Bayburt'tan Yükselen Öfke ve Ortadoğu'yu Sarsacak Beklenmedik Gelişmeler!

Bayburt'tan Yükselen Öfke ve Ortadoğu'yu Sarsacak Beklenmedik Gelişmeler!

Memduh Bayraktaroğlu, Bayburt'taki CHP mitinginin ardındaki şaşırtıcı halk desteğini, ekonomik sorunları ve yargı zulmünü ele alırken, İran için 18 yıl önceki kehanetlerini ve olası rejim değişikliklerini mercek altına alıyor.

Türkiye gündemini sarsan olaylar zincirinde, Bayburt'ta gerçekleşen Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) mitingi ve Ortadoğu'da hızla değişen dengeler, kamuoyunun dikkatini çekti. Yazar Memduh Bayraktaroğlu, YouTube kanalında yayımladığı "TAYYİP BEY SİYASİ YAŞAMININ HİÇBİR DÖNEMİNDE BÖYLE BİR ZULÜM GÖRMEDİ…" başlıklı videosunda, bu gelişmeleri kendine özgü üslubuyla değerlendirerek çarpıcı yorumlarda bulundu.

Bayburt Şaşkınlığı ve Halkın 'Zulüm' İsyanı

Bayraktaroğlu, konuşmasına 12 Eylül 1980 darbesi dönemindeki Bayburt ile ilgili akıllara kazınan bir fıkrayla başladı. Darbe döneminde Kenan Evren ve generallerinden nefret eden Bayburtlulara zorla klasik batı müziği konseri dinletildiğini belirten Bayraktaroğlu, konser sonunda bir Bayburtlunun "Bayburt Bayburt olalı böyle zulüm görmedi" dediğini aktardı. Bu fıkra, bugünkü Bayburt mitingiyle paralellik kurmak için kullanıldı.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in Bayburt mitingindeki "muhteşem kalabalık" ve "coşku", Bayraktaroğlu için "rüyamda görsem fırlar kalkardım" dedirtecek kadar olağanüstüydü. Bayburt gibi, bugün dahi halkının %85'inin Sayın Tayyip Erdoğan'ı sevdiği bir şehirde, böyle bir mitingin gerçekleşmesi kimsenin aklının ucundan geçmezdi ve kesinlikle taşıma kalabalık değildi. Bayraktaroğlu, bugünkü Bayburt halkının, tıpkı 45 yıl önce demokrasiye aç çıktıkları gibi, şimdi de "demokrasiye aç çıktıklarını" ve "hukuk devletine dönüş istediklerini" ilan ettiğini ifade etti.

Ekonomi, Demokrasi ve Yargı Zulmü: Halkın Öfkesinin Kaynakları

Memduh Bayraktaroğlu'na göre, Bayburt'taki bu büyük kalabalık sadece ekonomik sıkıntılardan kaynaklanmıyor. Halkın yaşadığı "olağanüstü" sıkıntıların yanı sıra, antidemokratik uygulamalar ve yargı zulmü de büyük bir rol oynuyor. Özellikle KHK'larla cezaevinde yatan Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, İBB Başkanı İmamoğlu'nun mesai arkadaşları ve Selahattin Demirtaş gibi "Bayburtluların her şeye rağmen çok değer verdiği" isimlerin durumları, halktaki öfkenin temelini oluşturuyor.

Bayraktaroğlu, insan doğasının gereği olarak, menfaatler sona erdiğinde sevginin de azaldığını "aç ayı oynamaz" ve "boş tencerenin deviremeyeceği hükümet yoktur" atasözleriyle vurguladı. Bu durumu, kocasının bir gözünün kör olduğunu ancak yıllar sonra eve boş geldiğinde fark eden kadının fıkrasıyla açıkladı. Bu fıkrayı, "Recep Bey, vatandaş sizi çok sevdiği halde, yıllardır size oy verdiği halde, artık bir gözünüzün kör olduğunu farkına vardı ya, onun için şimdi haykırıyorlar" diyerek Recep Tayyip Erdoğan'a uyarladı.

İran'da Rejim Değişikliği ve Büyük Kehanetler

Yazar, konuşmasının bir bölümünü İsrail-İran arasındaki gerilime ayırdı. 1967 İsrail-Mısır savaşını hatırlatan Bayraktaroğlu, o dönemde dahi Mossad'ın olağanüstü istihbarat kapasitesini, Mısırlı bir bakanın gizli toplantıda yaşadığı talihsiz olayın İsrail radyosundan duyurulması fıkrasıyla anlattı. Bu istihbarat gücünün, bugün İran'a yapılan "sürpriz saldırıların" ardındaki sırrı açıklayabileceğini belirtti.

Bayraktaroğlu, İran'daki nükleer kapasiteyi ve rejimin istikrarını hedef alan İsrail saldırılarının, uzun vadeli bir stratejinin parçası olabileceği değerlendirmesini yaptı. Kendi 18 yıl önceki "Derin Kıyamet" romanında İran'ın devrik şahının oğlunun İran'a döneceğini anlattığını belirten Bayraktaroğlu, bugün ise devrik İran şahının, Musevi asıllı Amerikalı bir iş insanıyla evlenen kız torununun İran kraliçesi olabileceği kehanetinde bulundu. Ona göre Batı, İran'da "mutlak surette" rejimi değiştirmek ve yerine İngiltere, İsveç, Norveç, Hollanda, Belçika veya İspanya gibi "harika bir demokrasi" ile bir hanedan rejimi getirmek istiyor. Bu gerçekleşirse, Batı'nın İran'ı "abat edeceğini" iddia etti. Yazar, "din adamından devlet adamı olmaz, devletleri din yönetemez, yönetmemeli, devlet kulla Tanrı arasına girmemeli" diyerek mevcut İran rejiminin din yüzünden bu hale geldiğini ve Şah'ın İran'ının İsrail'i devlet olarak tanıyan ilk Müslüman ülke olduğunu hatırlattı.

Gelecek ve Türkiye Üzerine Notlar

Bayraktaroğlu, Türkiye'nin geleceği konusundaki endişelerini dile getirirken, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş ve Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin gibi isimleri görevden alarak yerlerine "modern, medeni" ve "inançlı Müslüman" ancak "seküler yaşaması şart değil" kadın ilahiyat mezunlarını atamasını önerdi. Ekonomiye değinen Bayraktaroğlu, Mehmet Şimşek'in şimdilik görevde kalacağını, ancak bölgesel çatışmaların (İran-İsrail, Rusya-Ukrayna) durulması halinde Erdoğan'ın onu da görevden alabileceğini öne sürdü.

Bayraktaroğlu, tüm bölgede her şeyin "yerli yerine oturacağını" ve devasa savaşlar olmayacağını vurgulayarak halka "korkmayın, endişe etmeyin" çağrısında bulundu. İran rejiminin değişmek zorunda olduğunu ve Batılı ajanların halkı sokağa dökeceğini savundu. "Halk sokaklara döküldü mü milyonlarcası Tahran sokaklarına İsfahan'a Tebriz'e karşı duramazlar" diyerek sözlerini noktaladı.