BAHÇELİ'DEN İMAMOĞLU'NA ÇARPIÇI ÖNERİ: HAPİSTEN ÇIK, PARTİNİN BAŞINA GEÇ!

BAHÇELİ'DEN İMAMOĞLU'NA ÇARPIÇI ÖNERİ: HAPİSTEN ÇIK, PARTİNİN BAŞINA GEÇ!

Devlet Bahçeli'nin Ekrem İmamoğlu'na yönelik mesajları ve yaşanan gelişmeler ışığında, Ankara kulislerinde konuşulan çarpıcı bir senaryo masada. Avrasya Anket'ten Kemal Özkiraz'ın analizleri, İmamoğlu'nun hapisten çıkarak CHP Genel Başkanı olması, Özgür..

Ankara siyaset kulislerinde son dönemde konuşulan en dikkat çekici senaryolardan biri, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun mevcut durumundan kurtulması ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanlığına gelmesi yönünde bir "mesaj" verdiği iddiası. Avrasya Anket YouTube kanalında Kemal Özkiraz tarafından yapılan analizler ve aktarılan duyumlar, bu senaryonun hem MHP hem de CHP çevrelerinde ciddi ciddi konuşulduğunu ortaya koyuyor. Kemal Özkiraz, bu analizi Avrasya Anket YouTube kanalında yaptığı yayında paylaştı.

Bahçeli'nin bu konudaki ilk çıkışının, Ekrem İmamoğlu henüz tutuklanmadan çok daha önce, durup dururken geldiği belirtiliyor. O dönemde pek çok kişi bu açıklamaların ne anlama geldiğini anlamakta zorlanmıştı. Bahçeli'nin İmamoğlu'na yönelik sözlerinin özeti şuydu: "Bir, cumhurbaşkanı adaylığından vazgeç. İki, belediye başkanlığını bırak. Üç, halkın arasına katıl ve siyaset yap.". Bu ifadelerin, Ekrem İmamoğlu gibi iddialı bir siyasetçi için çizilen rotanın ne olabileceği üzerine çeşitli yorumlara yol açtığı, en güçlü yorumun ise bunun bir "genel başkanlık rotası" olduğu yönünde olduğu ifade ediliyor. Bahçeli'nin bu mesajla İmamoğlu'na "Cumhurbaşkanı adaylığını bırak, belediye başkanlığını bırak. Erdoğan'a, bize cevap vereceksen geç partinin başına... Böylece başına kötü şeyler gelmez" demek istediği analizi yapılıyor. https://www.avazturk.com olarak bu tür siyasi analizleri yakından takip ediyoruz.

Ancak, Ekrem İmamoğlu'nun o dönemde bu mesajı almadığı ve cumhurbaşkanı adaylığı için ön seçim kampanyasına devam ettiği belirtiliyor. Sonrasında yaşananlar ise Devlet Bahçeli'nin çizdiği "rotanın" adeta fiiliyata dönüşmesine neden oldu. Ön seçime kısa bir süre kala, İmamoğlu'nun 30 yıldır kullandığı üniversite diploması, hukuksuz ve "komedi sayılabilecek" bir şekilde iptal edildi. Kaynakta bu durum, dünyanın başka bir yerinde anlatılsa şaka gibi karşılanacağı, diplomanın verilmesinde üniversitenin "hata yaptığı" gibi absürt bir gerekçeyle ve yetkili olmayan yönetim kurulundan çıkarılan bir kararla iptal edildiği vurgulanıyor. Eğer mahkemeden dönmezse ki bunun zor olduğu düşünülüyor, bu durum İmamoğlu'nun cumhurbaşkanlığı adaylığını engellemiş oluyor. Ardından yaşanan tutuklama ise, İmamoğlu'nun belediye başkanlığı görevini de fiilen yapamaz hale getirdi. Resmi olarak hala belediye başkanı olsa da, görevini hapiste yapmadığı ve yerine vekaleten birinin baktığı belirtiliyor. Geriye ise sadece "siyaset yap, halkın içerisine karış" kısmı kalıyor ki, hapisteki birinin bunu yapması mümkün değil. Bu noktada analiz, Bahçeli'nin "Hapisten çık, CHP'nin genel başkanı ol ve genel başkan olarak siyaset yap, Cumhurbaşkanı adayı olma" mesajını yinelediği şeklinde yorumlanıyor. https://www.avazturk.com olarak bu tür siyasi senaryoların arka planını irdelemeye devam edeceğiz.

