Assan Grup Zirvesinde FETÖ ve Casusluk Fırtınası Patladı!
Türkiye'yi ayağa kaldıran dev casusluk operasyonu, savunma sektörünün devini vurdu! Gizemli bağlantılar, siyasi entrikalar ve inanılmaz iddialar... Bu skandalın perde arkasını öğrenmek için daha fazla beklemeyin!
Türkiye'nin savunma sanayii sektöründe yükselen yıldızlardan biri olarak görülen Assan Grup, son günlerde ülke gündemini meşgul eden bir dizi olayla anılıyor. Şirket, yıllardır stratejik projelerle adından söz ettirirken, birdenbire karanlık bir bulutun altında kaldı. Bu bulut, sadece ticari rekabetten öte, derin siyasi ve güvenlik bağlantılarını işaret ediyor. Assan Grup'un köklü geçmişi, savunma teknolojilerindeki atılımları ve kamu ihalelerindeki rolü, herkesin dikkatini çekerken, şimdi bambaşka bir hikaye ortaya çıkıyor. Şirketin faaliyetleri, milli güvenlik projeleriyle iç içe geçmişken, bazı isimlerin beklenmedik ilişkileri soru işaretleri doğuruyor.
Assan Grup, savunma alanında mühimmat üretimi ve teknolojik yeniliklerle tanınıyor. Kuruluşundan bu yana, Türkiye'nin yerli ve milli savunma hamlesine katkı sağlayan projelerde yer aldı. Ancak, son aylarda şirket hakkında dolaşan söylentiler, sektördeki rakiplerin ötesinde bir boyuta ulaştı. Özellikle, bazı eski devlet görevlileriyle olan yakın ilişkiler, kamuoyunda tartışma yarattı. Örneğin, Mechanical and Chemical Industry Corporation gibi kurumların eski yöneticilerinin, Assan Grup'la danışmanlık bağları kurması, endüstriyel sırların paylaşımı konusunda şüpheler uyandırdı. Bu ilişkiler, sadece profesyonel işbirliği mi yoksa daha derin bir ağın parçası mı? Sektör insider'ları, bu bağlantıların savunma sanayiindeki bilgi akışını nasıl etkilediğini sorguluyor.
Olayların fitili, bir suç örgütü soruşturmasıyla ateşlendi. Soruşturma, organize suç dünyasının tanınmış figürleriyle siyasi liderler arasındaki ziyaretleri mercek altına aldı. Bu ziyaretler, kamuoyunda büyük yankı uyandırdı çünkü bazı isimler, milliyetçi dava arkadaşlığı vurgusuyla savunuluyordu. Assan Grup'un bu ağ içindeki konumu, şirketin sahibi ve genel müdürünün geçmişlerini yeniden gündeme getirdi. Şirket, daha önce kamu ihalelerinden men cezası almış olsa da, bu kararlara karşı yasal mücadele başlatmıştı. Şirket yönetimi, iddiaların asılsız olduğunu belirterek, ihalelere katılma yasağının idari bir işlem olduğunu ve iptali için dava açıldığını vurgulamıştı. Bu yasal süreç, şirketin itibarını korumak adına atılan adımlardan biriydi, ancak olaylar hızla tırmandı.
Savunma sektöründeki rekabet kızışırken, Assan Grup'un TÜBİTAK gibi kurumlarla olan etkileşimleri de incelenmeye başlandı. Bazı Ar-Ge uzmanlarının şirket bünyesine katılması, teknolojik transfer iddialarını beraberinde getirdi. Bu transferler, sektörde tedarik krizlerine yol açmış mıydı? Şirket, teslimat gecikmeleri nedeniyle eleştirilere maruz kalmıştı, ancak yönetim, bu sorunların dış etkenlerden kaynaklandığını savunuyordu. Öte yandan, siyasi arenada milliyetçi figürlerin şirketle olan yakınlığı, olaylara yeni bir boyut kattı. Bir suç örgütü liderinin, önde gelen bir siyasi parti başkanı tarafından "dava arkadaşı" olarak nitelendirilmesi, kamuoyunda şaşkınlık yarattı. Bu tür ifadeler, soruşturmanın sadece ekonomik değil, siyasi bir yönü olduğunu da ima ediyordu.
