Bebek ölümleri davasında şok tahliye: 10 sanık serbest bırakıldı

Bebek ölümleri davasında şok tahliye: 10 sanık serbest bırakıldı

İstanbul'da, bebeklerin yaşamlarını tehlikeye atarak, özel hastanelere sevk edilerek ölümüne neden olunan ve bu yolla haksız kazanç elde ettikleri öne sürülen, 29'u tutuklu 58 sanığın yargılandığı "Yenidoğan Çetesi" davası, önemli bir yargı

Bu davada, sanıkların acil durumda olan bebek hastalarını, önceden anlaşmalı oldukları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine yönlendirdikleri ve bu şekilde bebeklerin ölümüne sebep olarak haksız kazanç sağladıkları iddia edilmektedir.

Bu ciddi suçlamalar, davada yer alan sanıkların büyük bir kısmının tutuklu olarak yargılanmasına sebep olmuştur.

Ancak, son dönemde bazı sanıkların tahliyesi kararı verilmiş ve bu duruma, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı itiraz etmiştir.

bebek-olumleri-davasinda-sok-tahliye-ve-itiraz.jpeg

Yenidoğan Çetesi Davası: Olayın Arka Planı

Olayın özeti, hastalık veya acil durum nedeniyle tedavi edilmesi gereken yenidoğan bebeklerin, bazı sağlık görevlileri ve hastane yönetimleri tarafından bilinçli bir şekilde özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine yönlendirilmesi üzerine kuruludur.

Bu yönlendirme işlemleri, genellikle maddi kazanç sağlama amacıyla gerçekleştirilmiş ve bebeklerin tedavi edilmesi gerektiği durumlarda, onların durumunun kötüleşmesine veya ölümüne sebep olunmuştur.

Olayda, bebeklerin hayatları pahasına yapılan bu ticari çıkar ilişkileri, bir suç örgütünün varlığını gündeme getirmiştir.

Bu örgüt, doktorlardan hastane çalışanlarına kadar geniş bir yelpazeye yayılarak, çeşitli yöntemlerle haksız kazanç elde etmeye çalışmıştır.

Bu olayın ortaya çıkmasından sonra, ilgili sanıklar tutuklanmış ve İstanbul'da büyük bir davaya dönüşmüştür.

Bu dava, yalnızca sağlık sektöründeki kötüye kullanımı değil, aynı zamanda toplumda ciddi güven sorunlarına yol açmıştır.

bebek-olumleri-davasinda-sok-tahliye-ve-itiraz-001.jpeg

Tahliye Kararlarına İtiraz

Yargılama sürecinde, davadaki 29 tutuklu sanıktan bazıları için tahliye kararı verilmişti. Ancak, bu tahliye kararlarına Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı itirazda bulunmuştur.

Başsavcılık, sanıkların serbest bırakılmalarının, davanın seyrine olumsuz etki edebileceği ve sanıkların kaçma veya delilleri karartma gibi olasılıkları göz önünde bulundurularak, tutukluluk hallerinin devam etmesi gerektiği gerekçesiyle itirazda bulunmuştur.

Başsavcılığın bu itirazı, suç örgütü olma şüphesi taşıyan bir davada sanıkların serbest kalmasının, kamu güvenliği ve adaletin tecellisi açısından riskli olabileceği görüşünü ortaya koymaktadır.

bebek-olumleri-davasinda-sok-tahliye-ve-itiraz-002.jpeg

Tahliye Kararına Karşı Savunmalar

Sanıkların savunma avukatları, müvekkillerinin suçsuz olduklarını ve tutukluluklarının haksız olduğunu savunmuşlardır.

Avukatlar, sanıkların kaçma şüphelerinin bulunmadığını, delil karartma gibi bir eyleme girme ihtimallerinin düşük olduğunu öne sürmüşlerdir.

Ayrıca, sanıkların tutuklu kalmalarının, yargılamanın adil bir şekilde yapılmasını engelleyecek bir durum yaratacağını belirtmişlerdir.

Bu noktada, sanıkların tutukluluk sürelerinin uzunluğu da avukatların savunmalarında önemli bir yer tutmaktadır.

Ancak, tüm bu savunmalara rağmen, Başsavcılığın itirazı, sanıkların tutukluluk hallerinin devam etmesi yönünde bir talebi içermektedir.

Kamuoyu ve Hukuki Yansımalar

Yenidoğan Çetesi davası, özellikle sağlık sektöründe meydana gelen ciddi suiistimalleri gözler önüne serdiği için kamuoyunda geniş yankı uyandırmıştır.

Bu davanın her bir aşaması, hem hukuki açıdan hem de etik ve toplumsal açıdan büyük bir önem taşımaktadır.

Çünkü bu davada yalnızca bireysel suçlar değil, aynı zamanda bir suç örgütünün varlığı da sorgulanmaktadır.

Bu durum, sağlık hizmetlerinin güvenliği, etik kuralların ne derece önem taşıdığı ve devletin sağlık sektörünü denetleme sorumluluğu gibi konuları gündeme getirmektedir.

Başsavcılığın itirazı, davanın hukuki sürecine önemli bir etki yapacak gibi görünmektedir. İtiraz, yargılamanın daha dikkatli bir şekilde yapılması ve suçluların daha sağlam delillerle cezalandırılması adına önem taşımaktadır.

Kamu güvenliği açısından, suç örgütünün üyelerinin tutukluluk hallerinin devam etmesi, aynı zamanda benzer suçların önüne geçilmesi adına da gereklidir.