Devlet Bahçeli'nin, İmamoğlu hapse girdikten sonra uzunca bir süre sessiz kalması ve sadece Fethi Yıldız üzerinden "hukukta itiraz yöntemleri vardır" şeklinde açık kapı bırakması da bu analizi güçlendiriyor. Ekrem İmamoğlu'nun Twitter üzerinden Bahçeli'ye yazdığı açık mektuplar ve özellikle ailesinin mallarına kayyum atanması girişimlerinin ardından sorduğu "Bu Türk'ün töresinde var mıdır, siz niye konuşmuyorsunuz?" soruları, aralarındaki bu dolaylı iletişimin önemli adımları olarak görülüyor. Devlet Bahçeli'nin bu mesajlara cevabının ise, "terörsüz Türkiye projesi başlattığı", "DEM ile barıştığı" ve bu süreçte ana muhalefetin adayının tutuklanması, büyük şehrin başkanının tutuklanması ve kayyum konuşulması gibi durumların projeyle çeliştiği yönünde olduğu yorumlanıyor. Kaynak, Bahçeli'nin İmamoğlu'na aslında "Sen terörsüz Türkiye projesi için ne diyorsun, burada nerede duruyorsun?" diye sorduğunu belirtiyor.

Bu mesajlaşmanın ardından Ekrem İmamoğlu'nun Twitter'da uzun bir mektupla "terörsüz Türkiye projesini destekleyeceğini" yazması, Bahçeli'ye verilmiş bir cevap olarak değerlendiriliyor. "Ben buradan çıkarsam Terörist Türkiye projesini destekliyorum, beraber yürütürüz" demeye getirdiği yorumu yapılıyor. Bu mesaj trafiğinin, adeta bir "pazarlık metni" gibi bir araya geldiği ifade ediliyor. Ardından, CHP'ye kayyum atanacağı yönündeki "safsata"nın, aslında Özgür Özel tarafından kurultay delegelerini Tayyip Erdoğan ile korkutup güvenoyu almak için kullanıldığı belirtiliyor. Mahkemenin savunma için 30 gün süre verdiği bir durumda, kayyum talebi olmayan bir davanın kayyum söylentisine dönüşmesi ve bunun üzerinden hem İmamoğlu'ndan hem de Numan Kurtulmuş ziyaretinde Özgür Özel'den "terörsüz Türkiye" ve "yeni anayasa" çalışmalarına destek sözü alındığı analizi yapılıyor. Devlet Bahçeli'nin daha sonra "CHP'ye kayyum atanmayacaktır, atanamaz da" şeklinde açıklama yaparak CHP yönetimini rahatlattığı hatırlatılıyor. https://www.avazturk.com olarak bu tür siyasi taktiklerin arkasındaki motivasyonları incelemeyi önemsiyoruz.

Gelinen noktada, Bahçeli'nin İmamoğlu'na ilk mesajının ("belediye başkanlığını bırak, cumhurbaşkanı adayı olma, siyaset yap") fiili olarak gerçekleştiği görülüyor. Diploma iptali adaylığı engelliyor, hapiste olması belediye başkanlığını fiilen yapmasını engelliyor. Geriye, İmamoğlu'nun kariyerine uygun tek makam olarak CHP Genel Başkanlığı kalıyor. Ancak bu noktada bir engel var: Mevcut Genel Başkan Özgür Özel. Özgür Özel, seçimden birinci parti çıktığını ve başarılı olduğunu düşündüğü için genel başkanlığı neden İmamoğlu'na bıraksın sorusu ortaya çıkıyor. Aralarındaki "zımni veya sözlü anlaşmanın", "gel beraber hareket edelim, sen genel başkan ol ama beni cumhurbaşkanı adayı yap" şeklinde olduğu, Özgür Özel'in bu sözü tuttuğu (genel başkan oldu, ön seçim yaptı) ancak İmamoğlu'nun diplomasının iptali veya hapse girmesinin kendi kabahati olmadığını düşüneceği belirtiliyor.

İşte burada, Ankara kulislerinde konuşulan formül devreye giriyor. Ekrem İmamoğlu milletvekili olmadığı için parti grubunun başına geçemiyor. Analize göre Özgür Özel'e önerilecek şey, "Gel sen CHP'nin grup başkanı ol" teklifi. Ancak bu, genel başkan için bir "tenzili rütbe" olacağı için, Özgür Özel'e "reddedilemez" başka bir teklif sunulması gerekiyor. Bu teklifin ise, Özgür Özel'in CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı olması olduğu iddia ediliyor. Özgür Özel'in daha önce Mansur Yavaş'ı Ekrem İmamoğlu'nun yedeği olarak konumlandırmayacağını söylemesi, İmamoğlu olmazsa adayın kim olacağı sorusunu ortaya çıkarıyor ve bu sorunun cevabının Özgür Özel olabileceği düşünülüyor. https://www.avazturk.com'da bu tür olası siyasi değişim senaryolarını değerlendiriyoruz.

