimlerinin de artık 1+1 veya 38 metrekarelik stüdyo dairelerin trend olacağını söyleyerek, milleti bu duruma alıştırdığını ve Japonya örneğinin Türkiye ile kıyaslanmasının yanlış olduğunu ifade etti. Emlak Konut GYO hisselerindeki son günlerde yaşanan %5 iniş ve çıkışların milyarlarca parayla yapılan manipülatif işlemler olduğunu, SPK gibi kurumların buna müdahale etmediğini ve tüm müteahhitlerin faizlerin inmesini fiyatları artırmak için beklediğini dile getirdi. Konut sorununun temelinde arsa üretimi ve finansal istikrarsızlığın yattığını, Türkiye gibi bir ülkede imar, inşaat ve iskan ruhsatlarının "yanaşma düzeninin" en önemli araçları olduğunu ve tüm yolsuzlukların kaynağı olduğunu, İstanbul'da son 20 yılda inşaattan 250 milyar dolar, Ankara'da 75 milyar dolar rant çıktığını sözlerine ekledi. Bu derinlemesine analizlerin nihai sonucunu görmek ve asıl çözüm önerilerini öğrenmek için okumaya devam edin.
Memduh Bayraktaroğlu, Almanya'daki kızının çok daha uygun kiralar ödeyerek bahçeli bir evde kaldığını ve bunun sebebinin finansal istikrar sayesinde insanların yüksek kira yerine mortgage ödeyerek ev sahibi olabilmeleri olduğunu belirterek, Türkiye'de ise "yanaşma düzeninin" devam etmesi için bu rantların, imtiyazların ve ruhsatların devam etmesi gerektiğini savundu. Belediye operasyonlarının aslında yüzeysel olduğunu, içeride gizli anlaşmalar olduğunu ve herkesin bu yollardan geçtiğini bildiğini imalı bir şekilde dile getiren Bayraktaroğlu, konut probleminin iki temel çözümü olduğunu vurguladı: kamunun arsa üretmesi ve finansal istikrarın sağlanmasıdır. Türkiye doğru düzgün yönetilse, finansal istikrar ve enflasyon sorunu çözülse, yabancı bankaların bile Türkiye'de mortgage kullandırılabileceğini belirten Bayraktaroğlu, tüm bu ekonomik ve toplumsal sorunların özünün finansal istikrar, fiyat istikrarı, güvenilir ve inanılır bir politik sınıf ile kamusal ve kurumsal kapasitelerin artırılması olduğunu dile getirdi. Bu bağlamda, her şeyden vergi alarak değil, köklü güven ve istikrar ortamı yaratarak refaha ulaşılabileceğini ifade eden bu kapsamlı analizler ve çok daha fazlası için https://www.avazturk.com adresini ziyaret edebilir, ülkenin geleceğine dair tüm detayları ilk elden öğrenebilirsiniz.