Bilmediğiniz Her Şey Şimdi Açığa Çıkıyor!
Ülkenin kalbinde patlayan sahtekarlık ve siyaset skandallarının derinliklerine inin! Gizlenen gerçekler, akıl almaz atamalar ve tüyler ürpertici detaylar bu makalede sizi bekliyor. Sakın kaçırmayın, Türkiye'nin geleceği bu haberde gizli!
Türkiye'nin gündemini kasıp kavuran, toplumsal çürümenin derin izlerini taşıyan sahte diploma skandallarından, askeri atamalardaki tartışmalı isimlere, hatta "terörsüz Türkiye" söylemiyle kurulan ancak siyasi manipülasyon iddialarıyla gölgelenen yeni komisyona kadar pek çok çarpıcı konuyu mercek altına alan ve Bahar Feyzan'ın YouTube kanalındaki son yayınında Emin Şirin ve Furkan Taşdelen gibi önemli isimlerin dikkat çekici analizleri ve ifşalarıyla aydınlatılan bu karanlık tabloda, akıllara durgunluk veren gerçekleri keşfetmek için okumaya devam edin.
Bahar Feyzan'ın "Yeni Genel Kurmay Başkanı Selçuk Bayraktaroğlu Kim Çıktı? & Bahçeli’den İmralı’ya Tuhaf Mektup!" başlıklı yayınında altı çizilen, sadece bir "evrakta sahtecilik" olmaktan öte, toplumsal bir çürümeyi ve ahlak problematiğini gözler önüne seren sahte diploma krizinin Türkiye'yi ne denli derinden etkilediğini vurgulayan Bahar Feyzan, adeta "bu da mı doktor olmuş?" diye sorgulatacak yaygınlıkta olduğunu belirtirken, meselenin sadece bireysel ahlakla sınırlı kalmayıp, bu diplomaların e-Devlet sistemine işlenerek paralel bir yapı tarafından yasal hale getirilmesinin dehşet verici boyutlara ulaştığını, bunun ÖSYM'den ehliyetlere, hatta seçim sonuçlarına kadar her şeye sirayet etme riskini taşıdığını aktarıyor, bu sarsıcı gerçeğin daha fazla detayını öğrenmek için okumaya devam edin.
Yayın konuklarından İstanbul Medipol Üniversitesi Uluslararası Tıp Fakültesi mezunu ve yapay zeka alanında Münih'te doktora yapan Furkan Taşdelen, sahte diploma tartışmalarının bilim dünyası için üzücü olduğunu ve bilim adamı sıfatına zarar verdiğini ifade ederken, kendi eğitim hayatındaki başarılarını, 2017'de YKS Türkiye üçüncüsü olarak Medipol'ü tercih ettiğini, çift anadal yaparak tıp ve bilgisayar bilimlerini birleştirdiğini, Cambridge ve Münih Teknik gibi üniversitelerde staj yaptığını ve tıpta yapay zekanın doktorların işini hızlandırma, standardize etme ve hata payını düşürme (örneğin tomografi ve MR görüntülerinin saniyeler içinde analiz edilmesi) gibi devrimsel faydalarını vurgulayarak, Medipol'ün Aziz Sancar ve Nurettin Topçu yurt dışı doktora burslarıyla Türkiye'nin en başarılı gençlerini dünya çapında en iyi üniversitelere göndererek "pırıl pırıl yeni nesiller" yetiştirme vizyonunu paylaşıyor, bu eğitim ve liyakat çabasının önemini anlamak için okumaya devam edin.
Ancak sahte diploma meselesinin ciddiyetini vurgulayan Emin Şirin, 48 yaşındaki BTK'dan sorumlu bakan yardımcısı Ömer Fatih Sayan'ın altı farklı bölüm, iki yüksek lisans ve iki doktora bitirdiği, hatta iki doktora tezini aynı yılda teslim ettiğine dair iddiaların sosyal medyada tartışma yarattığını, ancak Deniz Ülke Kaynak gibi isimlerin "böyle bir şey mümkün değil, muhtemelen isim benzerliği" yorumunu yaptığını aktaran Bahar Feyzan'a cevaben, böylesi bir "felaket" karşısında en ufak bir inandırıcılığı kalmışsa, AK Parti Genel Başkanı olarak Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Meclis'te muhalefetin de dahil olduğu, e-imza ve diploma sahteciliğini araştıracak bir komisyon kurulmasını talep etmesi gerektiğini, aksi takdirde hiçbir e-Devlet hizmetine itimat edilemeyeceğini, çünkü bu durumun sağlık hizmetlerinden vergilere, hatta seçimlerin dürüstlüğüne kadar her şeyi şüpheye düşüreceğini sert bir dille ifade ediyor, bu sistemik tehdidin boyutlarını kavramak için okumaya devam edin.