Bu senaryoya göre Özgür Özel, Ekrem İmamoğlu'nu hapisten çıkartmak için fedakarlık yapmış, yol arkadaşı için genel başkanlıktan vazgeçmiş fedakar bir lider haline gelecek. Tenzili rütbeyi kabul ederek, "memleketin iyiliği ve İmamoğlu'na uygulanan zulümden kurtarmak" adına makamından feragat etmiş biri olarak konumlanacak. Karşılığında ise Ekrem İmamoğlu, "Kardeş rolleri değiştiriyoruz, ben genel başkanım sen cumhurbaşkanı adayısın" diyecek. Bu, Devlet Bahçeli'nin "resmi olmasa da" anlattıklarından, mesajlaşmalarından ve kulislerde konuşulanlardan çıkan bir senaryo olarak sunuluyor. Özgür Özel'e biçilen rol, Ekrem İmamoğlu'nu kurtaran adam olmak, yeni grup başkanı ve CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı olmak. Özgür Özel'in "Cumhurbaşkanı seçileceğim, parlamenter sisteme geçeceğim, Ekrem İmamoğlu'nu hak ettiği makama getireceğim" diyeceği öngörülüyor.

Bu senaryonun herkes için bir "kazan-kazan" durumu olduğu belirtiliyor.

  • Özgür Özel: Genel başkanlığı kaybetme ihtimali varken cumhurbaşkanı adaylığını alabilir. İmamoğlu genel başkan olmadığı için mecliste grup başkanı olarak protokolünü koruyabilir. Fedakar bir genel başkan olarak popüler bir cumhurbaşkanı adayı haline gelebilir.
  • Ekrem İmamoğlu: Hapisten çıkarak CHP genel başkanı olur. Cumhurbaşkanı olamasa bile, ileride kazanılacak bir seçimde yerini sağlama almış olur.
  • Devlet Bahçeli: "Terörsüz Türkiye" projesine halk desteğini sağlamış olur. Projeyi devlet ve millet projesi haline getirerek, milleti barıştıran, devleti bölücülük tehlikesinden kurtaran bir milliyetçi parti genel başkanı olarak anılabilir ve MHP'yi merkeze taşıyabilir. Bunun Özgür Özel ile başarılamayacağı, çünkü CHP tabanını ikna edecek gücün hala Ekrem İmamoğlu'nda olduğu belirtiliyor. CHP'nin liderinin halkın gözünde hala İmamoğlu olduğu, bu nedenle projenin tabanda destek bulması için İmamoğlu'nun desteğinin kritik olduğu vurgulanıyor.
  • Recep Tayyip Erdoğan: Muhtemelen yeniden aday olma hakkını kazanır (esasında 360 milletvekilini bulursa zaten olabiliyor). Ancak proje başarılı olursa, özellikle önümüzdeki bir yıl içinde terörün bitmesi, PKK'nın silah bırakması ve olası bir genel af ile cezaevlerinin boşalması durumunda oluşacak barış ikliminin ekonomi üzerinde yaratacağı pozitif etkiyle yeniden seçilme sorunu da biter. En önemlisi, kendi seçmenini ikna etmenin en kolay yolu olarak muhalefetin (özellikle Ekrem İmamoğlu ve CHP tabanının) bu projeyi desteklediğini gösterebilir. Toplumun %65'inin şu anda bu projeye güvenmediği, inanmadığı ve destek vermediği göz önüne alındığında, muhalefetin desteğiyle kendi tabanındaki (%40'ından fazlası AKP, %50'si MHP) karşı çıkışı ve diğer partilere (İyi Parti, Zafer Partisi, Yeniden Refah) kaptırma ihtimali olan oyları tutabileceği belirtiliyor. https://www.avazturk.com olarak bu siyasi kazanımların partiler üzerindeki etkilerini değerlendirmeye devam edeceğiz.

Kaynak, Ekrem İmamoğlu'nun yerinde olsa, "terörsüz Türkiye" projesine gerçekten inanıyorsa bu teklifi muhtemelen kabul edeceğini belirtiyor. Özgür Özel'in ise bu projeye destek vermekten başka çok bir çaresinin olmadığı, çünkü delege gücünün İmamoğlu'nda olduğu ve İmamoğlu'nun aday olması durumunda kongreyi toplayabileceği, dolayısıyla Özgür Özel'e grup başkanlığı ve cumhurbaşkanı adaylığının "altın tepside sunulmuş" olacağı ve reddetme lüksünün olmadığı yorumu yapılıyor. Bu senaryonun, tıpkı Devlet Bahçeli'nin daha önce Abdullah Öcalan'ın hapisten çıkıp partisinin başına geçmesi yönündeki sözleri gibi, Kasım ayında Ekrem İmamoğlu'nun hapisten çıkıp partisinin başına geçmesi yönünde bir talep veya açıklama olarak görülebileceği öngörüsüyle analiz sona eriyor. Bu gelişmelerin yakından takip edilmesi gerektiği vurgulanıyor.