Bahçeli'nin Gündemi Sallayan 'Kürt-Alevi Yardımcı' Teklifinin Ardındaki Sır Perdesi Aralanıyor!
Devlet Bahçeli'nin hafta sonu dile getirdiği iddia edilen "Kürt-Alevi yardımcılar" teklifi siyaset kulislerini altüst etti. Bu şaşırtıcı öneri basit bir talepten çok öte, derin stratejik hesaplar içeriyor olabilir. Türkiye'nin geleceğine dair ipuçları...
Türk siyasetinin duayen isimlerinden, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin partililerle yaptığı bir sohbet sırasında dile getirdiği iddia edilen sözler, siyaset gündemine bomba gibi düştü. Ortaya atılan bu şok edici iddia, Cumhurbaşkanlığı Yardımcılığı pozisyonlarına biri Kürt diğeri Alevi olmak üzere iki yeni ismin atanması yönünde bir "teklif" olduğu yönündeydi. Ancak bu sözlerin henüz resmi bir açıklamayla Bahçeli tarafından teyit edilmemiş olması, meselenin daha da derinleşmesine yol açarken, kulislerdeki fısıltılar ve bu sıradışı önerinin ardındaki büyük sır perdesini aralamak üzere yola çıkan bu haberimiz devam ediyor...
Gündeme oturan bu "teklif" sadece bir cümle gibi görünse de, siyasi analistlerin ve özellikle gazeteci-yazarın gözünden bakıldığında, Bahçeli'nin stratejik aklının bir yansıması olarak değerlendiriliyor. Kendisi 39 yıllık gazetecilik kariyerinde Devlet Bahçeli'yi yakından tanıyan ve karakterini gözlemleyen bir gazeteci-yazarın aktardığına göre, Bahçeli daima soğukkanlı, aceleci olmayan, telaşsız ve az konuşan bir lider olmuştur. Kriz anlarında devreye girip risk almaktan çekinmeyen, rüzgara göre yön değiştirmeyen ve demokratik sistemin koruyucusu olarak bilinen Bahçeli'nin, kamuoyunda ittifak ortağını zora sokacak bir şekilde konuşmayacağı vurgulanıyor. Bu sebeple, ne zaman ne söylediği büyük önem taşıyor; zira her daim az ama etkili konuşan, milli çözüm sürecinin öncüsü Bahçeli'nin dilinin zamanlamasının altında çok daha derin anlamlar yatıyor olabilir.
Peki, bu iddia edilen teklifin zamanlaması neden bu kadar kritik? Analistlere göre, bu sözler Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Türk, Kürt, Arap" sözleriyle yaptığı "ümmet açılımından" hemen sonra gelmesiyle dikkat çekiyor. Bu durum, Bahçeli'nin basit bir atama önerisinden ziyade, "Türkiye’yi Lübnanlaştırmaya gerek yok" mesajı verdiği şeklinde yorumlanıyor. Zira, Lübnan örneği, kimliğe dayalı atama kriterlerinin istikrar yerine çöküşü getirdiğini açıkça göstermektedir. Bahçeli'nin uzun yıllardır kimlik siyaseti tartışmalarının uzağında durduğu ve bireylerin liyakat yerine kimlik kartlarıyla tanımlanmasına karşı çıktığı bilindiğinden, bu teklifin aslında milli çözüm sürecinin bambaşka bir yere götürülmek istenmesine bir eleştiri olduğu düşünülüyor. Türkiye'nin geleceği adına önemli ipuçları sunan bu gelişmeleri daha detaylı incelemek için https://www.avazturk.com adresini ziyaret edebilirsiniz.
Bu iddia edilen önerinin ardındaki derinliği anlamak için gazeteci-yazar, çarpıcı bir örnek olarak Fransa'yı işaret ediyor. Fransız 1789 Devrimi'nin Avrupa'da "yeni bir halk" yarattığını ve artık Galyalılar veya Cermenler/Franklar gibi etnik ayrımların yerine "Fransız ulus kimliğinin" geldiğini belirtiyor. Günümüzde kimsenin, "Cumhurbaşkanı Macron'un bir yardımcısı Galyalı, diğeri Frank olsun" demeyeceğini, zira bunun mizahi bir unsur olarak görüleceğini aktarıyor. Fransa'da etnik kimliklerin politik bir rol oynamadığının, devrimin, cumhuriyetin ve demokrasinin Fransa'yı yarattığının, bu birleşimin çimentosunun ise laiklik olduğunun altı çiziliyor. Korsika gibi özerklik talep eden bölgeler olsa da, Fransa'nın merkeziyetçi üniter yapısından taviz vermediği ve devlet makamlarını temsil kotaları üzerinden değerlendirmenin toplumsal kutuplaşmayı derinleştireceği gerçeğinin farkında olduğu belirtiliyor.
Devlet Bahçeli'nin eşit yurttaşlık ilkesine aykırı gibi görünen bu sözleri neden sarf ettiği sorusu, haberimizin en kritik noktasına gelmemizi sağlıyor. Uzun yıllardır siyasetin içinde olan, attığı her adımda ve söylediği her sözde derin bir stratejik akıl barındıran Bahçeli'nin, kamuoyunu şaşırtan bu ifadelerinin ardında yatan asıl gerçek, pek çok analistin tahminlerinin ötesinde bir anlama sahip olabilir. Bu, basit bir kabine revizyonu önerisi değil, çok daha büyük bir resmin parçası, siyasi bir satranç hamlesi olarak değerlendiriliyor. Yazarın kendi yorumuna göre, Bahçeli'nin bu sözleri, mevcut siyasi atmosferde göz ardı edilmemesi gereken çok kritik bir mesajı taşıyor. Türkiye'nin kaderini doğrudan ilgilendirebilecek bu büyük sırrı açığa çıkarmak ve siyasi dengeleri sarsacak bu açıklamanın tam olarak ne anlama geldiğini anlamak için tekrar https://www.avazturk.com adresini ziyaret edebilir ve tüm detayları keşfedebilirsiniz.
Gazeteci-yazarın kendi gözünden okuduğu kadarıyla, Devlet Bahçeli'nin bu iddia edilen sözleri, aslında "Sünni ümmetçiliğine yönelik sert bir eleştiri" niteliği taşıyor. İşte bu, aylardır konuşulan ve üzerinde spekülasyonlar yapılan o sözlerin ardındaki dehşet verici ve stratejik gerçek!