Assan Grup'un 10 şirketine Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından kayyım atanması, olayların dönüm noktalarından biri oldu. Bu adım, şirketin finansal ve operasyonel yapısını doğrudan etkiledi. Kayyım ataması, milli güvenlik gerekçeleriyle uzasadlanırken, şirket yönetimi iddiaları kesin bir dille yalanladı. Yapılan yazılı açıklamada, söz konusu suçlamaların şirketin avukatıyla sınırlı olduğu ve yönetimle ilgisi olmadığı belirtilmişti. Ayrıca, Milli Savunma Bakanlığı tarafından verilen ihalelere katılmama cezasının iptali için idari dava açıldığı duyurulmuştu. Bu açıklama, şirketin şeffaflık vurgusu yaparak kamuoyunu ikna etme çabasını yansıtıyordu.
Soruşturma derinleştikçe, askeri casusluk iddiaları ön plana çıktı. Belgelerin tahrip edilmesi, amacı dışında kullanılması ve hileyle alınması gibi suçlamalar, savunma sanayiinin hassas yapısını tehdit ediyordu. Assan Grup'un sahibi Emin Öner ve genel müdürü Gürcan Okumuş, bu iddiaların merkezinde yer aldı. Öner'in geçmiş bağlantıları, FETÖ yapısıyla ilişkilendirilirken, Okumuş'un rolü de belgelerin yönetimiyle ilgiliydi. Şirket, bu suçlamalara karşı savunma yaparak, herhangi bir terör örgütü bağlantısının söz konusu olmadığını ifade etmişti. Ancak, soruşturma kapsamında gözaltına alınmaları, olayları yeni bir seviyeye taşıdı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürüttüğü operasyon, suç örgütü liderliğiyle bağlantılı olarak genişledi. Selahattin Yılmaz gibi isimlerin soruşturmada yer alması, mafya-siyaset ilişkilerini yeniden tartışmaya açtı. Yılmaz'ın, Alaattin Çakıcı gibi figürlerle olan tanışıklığı ve siyasi liderlerle görüşmeleri, kamuoyunda spekülasyonlara neden oldu. Assan Grup'un bu ağ içindeki yeri, şirketin savunma projelerindeki sırları nasıl koruduğunu sorgulattı. Eski MKE Başkanı İsmet Sayhan'ın şirket danışmanı olması, bu bağlantıların somut bir örneğiydi. Sayhan'ın Bahçeli'ye yakınlığı, olaylara siyasi bir renk kattı.
Gelişmeler hız kesmeden devam ederken, şirketin geleceği belirsizliğini koruyor. Kayyım ataması sonrası operasyonel değişiklikler, sektördeki diğer oyuncuları da etkiliyor. Assan Grup'un mühimmat ve savunma teknolojilerindeki rolü, milli projelerin akıbetini doğrudan ilgilendiriyor. Şirket yönetimi, iddiaların şirketin itibarını zedelediğini belirterek, yasal haklarını sonuna kadar kullanacaklarını ima etmişti. Ancak, soruşturmanın genişlemesi, daha fazla ismin dahil olabileceğini işaret ediyor.
Sonunda, tüm bu gizemli bağlantılar ve iddialar bir karara bağlandı. İstanbul Sulh Ceza Hakimliği, Emin Öner'i "silahlı terör örgütüne üye olmak" ve "devletin güvenliğine ilişkin belgeleri tahrip etme, amacı dışında kullanma, hile ile alma" suçlarından tutukladı. Gürcan Okumuş ise "devletin güvenliğine ilişkin belgeleri tahrip etme, amacı dışında kullanma, hile ile alma" suçundan cezaevine gönderildi. Bu tutuklamalar, Türkiye'nin savunma sanayiinde büyük bir deprem etkisi yarattı ve olayların daha da derinleşebileceğini gösteriyor.