Hatta Abdurrahman Dilipak'ın iddialarına göre tam 40 milletvekilinin bu şekilde imal edilmiş sahte diplomaya sahip olduğunun konuşulduğunu aktaran Bahar Feyzan'ın şaşkınlığına karşılık Emin Şirin, bu kişilerin dokunulmazlıklarının kaldırılıp milletvekilliğinden atılması gerektiğini vurgulayarak, böylesine bir çürümenin ahlaki olarak kabul edilemez olduğunu, kendi partisinin veya yöneticilerinin de bu duruma karşı çıkması gerektiğini, ancak Oktay Saral gibi AK Partili isimlerin "sahte diploma söyleminin muhalefetin çaresizliği" olduğunu iddia etmesini "terbiyesizlik" olarak nitelediğini belirtiyor, bu siyasi duruşların nasıl yorumlandığını daha iyi anlamak için okumaya devam edin.
Yayın devamında Bahar Feyzan'ın "terörsüz Türkiye" süreci için kurulan "Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu" hakkındaki sorularına Emin Şirin'in çarpıcı yanıtları, komisyonun adını dahi akılda tutmanın zor olduğunu ve genellikle adıyla tam tersi sonuçlar çıktığını belirten Bahar Feyzan'ın sözleri üzerine, bu komisyonun kurulmasının "sıfır" anlam taşıdığını, çünkü terörün sona erdirilmesi ve toplumsal bütünleşmenin güçlendirilmesine yönelik siyasi, hukuki, sosyoekonomik, psikolojik, kültürel, insan hakları, güvenlik ve silahsızlandırma alanlarındaki tüm yetkilerin, 16 Temmuz 2014 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan "Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun" ile zaten Cumhurbaşkanı'na verildiğini, dolayısıyla komisyonun sadece Tayyip Erdoğan'ın sorumluluğu paylaşma isteğinden kaynaklandığını iddia ediyor, bu siyasi hamlenin ardındaki motivasyonları çözmek için okumaya devam edin.
Komisyonda tartışılan "Umut Hakkı" meselesine değinen Emin Şirin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararları çerçevesinde Selahattin Demirtaş, Can Atalay ve Osman Kavala gibi isimlerin durumlarında uygulanan prensiplerin, umut hakkı konusunda da geçerli olması gerektiğini, ancak Abdullah Öcalan'ın bu konuda sinir uçlarından oynayan bir mesele olduğunu, çünkü Öcalan'ın kendisini Yunan'ı yenen Atatürk gibi "zafer kazanmış" bir başmüzakereci olarak konumlandırdığı, narsistik dilinin süreci patlatacağını, zira toplumun yüzde 90'ının bu durumu kabullenemeyeceğini öne sürüyor, bu hassas konunun toplumsal yankılarını anlamak için okumaya devam edin.
1921 Anayasası'nın (Teşkilat-ı Esasiye Kanunu) tartışılması taleplerine karşılık Bahar Feyzan'ın soruları üzerine Emin Şirin, bunun bir anayasa olmadığını, sınırları ve milleti belli olmayan bir dönemin "teşkilatlanma kanunu" olduğunu, CHP'nin anayasa tartışılmayacaksa komisyonda olmayız dediğini hatırlatırken, MHP'den Fethi Yıldız'ın anayasanın ilk dört maddesinin tartışmaya açık olmadığını söylemesine karşın, Anayasa'nın "Başlangıç Bölümü"nde yapılacak değişikliklerin, ilk dört maddeye dokunulmadan dahi Anayasa'nın ruhunu değiştirebileceğini, örneğin laiklik tanımının manipüle edilebileceğini belirterek, Fethi Yıldız'a bu konuda ne düşündüğünü soruyor, bu anayasal krizin derinliklerine inmek için okumaya devam edin.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "baldıran zehri içeriz" ifadesiyle çözüm sürecine olan bağlılığını Abdülhamit Gül'ün de vurguladığına değinen Bahar Feyzan'ın yorumları üzerine, Emin Şirin, devletin başında polisinden jandarmasına, mahkemelerine kadar tüm yetkilerin Cumhur İttifakı'nın elinde olduğunu, dolayısıyla sorunları çözmek için retoriklere değil, eldeki kanunları uygulamaya ihtiyaç duyulduğunu belirtiyor, bu siyasi dilin ve eylemlerin arasındaki uçurumu kavramak için okumaya devam edin.