Yenidoğan Çetesi davası, sadece İstanbul'daki değil, tüm Türkiye'deki sağlık sektörü ve adalet sistemi için önemli bir dönüm noktasıdır.

Bu dava, sağlık alanındaki kötüye kullanımları ve haksız kazanç sağlamak amacıyla yapılan suçları açığa çıkaran bir dava olma niteliği taşımaktadır.

Sanıkların tahliye edilmesine dair yapılan itirazlar, davanın seyrine ciddi şekilde etki edebilir ve hukuki açıdan önemli sonuçlar doğurabilir.

Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı'nın itirazı, sadece bu davanın değil, sağlık sektörüyle ilgili diğer davaların da nasıl sonuçlanacağı konusunda bir örnek teşkil edebilir.

İstanbul'da, bebek acil hastalarının daha önce anlaşmalı oldukları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edilerek ölümlerine yol açıldığı ve bu durumdan haksız kazanç elde edildiği iddialarıyla açılan davada, 29'u tutuklu toplam 58 sanığın yargılandığı süreçte dün ara karar açıklandı.

Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından adliye konferans salonunda yapılan duruşmada, sanıkların avukatlarının beyanlarının alınmasının ardından mahkeme heyeti ara kararını verdi.

10 Tutuklu Sanık Tahliye Edildi

Mahkeme heyeti, aralarında sekreterler Aslı Alemdağ, Müberra Palabıyık, Senanur Ünlü, Gözde Polat, hemşire Deniz Korkmaz, hasta sevklerini gerçekleştiren Fehmi Alperen, Silivri Kolan Hastanesi'nin mesul müdürü ve başhekimi Bener Mansuroğlu, sağlık memuru Remzi Karaca, Esenyurt Belediyesi Sağlık İşleri Müdürü olduğu belirtilen tutuklu sanık Renas Kılıç ve TRG Hospitalist Hastanesi'nin idari müdürü Murat Mantuş'un da bulunduğu 10 sanığın tahliye edilmesine karar verdi.

Mahkeme, tahliye edilen sanıklar hakkında yurt dışına çıkmama ve düzenli olarak imza atma gibi adli kontrol tedbirleri uygulanmasına hükmetti.

Öte yandan, tutukluluk hallerinin devamına karar verilen 19 sanığın durumu ise mahkemede tartışılmaya devam etti.

Mahkeme, eksik dosya ve bilgi işlemlerinin tamamlanabilmesi için davayı 30 Haziran'a ertelerken, bu süreçte daha fazla delil toplanması bekleniyor.

Başsavcılıktan Tahliye Kararına İtiraz

Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı, mahkemenin verdiği tahliye kararına karşı hızla harekete geçti. Başsavcılık, tahliye edilen 10 tutuklu sanığın tahliyesine itiraz etti.

İtiraz dilekçesinde, sanıkların üzerine atılı suçların ciddiyeti ve yargılama sürecinde delillerin henüz tam anlamıyla toplanmamış olması gibi gerekçeler öne sürüldü. Başsavcılık, tahliye edilen sanıkların tekrar tutuklanmasını talep etti.

Olayın Arka Planı ve Yargı Süreci

Davanın merkezinde, İstanbul’daki bazı hastanelerin, özellikle yenidoğan ünitelerine yönelik ciddi suçlamalar yer alıyor.

İddialara göre, bebek acil hastaları, daha önce anlaşmalı oldukları özel hastanelere sevk edilerek tedavi edilmiyor, hatta bazı durumlarda bu bebeklerin hayatını kaybetmesine neden olunuyor. Bu şekilde hastaların ölümleri üzerinden haksız kazanç sağlandığı iddiaları, davanın temelini oluşturuyor.

Sanıklar arasında hastanelerin idari ve sağlık personeli ile sağlık sektöründe görevli bazı kamu görevlileri bulunuyor.

İddianamede, sanıkların, hastaları başka hastanelere sevk ederek, sağlık hizmeti sağlanmak yerine, doğrudan ölümlere yol açtıkları ve bu süreçten maddi çıkar elde ettikleri ifade ediliyor.

Mahkeme süreci, hem sağlık hizmetlerinin denetlenmesi gerektiğini hem de adaletin sağlanması adına önemli bir dönemeç teşkil ediyor.

Devam Eden Yargılama ve Beklentiler

Yargı sürecinin ilerleyen aşamalarında, sanıkların suçlamalara ilişkin savunmalarının yanı sıra, uzman ifadeleri ve hastaların ölümüne ilişkin delillerin sunulması bekleniyor.

Mahkeme, bu aşamada tüm eksiklerin giderilmesi ve olayı daha ayrıntılı bir şekilde aydınlatabilmek için dosyayı bir süre daha incelemeye alacak.

Olayın sağlık sektörüne ve özellikle özel hastanelerin işleyişine dair ciddi sonuçlar doğurması bekleniyor. Bu tür vakaların önlenmesi ve sağlık hizmetlerinde daha şeffaf bir denetim sağlanması gerektiği konusu, kamuoyunda büyük yankı uyandırmış durumda.

Duruşmaların devamı ve alınacak kararlar, hem adaletin yerini bulması hem de bu tür suçların önlenmesi adına önemli birer dönüm noktası olarak kabul ediliyor.

Mahkemenin verdiği ara karar, davanın nasıl bir yön alacağı konusunda belirleyici olacak. Hem sanıkların savunmalarının hem de başsavcılığın itirazları ışığında, yargılama süreci daha da derinleşebilir.

Bu dava, sağlık sektöründe yaşanan suiistimallerin önüne geçilmesi ve benzer suçların tekrarlanmaması için önemli bir örnek teşkil edebilir.

Kaynak: Sabah