Bahçeli, CHP Operasyonlarının Barış Sürecine Zarar Verdiğinin Farkında

Bahçeli, CHP Operasyonlarının Barış Sürecine Zarar Verdiğinin Farkında

Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'in tutuklanmasıyla başlayan süreç, Cumhur İttifakı'nda derin bir çatlağın sinyallerini mi veriyor? Özer, Bahçeli'nin CHP'ye yönelik operasyonların barış sürecine zarar verdiğini bildiğini ve kendi çapında itiraz...

Ahmet Özer, yerel seçimlerde halkın oylarıyla CHP'den Esenyurt Belediye Başkanı seçilmiş bir isim olarak, 'Terör örgütüne üye olma' suçlamasıyla tutuklanmasıyla siyaset arenasının gündemine bomba gibi düşmüştü. 15 yıla kadar hapisle yargılandığı ilk duruşmada tahliye edilmiş olsa da, hakkında yürütülen başka bir soruşturma nedeniyle cezaevinden çıkamayışı, bu sürecin çok daha derin siyasi hesaplaşmaların bir parçası olduğunu gösteriyor. Bu makalede, Ahmet Özer'in tutukluluk sürecinin perde arkasını, iddialarını ve özellikle MHP lideri Devlet Bahçeli'nin bu operasyonlara bakış açısını mercek altına alıyor, okudukça heyecanınızı artıracak ve akıllardaki tüm soruları yanıtlayacak çarpıcı detaylarla haberimize devam ediyoruz.

Özer, Esenyurt Belediye Başkanlığı görevinden alınmasını, "Sinerjiyi yok ederek Esenyurt Belediyesi’ni hedefe koymaktı. Seçimle alamadıkları ve çok önemsedikleri Esenyurt Belediyesi’ne kayyım atamalarının tek yolu buydu" ifadeleriyle değerlendirmişti. Kendisine yöneltilen örgüt üyeliği suçlamasının ise "Beni örgütle iltisaklı ve irtibatlı göstererek CHP’nin içini karıştırmaya yeltendiler" gibi daha geniş bir amaca hizmet ettiğini belirtti. Bu operasyonun üç önemli hedefi olduğunu düşünen Özer'e göre; birincisi, kısa sürede Esenyurt’ta yarattığı yüksek sinerjiyi yok etmek ve belediyeye kayyım atamak; ikincisi, Kürt seçmenle kurduğu bağı koparmak ve CHP'nin içini karıştırmak; üçüncüsü ise 22 Ekim 2024 tarihinde Bahçeli’nin çıkışına verilen bir cevap niteliğindeydi. Bu süreçlerin derinlemesine analizi için https://www.avazturk.com gibi platformlar, kamuoyunun bilgilendirilmesinde önemli bir rol oynamaktadır.

Tutuklandığı ilk günden itibaren bu tespitleri yaptığını ifade eden Özer, "İBB’ye bir tünel kazarak güçlü Cumhurbaşkanı adayı İmamoğlu’nu oyun dışına atmak, elimine etmek istediler" iddiasını dile getirdi. Bu durumun, tabiri caizse "bir taşla bir kuş vurmak değil bir taşla kuş katliamı yapmaya çalıştıkları" bir hamle olduğunu vurgulayan Özer, haksız ve hukuksuz yere tutuklanmasının barış süreci geliştikçe bir "bumerang etkisi" yaptığını savundu. Zira bir yandan barış süreci yürütülürken, öte yandan ömrünü barış ve demokrasiye adamış birinin örgüt üyeliği iddiası ile tutuklanması, kendisinin ifadesiyle "yaman bir çelişki" oluşturduğunu ve akla, mantığa, vicdana aykırı olduğunu belirtti.

Peki, tüm bu operasyonlar ve barış süreci denkleminde MHP lideri Devlet Bahçeli'nin konumu neydi? Özer, Bahçeli'nin iktidar ortağı olmasına rağmen, AKP hükümetinin Bahçeli’nin çağrısını sanki kendilerinden bağımsız bir konuymuş gibi ele aldığını, bunun da Bahçeli’nin Öcalan’a yaptığı çağrının kendi tabanında yaratacağı sarsıntıları önleme çabası olduğunu düşündüğünü dile getirdi. Cumhur İttifakı içindeki bu karmaşık dinamikler, kamuoyunda "Devlet Bahçeli devletin 'asıl aklı'nı mı temsil ediyor?" sorusunu da beraberinde getiriyor. AKP'nin güncel olarak devlete hakim gibi göründüğünü, hatta "parti devleti" kavramsallaştırmasının kullanıldığını belirten Özer, Fetö darbe girişiminden sonra Bahçeli’nin sürece dahil olmasıyla AKP’nin krizi atlattığını ve MHP’nin yardımıyla sistem değişikliğine giderek kendini tahkim ettiğini belirtti.

Ancak gelinen noktada, özellikle barış sürecinin yürütülüş biçiminin, Bahçeli ile AKP arasındaki yaklaşım farkını ortaya çıkardığına dikkat çekiliyor. Özer'e göre, Bahçeli barış sürecinin nihayete erdirilmesinde daha istekli, daha samimi ve kararlı davranırken, AKP ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın işi yavaştan alıp adeta bir "bekle gör" politikası uyguladığı iddia ediliyor. İşte tüm bu siyasi denklemi derinden sarsacak o kritik iddia ise Ahmet Özer'in sözlerinde gizli: "Bahçeli, CHP’ye ve belediyelerine karşı yürütülen siyasi operasyonların barış sürecine zarar verdiğinin farkında ve buna kendi çapında ittifakı bozmayacak ölçüde itiraz ediyor". Bu tespit, Cumhur İttifakı'nın içindeki gizli gerilimi ve Bahçeli'nin barış sürecine yaklaşımındaki samimiyetini gözler önüne sererken, CHP'ye yönelik operasyonların beklenenin aksine iktidar bloğu içinde de bir krize yol açtığını gösteriyor. Bu durum, https://www.avazturk.com gibi haber sitelerinde yayımlanması beklenen bu tür detaylı analizlerle birlikte, Türkiye siyasetinin yakın gelecekteki seyrine ilişkin önemli ipuçları sunmaktadır.