Türkiye'nin uluslararası arenadaki konumlanışına ilişkin endişelerini de dile getiren Emin Şirin, Erdoğan'ın Anıtkabir'deki konuşmasında "Ortadoğu'da bir kutup olacağız" ifadesini Bahar Feyzan'ın hatırlatması üzerine, Mesut Yılmaz'ın "Avrupa Birliği'nin yolu Diyarbakır'dan geçer" sözlerini hatırlatarak, Türkiye'nin AB kriterleri yerine Ortadoğu projesine yönelmesinden rahatsızlık duyduğunu, zira Ortadoğu ülkelerinin hiçbirinin tam anlamıyla hukuk devleti olmadığını, Michael Rubin'in de Erdoğan'ın Gazze'deki Filistinliler için istediği hakları Türkiye'deki Kürtlerin isteyebileceği yönündeki yorumuna dikkat çekerek, Türkiye'nin Avrupa sınırları içinde kalması gerektiğini savunuyor, bu jeopolitik vizyon farklılıklarının geleceği nasıl etkileyeceğini görmek için okumaya devam edin.
Yeni Genelkurmay Başkanı Orgeneral Selçuk Bayraktaroğlu'nun atanmasının da yaş haddi kararlarıyla birlikte gerçekleştiğini ve daha önce teğmenlerin ihracına imza atan isimlerden biri olduğunu, hatta Özgür Özel'in Bayraktaroğlu ve Deniz Kuvvetleri Komutanı Ercüment Tatlıoğlu'na "arkadaşlarınızın hayır duasını değil bedduasını almış adamlarsınız" diyerek ağır eleştiriler yönelttiğini aktaran Bahar Feyzan'ın sözleri üzerine, Emin Şirin, 15 Temmuz sonrası kurulan sistemde iktidarla uyumlu isimlerin terfi ettiğini, Yüksek Askeri Şura'nın kompozisyonunun tamamen değiştiğini, askerin siyasileşmesinden ciddi endişe duyduğunu ve askeri liselerin kapatılmasını büyük bir hata olarak gördüğünü, bu durumun askeri kadroların kalifikasyonu hakkında soru işaretleri yarattığını belirtiyor, bu kritik atamaların ve askeri yapıdaki dönüşümlerin etkilerini anlamak için okumaya devam edin.
Son olarak, Bahar Feyzan'ın "bugünkü siyasetin gidişatına göre Erdoğan'a bir dönemin daha yolu açılıyor" tespiti üzerine, Emin Şirin, komisyondan mucizevi bir sonuç çıkarsa Erdoğan'ın 50+1 alabileceğini, aksi takdirde şu an 50+1 alabilecek durumda olmadığını, CHP'nin komisyona girmekle erken seçim talebinden vazgeçtiğini, çünkü 90 gün sonra seçim isteyen bir partinin böyle bir komisyonda işinin olmadığını vurgulayarak, Abdülhamit Gül'e ve Fethi Yıldız'a yönelik eleştirilerini sürdürüyor ve bu sürecin uzadıkça daha da kördüğüme dönüşeceğini, bu durumun Cumhur İttifakı'nın seçimlerde düşüşüne neden olabileceğini öngörürken, Türkiye'nin içinde bulunduğu bu sıkıntılı günlerde sorunların "Ortadoğu kafasıyla" değil, hukuk devleti ve demokratik kriterlerle çözülmesi gerektiğini belirtiyor; zira sahte diplomalar, siyasi atamalar ve stratejik yol haritalarındaki belirsizlikler, ülkenin temel dinamiklerini derinden sarsmakta olup, vatandaşlarımızın bu gelişmeleri yakından takip etmesi ve daha fazla bilgi için https://www.avazturk.com adresini ziyaret etmesi büyük önem taşımaktadır, çünkü bu tarihi kırılma anları, Türkiye'nin geleceğini şekillendirecek kritik kararlara gebe olabilir.